Bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Hukuk kategorisinde birazdahaderinmavi tarafından oluşturulan Bağımsız bir hukukun olanaklılığı... başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,420 kez görüntülenmiş, 42 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Hukuk
Konu Başlığı Bağımsız bir hukukun olanaklılığı...
Konbuyu başlatan birazdahaderinmavi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
acaba diyorum -bugün olmasa bile- , hiç değilse geleceğin dünyasında, üretim ilişkilerinden ve giderek politikadan bağımsız bir hukuk olanaklı mıdır...
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

"Politikadan bağımsız bir hukuk olabilir mi, politikadan bağımsız bir hukuk nasıl olabilir ya da gerekli mi" bunlar tartışılabilir ama bu gidişle iktidardan bağımsız bir hukuk göremiyeceğiz.
Cihan Kırmızıgül davasını bilirsiniz. Bu dava, farklı iktidarlarda hukukçular tarafından nasıl sonuçlanabilirdi sizce?
Konuyu dağıtıyorsam cevaplamayınız.
Politikadan kastınızı iktidar olarak da yorumlamak isterim. Eğer kastınız sadece politika ve ideolojiler ise ona göre görüş dile getiririm.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

Üretim ilişkilerinden yahut politikadan bağımsız bir hukuh olması mümkün değildir.Önemli olan o üretim ilişkilerinin ve de politikanın ne olduğudur.Eğer üretim ilişkileri bir azınlığın , çoğunluk üzerindeki tahakkümü ise hukuk da egemenlerin hukukudur.Egemenler ise üretim araçlarına sahip olanlardır.Yani hukuk sıradan bir vatandaşa ve Rahmi Koç'a aynı işlemez.Bunu hepimiz bir şekilde farkederiz.Zaman zaman bu azınlığın karakteri değişir tıpkı günümüzde yaşandığı gibi.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

Hukukun "bagimsizxligindan" ne algiliyorsun?

bağımsız hukukla, yargı bağımsızlığının çok daha ötesinde, hukuki normların oluşturulması sürecinin, sosyoekonomik ve sosyokültürel yapıdan etkilense bile politika tarafından belirlenmediği, altyapının üstünde kendi başına ayakta durabilen özerk bir hukuki yapıyı kastediyorum...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

"Politikadan bağımsız bir hukuk olabilir mi, politikadan bağımsız bir hukuk nasıl olabilir ya da gerekli mi" bunlar tartışılabilir ama bu gidişle iktidardan bağımsız bir hukuk göremiyeceğiz.
Cihan Kırmızıgül davasını bilirsiniz. Bu dava, farklı iktidarlarda hukukçular tarafından nasıl sonuçlanabilirdi sizce?
Konuyu dağıtıyorsam cevaplamayınız.
Politikadan kastınızı iktidar olarak da yorumlamak isterim. Eğer kastınız sadece politika ve ideolojiler ise ona göre görüş dile getiririm.

evet, galiba haklısınız... yani henüz yargı bağımsızlığının bile sağlanamadığı bir toplumda, 'bağımsız bir hukuk talebi' ayakları yere basmayan, çok ileri ve uçukmuş gibi duruyor... daha önce hukuk dersleri okumuş olduğunuzu düşündüğüm için belki size özel olarak, problemi şöyle daraltabiliriz: hiç olmazsa uluslararası alanda, devletlerin ekonomik ve askeri güçlerinden bağımsız şekilde oluşturulup yürürlüğe sokulabilecek, 'evrensel devletler hukuku ilkeleri' üretilemez mi...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

Üretim ilişkilerinden yahut politikadan bağımsız bir hukuh olması mümkün değildir.Önemli olan o üretim ilişkilerinin ve de politikanın ne olduğudur.Eğer üretim ilişkileri bir azınlığın , çoğunluk üzerindeki tahakkümü ise hukuk da egemenlerin hukukudur.Egemenler ise üretim araçlarına sahip olanlardır.Yani hukuk sıradan bir vatandaşa ve Rahmi Koç'a aynı işlemez.Bunu hepimiz bir şekilde farkederiz.Zaman zaman bu azınlığın karakteri değişir tıpkı günümüzde yaşandığı gibi.
evet.. eğer kendimizi içinde bulunduğumuz tarihsel aşamayla sınırlandırırsak, haklı gibi görünüyorsunuz... ancak üretim araçları üzerindeki mülkiyet tipinin değişmesiyle; emeğin, daha doğrusu emek-gücünün meta olmaktan çıktığı, sınıfsız ve sömürüsüz bir toplumda, hukuk politikanın tahakkümünden kurtularak, bağımsız bir karakter kazanamaz mı...
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

(örgütlü siyasetden, kurumsal politikalardan azade) bağımsız kişilerarası hukuk olanaklı görünmüyor

sürece değişime tabi bir dünyada
alt yapı somut fırsat eşitliği de sunsa bireylerin doğumsal zamanlama ile ihtiyacen gelişimi (dolayısı ile artacak ilişkiler ağı)
ve anlayışları her daim çeşitli skalalarda olacak
bu durum da hem kişiler arası hem toplumsal ilişkileri düzenleyecek kurumsal hukuki şartları; tavizsiz her alanda
(keyfi anlayışa bırakılamaz) gerekliliğine binaen yazılı düzenli korunan şartlara bağlayacaktır
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

evet, galiba haklısınız... yani henüz yargı bağımsızlığının bile sağlanamadığı bir toplumda, 'bağımsız bir hukuk talebi' ayakları yere basmayan, çok ileri ve uçukmuş gibi duruyor... daha önce hukuk dersleri okumuş olduğunuzu düşündüğüm için belki size özel olarak, problemi şöyle daraltabiliriz: hiç olmazsa uluslararası alanda, devletlerin ekonomik ve askeri güçlerinden bağımsız şekilde oluşturulup yürürlüğe sokulabilecek, 'evrensel devletler hukuku ilkeleri' üretilemez mi...

Benim uluslararası hukuktan anladığım/öğrendiğim tek şey güçlü devlet isteyince pek de hak hukuk kavramının sökmediği. Yoksa evrensel devletler hukuku ya da uluslararası hukuk adına bir sürü örgütlenmeler var, bir sürü anlaşmalar var.ABD'nin Irak işgalini hangi uluslararası hukuka uygun bulubilirsiniz? Hukukun karşı çıkmasına rağmen Irak'a gitti. Sizce bunu zayıf bir ülke yapsaydı uluslararası tepki nasıl olacaktı?
En basitinden size Cenevre Antlaşması örneğini vereyim.
Şöyle diyor:


Birinci Cenevre Sözleşmesi harp halindeki silahlı kuvvetlerin hasta ve yaralılarının vaziyetlerinin ıslahına ilişkin sözleşme.
İkinci Cenevre Sözleşmesi silahlı kuvvetlerin denizdeki hasta, yaralı ve kazazedelerinin vaziyetlerinin ıslahına ilişkin sözleşme.
Üçüncü Cenevre Sözleşmesi harp esirlerine yapılacak muameleye ilişkin sözleşme.
Dördüncü Cenevre Sözleşmesi harp zamanında sivillerin korunmasına ilişkin sözleşme.

Kaynak: Viki


Bu anlaşmayı imzalayan ülkeler tarafından uygulanıyor mu tam anlamıyla? Hele Türkiye'nin sabıkası çoktur Cenevre Anlaşması'nın ihlaline yönelik.
Mesela biz hümanist değerler açısından bütün ülkelerde bunun uygulanmasını isteriz değil mi? Bu antlaşmayı kabul eden devletler uygulamıyorsa kendilerine bağlayıcı bir antlaşma olarak görmüyorsa caydırıcılık özelliği yoksa neden yapılır ki bu antlaşmalar?


Biraz daha ideolojik boyuta dönersek:

Türkiye de son zamanlardaki ses getiren davalardan biri olarak kamuoyuna "Fethiye Davası" olarak geçen bir dava var ki amannn.Bilirsiniz okumuşsunuzdur gerçi. Bir kadın 8 kişinin tecavüzüne uğruyor ve dava kavga gürültü başlıyor.Yıllarca süren davanın sonucu içler acısı... Beraat...
Savunma gerekçelerinden biri de bu kadının sol bir yapıya üye olduğu dile getiriliyor. Yani sol ideolojiyi savunmak tecavüzü haklı gerektirebilir mi? Solcu kadınlar fahişe mi? Ya da hangi ideolojide kadın tecavüzü hak etmiştir?Bunun sağı solu mu vardır?

Gene bu ülkenin hukukçularına dönersek ideolojik olarak sol hep baskı altına alınmış sindirilmiştir. Bir hukukçu vardı geçen yıllardan bir olay. Bu hukukçunun adı Mahir ve Dersimli. Defalarca Hakimlik için sınava giriyor ve yazılı sınavda başarılı olmasına rağmen mülakatta eleniyor. Neden acaba:) Haberin linkini vereyim:



Şimdilik Aleviliğinden ya da Kürtlüğünden dolayı ordan oraya sürülen hukukçulardan bahsetmiyorum bile (!)

Dikkat ettiniz değil mi demokratiğiz(!) diyen ülkelerden bahsettim.

Can Yücel'in bir şiiri var:

Bir Cin Şiiri

Davacı zengin, davalı yoksulsa
Zenginden yana işler yasa

Davacı yoksul, davalı zenginse
Davalıda kalır yine nizalı arsa

Davacı da davalı da zenginse davada
Özür diler çekilir aradan kadı

Davacı da davalı da yoksulsa, bak,
Sade o zaman işte yerin bulur hak
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

evet.. eğer kendimizi içinde bulunduğumuz tarihsel aşamayla sınırlandırırsak, haklı gibi görünüyorsunuz... ancak üretim araçları üzerindeki mülkiyet tipinin değişmesiyle; emeğin, daha doğrusu emek-gücünün meta olmaktan çıktığı, sınıfsız ve sömürüsüz bir toplumda, hukuk politikanın tahakkümünden kurtularak, bağımsız bir karakter kazanamaz mı...

Kazanabilir elbette ama sizin dediğiniz gibi üretim ilişkilerinden ve haliyle de politikadan bağımsız olmaz...O zaman altyapıdan bağımsız üst yapı olmuş olur ki dayanaksızdır ve her dayanaksız olan şey gibi tutunamaz..
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

(örgütlü siyasetden, kurumsal politikalardan azade) bağımsız kişilerarası hukuk olanaklı görünmüyor

sürece değişime tabi bir dünyada
alt yapı somut fırsat eşitliği de sunsa bireylerin doğumsal zamanlama ile ihtiyacen gelişimi (dolayısı ile artacak ilişkiler ağı)
ve anlayışları her daim çeşitli skalalarda olacak
bu durum da hem kişiler arası hem toplumsal ilişkileri düzenleyecek kurumsal hukuki şartları; tavizsiz her alanda
(keyfi anlayışa bırakılamaz) gerekliliğine binaen yazılı düzenli korunan şartlara bağlayacaktır

evet, pek kolay görünmüyor... ama yine de insanlaşma süreci, biraz da insanın kimi kavramların zaferi uğruna (yani bazı değerleri yüksekte tutabilmek için), kendi bireysel ya da gurupsal çıkarlarından vazgeçebilmesiyle ilerlemez mi... zaten erdem dediğimiz, öz çıkarlarımızla hakikat duygumuz/algımız arasında bir uyumsuzluk, bir çelişki ortaya çıktığında, hakikatin safında yer alabilme yeteneği değil midir... üretici güçlerin çok geliştiği ve artık insanın, değişim değeri üretmek için değil de, sadece kullanım değeri üreterek kendini gerçekleştirmek için çalıştığı bir üretim tarzında, hukukun bağımsızlık kazanma süreci daha kolay ilerleyemez mi...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

bağımsız hukukla, yargı bağımsızlığının çok daha ötesinde, hukuki normların oluşturulması sürecinin, sosyoekonomik ve sosyokültürel yapıdan etkilense bile politika tarafından belirlenmediği, altyapının üstünde kendi başına ayakta durabilen özerk bir hukuki yapıyı kastediyorum...

Peki hukuktan ne algiliyorsun?

Hukuksal demokrasi de hukuk demokrasiyi ortaya koyanlara ait degil midir?

Boyle bir hukukun evrenselligi ya da tum toplumu kapsama olanagi var midir?

Ayrica hukuk hak ve ozgurlukler ile paraleldir.

O zaman hukukun demokratikligi toplumsal mi, yoksa ideolojik inancsal ve dogrusal olarak parcasal midir?
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

Hukuk asla bagimsiz olamaz ) bireyin laik olmasi gibi birsey bu
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

Benim uluslararası hukuktan anladığım/öğrendiğim tek şey güçlü devlet isteyince pek de hak hukuk kavramının sökmediği. Yoksa evrensel devletler hukuku ya da uluslararası hukuk adına bir sürü örgütlenmeler var, bir sürü anlaşmalar var.ABD'nin Irak işgalini hangi uluslararası hukuka uygun bulubilirsiniz? Hukukun karşı çıkmasına rağmen Irak'a gitti. Sizce bunu zayıf bir ülke yapsaydı uluslararası tepki nasıl olacaktı?
En basitinden size Cenevre Antlaşması örneğini vereyim.
Şöyle diyor:


Birinci Cenevre Sözleşmesi harp halindeki silahlı kuvvetlerin hasta ve yaralılarının vaziyetlerinin ıslahına ilişkin sözleşme.
İkinci Cenevre Sözleşmesi silahlı kuvvetlerin denizdeki hasta, yaralı ve kazazedelerinin vaziyetlerinin ıslahına ilişkin sözleşme.
Üçüncü Cenevre Sözleşmesi harp esirlerine yapılacak muameleye ilişkin sözleşme.
Dördüncü Cenevre Sözleşmesi harp zamanında sivillerin korunmasına ilişkin sözleşme.

Kaynak: Viki


Bu anlaşmayı imzalayan ülkeler tarafından uygulanıyor mu tam anlamıyla? Hele Türkiye'nin sabıkası çoktur Cenevre Anlaşması'nın ihlaline yönelik.
Mesela biz hümanist değerler açısından bütün ülkelerde bunun uygulanmasını isteriz değil mi? Bu antlaşmayı kabul eden devletler uygulamıyorsa kendilerine bağlayıcı bir antlaşma olarak görmüyorsa caydırıcılık özelliği yoksa neden yapılır ki bu antlaşmalar?


Biraz daha ideolojik boyuta dönersek:

Türkiye de son zamanlardaki ses getiren davalardan biri olarak kamuoyuna "Fethiye Davası" olarak geçen bir dava var ki amannn.Bilirsiniz okumuşsunuzdur gerçi. Bir kadın 8 kişinin tecavüzüne uğruyor ve dava kavga gürültü başlıyor.Yıllarca süren davanın sonucu içler acısı... Beraat...
Savunma gerekçelerinden biri de bu kadının sol bir yapıya üye olduğu dile getiriliyor. Yani sol ideolojiyi savunmak tecavüzü haklı gerektirebilir mi? Solcu kadınlar fahişe mi? Ya da hangi ideolojide kadın tecavüzü hak etmiştir?Bunun sağı solu mu vardır?

Gene bu ülkenin hukukçularına dönersek ideolojik olarak sol hep baskı altına alınmış sindirilmiştir. Bir hukukçu vardı geçen yıllardan bir olay. Bu hukukçunun adı Mahir ve Dersimli. Defalarca Hakimlik için sınava giriyor ve yazılı sınavda başarılı olmasına rağmen mülakatta eleniyor. Neden acaba:) Haberin linkini vereyim:



Şimdilik Aleviliğinden ya da Kürtlüğünden dolayı ordan oraya sürülen hukukçulardan bahsetmiyorum bile (!)

Dikkat ettiniz değil mi demokratiğiz(!) diyen ülkelerden bahsettim.

Can Yücel'in bir şiiri var:

Bir Cin Şiiri

Davacı zengin, davalı yoksulsa
Zenginden yana işler yasa

Davacı yoksul, davalı zenginse
Davalıda kalır yine nizalı arsa

Davacı da davalı da zenginse davada
Özür diler çekilir aradan kadı

Davacı da davalı da yoksulsa, bak,
Sade o zaman işte yerin bulur hak

aslında can baba da siz de fiili durumda haklı gibisiniz... ama içime sinmiyor.. cenevre sözleşmeleri ve b.m. çerçevesinde imzalanan başka birçok uluslararası sözleşme hükümlerini hayata geçirmek halen sorun olsa da, kapitalizmin eşitsiz gelişimine bağlı olarak, değişen güç dengeleri içinde, devletlerin yeniden guruplaşmalarıyla oluşabilecek dengelerden yararlanılarak, uluslararası sözleşmelerin ihlalinin ciddi yaptırımlara bağlanması sağlanabilir ve (bugünden yarına hemen olmasa bile) bu yolla kaba güç hukuku yerine daha özerk bir hukuk oluşturulabilir... diye düşünüyorum...
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

aslında can baba da siz de fiili durumda haklı gibisiniz... ama içime sinmiyor.. cenevre sözleşmeleri ve b.m. çerçevesinde imzalanan başka birçok uluslararası sözleşme hükümlerini hayata geçirmek halen sorun olsa da, kapitalizmin eşitsiz gelişimine bağlı olarak, değişen güç dengeleri içinde, devletlerin yeniden guruplaşmalarıyla oluşabilecek dengelerden yararlanılarak, uluslararası sözleşmelerin ihlalinin ciddi yaptırımlara bağlanması sağlanabilir ve (bugünden yarına hemen olmasa bile) bu yolla kaba güç hukuku yerine daha özerk bir hukuk oluşturulabilir... diye düşünüyorum...
Can Baba son dizelerinde çözümü vurguluyor aslında :

Davacı da davalı da yoksulsa, bak,
Sade o zaman işte yerin bulur hak


Sosyal ve ekonomik adalet olacak ki hukuk eşit işlesin. Hukuka, adalete saygı geyiği var ya eşitlikçi olmayan bir hukuk sistemine neden saygı duyulsun?
Can Baba'dan önce de Şeyh Bedrettin'e bakınca da :

"Bedrettin, hemen her şeyin insanlar arasında ortak, paylaşabilir ve mubah olmasını bir eşitlik ilkesi olarak görmüştür. Osmanlı toprağında yaşayan halklar arasında, din farkının kaldırılmasını ve Müslüman olmayanların da ülke topraklarından yararlanması gerektiğini ileri sürmüştür. Bu çerçevede "bir toprak reformu ve buna koşut olarak dinsel bir reform" yapılmasını savunmuştur.
Her şeyin insanda bulunduğunu, doğa ile insanın bütünlüğünü vurgularken, emeğin doğayla ilişkilerini açıklamaya çalışmıştır. Bu nedenle üretim-tüketim sorunlarıyla da yakından ilgilenmiştir. “Tanrı malı, Padişah malı” düşüncesine de karşı çıkmıştır. “yarin yanağından gayrı her şey ortak” tezini geliştirmiştir. Böylece Şeyh Bedrettin’de, üretim araçlarının mülkiyeti açısından, çok ciddi bir sosyalist düşünce anlayışının filizlenmiş olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bedreddin’e göre, dünyanın toprağı ve bu toprağın bütün ürünleri insanların ortak malıdır. Bedreddin bu bağlamda derki “Ben senin evinde kendi evim gibi oturabilmeliyim, sen benim eşyamı kendi eşyan gibi kullanabilmelisin. Çünkü bütün bunlar hepimiz içindir ve hepimizin malıdır.”
"
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

Kazanabilir elbette ama sizin dediğiniz gibi üretim ilişkilerinden ve haliyle de politikadan bağımsız olmaz...O zaman altyapıdan bağımsız üst yapı olmuş olur ki dayanaksızdır ve her dayanaksız olan şey gibi tutunamaz..

üretim ilşkilerinden bağımsız olarak oluşmasını değil de oluştuktan sonra bağımsızlık kazanmasını kastediyorum... geleceğin toplumunda, elbette üretici güçlerin gelişmişlik düzeyine ve üretim ilşkilerine uygun (yani onların düzeyine göre) ve üst yapının diğer unsurlarıyla etkileşim içinde oluşmakla birlikte; bir kere (ve sonuncu kere) oluştuktan sonra, politikanın kendi başına belirleyemeyeceği kadar ağırlıklı bir güç kazanarak, kendine özerk bir alan yaratabileceğini düşünüyorum... geleceğin hukukunun oluşma anındaki bağımsızlığından değil de, oluştuktan sonra bağımsız olarak ayakta kalabilmesinin olanaklı olduğunu sanıyorum....
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

Hukuk asla bagimsiz olamaz ) bireyin laik olmasi gibi birsey bu

Hukuk, haklar demek değil mi? Bağımsızlığından ne anlamalıyız?Sanırım iktidardan bağımsız olup olmayacağı bağlamında sorulmuş soru...Aksi takdirde hukuk, "bir temele/altyapıya" bağımlı kurulan/işleyen bir sisitemdir ki, asli işlevi temellendiği kurumu ayakta tutmaktır.Eğer bu temeli din olarak belirlersiniz, buna uygun, demokrasi olarak alırsanız buna uygun şekillenecektir.Biz ne kadar demokrasi talep edersek, o kadar da hukuk (adalet) istiyoruz demektir.Bu nedenledir ki gelişmiş demokrasilerde evrensel hukuk normları(insan hak ve özgürlükleri vb)na daha yatkın yaptırım/güvence vs önceliklidir.Tabii kendi vatandaşları için..
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

Öncelikle kamu adına görev yapan tüm (medyada dahil) üst idari ve denetim makamlarına yetkin androidler (insansı makine) getirmeliyiz.Böylece bu makamlarda otomatikman saygın,yetkin,tarafsız,hakaniyetli vs vs idareciler olacak ve hukuk yavaş yavaş gücünü göstermeye başlayacaktır...
Toprak ; gücün semboli,kaynağı ve besleyicisidir..kesin çözüm için olabildiğince bu topraklarda böyle insanlar yetiştirmeliyiz.

Şu topraklardaki insanlara bir bakınız; kim halka hizmet için siyasete girer? kültürel (!) bir sorunda var açıkçası...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

Can Baba son dizelerinde çözümü vurguluyor aslında :

Davacı da davalı da yoksulsa, bak,
Sade o zaman işte yerin bulur hak


Sosyal ve ekonomik adalet olacak ki hukuk eşit işlesin. Hukuka, adalete saygı geyiği var ya eşitlikçi olmayan bir hukuk sistemine neden saygı duyulsun?
Can Baba'dan önce de Şeyh Bedrettin'e bakınca da :

"Bedrettin, hemen her şeyin insanlar arasında ortak, paylaşabilir ve mubah olmasını bir eşitlik ilkesi olarak görmüştür. Osmanlı toprağında yaşayan halklar arasında, din farkının kaldırılmasını ve Müslüman olmayanların da ülke topraklarından yararlanması gerektiğini ileri sürmüştür. Bu çerçevede "bir toprak reformu ve buna koşut olarak dinsel bir reform" yapılmasını savunmuştur.
Her şeyin insanda bulunduğunu, doğa ile insanın bütünlüğünü vurgularken, emeğin doğayla ilişkilerini açıklamaya çalışmıştır. Bu nedenle üretim-tüketim sorunlarıyla da yakından ilgilenmiştir. “Tanrı malı, Padişah malı” düşüncesine de karşı çıkmıştır. “yarin yanağından gayrı her şey ortak” tezini geliştirmiştir. Böylece Şeyh Bedrettin’de, üretim araçlarının mülkiyeti açısından, çok ciddi bir sosyalist düşünce anlayışının filizlenmiş olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bedreddin’e göre, dünyanın toprağı ve bu toprağın bütün ürünleri insanların ortak malıdır. Bedreddin bu bağlamda derki “Ben senin evinde kendi evim gibi oturabilmeliyim, sen benim eşyamı kendi eşyan gibi kullanabilmelisin. Çünkü bütün bunlar hepimiz içindir ve hepimizin malıdır.”
"

anladığım kadarıyla, 'sınıfsız,sömürüsüz ve savaşsız bir dünyada insanlar arasında sosyoekonomik eşitsizlikler olmayacağından, hukukun bağımsızlaşabilmesi olanak kazanacaktır' önermesi üzerinde fikir birliğine varabilecek gibiyiz....
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
Cevap: bağımsız bir hukukun olanaklılığı...

Peki hukuktan ne algiliyorsun?

Hukuksal demokrasi de hukuk demokrasiyi ortaya koyanlara ait degil midir?

Boyle bir hukukun evrenselligi ya da tum toplumu kapsama olanagi var midir?

Ayrica hukuk hak ve ozgurlukler ile paraleldir.

O zaman hukukun demokratikligi toplumsal mi, yoksa ideolojik inancsal ve dogrusal olarak parcasal midir?

hukuktan, bireyin, toplumun ve devletin ilişkilerini uygun yaptırımlarla düzenleyen kurallar bütününü anlıyorum... kapitalist üretim tarzında hukuk, kapitalizmi ayakta tutmaya/yeniden üretmeye yönelik olarak egemen sınıfın çıkarlarını gerçekleştirebilmek için topluma kabul ettirilen kurallar dizisi olarak kendini gösterir...ve dolayısıyla sizin deyiminizle ''demokrasiyi ortaya koyanlara aittir'' ... böyle bir hukukun (evrensel insani değerleri bir yanda tutarsak), evrensel geçerliliği olamaz... tüm toplum üzerinde uygulanabilir, ama tüm toplun tarafından benimsenme olanağı olamaz...elbette hukuk hak ve özgürlüklerle paralel(?) olabilir... 'hukukun demokratikliği' kavramını tam anlayamıyorum ama eğer kamu vicdanına uygunluğunu kastediyorsanız, kamu vicdanı, hegemonyayla biçimlendirilebileceği için pek güvenilir bir dayanak değildir...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst