Aziz Yardımlı'nın çevirileri

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde faşist tarafından oluşturulan Aziz Yardımlı'nın çevirileri başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,414 kez görüntülenmiş, 4 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Aziz Yardımlı'nın çevirileri
Konbuyu başlatan faşist
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Aziz Yardımlı felsefeye olan sevgisinden dolayı birçok akademik eğitimi yarım bırakmış ve kendini felsefeye adamıştır.Yurt dışında yaptığı çalışmaları sonrasında Türkiye'de kurduğu yayıneviyle felsefenin anlaşılması için hizmette bulunmuştur.Çevrilmemiş birçok kitabı çevirmiş ve bizlere Türkçe olarak kazandırmıştır.Ama yaptıkları gerek benim çevremde(gözlemlediğim) gerekse de sanal ortamda acımasız bir şekilde eleştirilmektedir.Çevirilerin çok ağır olduğu,anlaşılamaz bir şekilde yaptığı çevirilerle insanları felsefeden soğuttuğu gibi suçlamalar yapılmaktadır.


Her dilin kendine özgü bir felsefi dili vardır ve bu özgün diller felsefeyi dahada zenginleştirir.Eğer yapılan çevirilerde Türkçe'nin korumasını veya Türkiye'de özgün bir felsefe dili oluşturacaksak bunu Aziz Yardımlı'nın izinde yapmalıyız(özellikle çevirmenler).Bugün çeviriler başka dillerde ki kelimelerin Türkçe okunuşuyla çevrilmektedir.İşte tamda bu noktada Aziz Yardımlı yaptığı çevirilerle Türkiye'de çığır açmıştır.Örnek vermek gerekirse hepimizin felsefede çok fazla kullandığı 'practical' kelimesi birçok kitap çevirisinde 'pratik' olarak çevrilir oysa Aziz Yardımlı bunu 'kılgısal' olarak çevirir yani Türkçesini ön plana çıkarır,eğer biz 'pratik' yerine 'kılgısal' kelimesini kullanırsak(özellikle çevirilerde) Türkiye'de özgün bir felsefe dili oluşmasında önemli bir gelişim kaydetmiş oluruz(daha birçok kelimede).Ama konuya ezberci ve yüzeysel bakan,felsefeyi sadece felsefe tarihini ezberlemek olarak görenler bu çevirilerin anlaşılmaz olduğunu iddia ederek gereksiz eleştiriler yapar.Bu noktada Aziz Yardımlı'yı takdir ediyorum.Yine bu noktada eleştiri yapanlarında felsefe tarihini ezberlemektense felsefeyi bütünlüksel olarak anlamaya davet ediyorum.
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
ÇOK ÖNEMLİ BİR KONUDA VURGU YAPMIŞSIN DOSTUM...

yıllardır ve bu forumda da olmasına çalıştığım şey bu;felsefe adına konuşmaya-yazmaya çalışıyoruz,,,
ama bunu yaparken okuyup öğrendiklerimizden harman edip kendimizi ait olanları kendi dilimiz ile anlatmak yerine,
ezberlediğimiz üçbeş cümleyi kullanarak yapmaya çalışıyoruz,
kendimizi;sanki okuyup öğrendiklerimiz sabit ve değişmez değerlermiş ve kimsenin bunların aksine bir şey söylemesinin uygun olmadığı şeklinde şartlandırmayı çokça yaptığımız içinde torbada yem bitince gelsin ithamlar...

ister kabul edilsin ister kabul edilmesin benim yılların gözlem ve deneyimleri ile kazandığım bir "yargım" var; yaşamsal felsefe anlamında "doğu insanı" daha verimli,
teorik felsefe anlamında ise batıda verilen ağdalı dil ile yazılmış eserler revaçta,aziz yardımlının yapmaya çalıştığı şey bana göre batının ağdalı dili ile ortaya koyduğu teorik felsefe eserlerini dilimize-ama bizim dilimize" çevirerek doğu insanın yaşamsal felsefe de gösterdiği başarı ile pekiştirerek inandığı insanımızın ufkunu genişletmek...

bizim insanımız,yaşamsal felsefe anlamında batı insanından fersah fersah ileridedir,çünkü o;en basitinden, "inek" denilen canlının tanrılaştırıldığı-tanrısal örneklere konu edildiği ve basitçe "sarıkız" olarak adlandırıldığı ve her koşul için yapılan örneklemelerin harmanlanmış şeklinin kullanılabildiği bir coğrafyanın insanı...
yaşamsal felsefede fersah ferah olan önde olan insanımızın felsefi anlamda yeni paradigmalarını oluşturmasında yapılacak en büyük yardım ona bu işin teorisini örneklemektir,
işte aziz yardımlının çevireleri bu açıdan önemlidir.

ama,örneğini çokça gördüğümüz birilerinin bu yol işine gelmez: çünkü onlar ezberleri ile egolarını tatmin peşindedirler ve aziz yardımlı gibi insanlar bu ezberi bozup dayandıkları zemini sallamaktadırlar,,,

ve!!!
bu toplumun felsefeye ve felsefeciye uzak durmasının en büyük sebebi de budur,
çünkü insanların "bildiklerinin" epistemolojik değerlendirmesine değil,bildikleri ile neleri daha verimli halde kullanılacağının öğretilmesine ihtiyaçları vardır,
çünkü insanların,"elma"nın numen mi?fenomen mi? olduğuna değil,elmanın elma olarak değerine ve bu değerin artı değer olarak katkısının arttırılması bilgisine ihtiyaçları var...
onun için bizim insanımız kazanmış olduğu bilinç seviyesi ile kendisine işine yaramayacak ezberlenmiş üçbeş cümle ile dayatılmaya çalışanlar karşısın da irite oluyor...
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Sosyal canlıyız..bir çok konuda sinerjiye muhtacız..bu ikisi hayatımıza hükmediyor..böyle yaşıyoruz..kabul.. ancak temelde -yapayalnızız-

işte benim felsefemin temelinde bu yalnızlık var..diğerleri..en yakın olanlarda (aile) dahil diğerleridir.. benliğimizde kimse diğerlerinden kurtulamaz..

insan felsefesini bunun bu yalnızlığın üzerine kurmalı diye düşünüyorum.. (kendime göre)

Görünenin en ötesinde , herkes burada ve inandığım yerde; nefsim nefsim demiyor mu ? demeyecek mi? (peygamberim hariç)

öyleyse kim var bu dünyada ve ötesinde benim yanımda?

aslında kimse yok bu koca dünyada..

ben varım birde Rabbim var..ben ve O..

işte herşeyin hakiki toplamı bu kadar..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Bir insan dili yerlileştirebilir (bu anlamda kavramları öztürkçeleştirebilir.) Arapça kavramlara gıcık olabilir ama anlamsal çağrışımda yeterince izlem vermeyen kökleri kendi akademik dil lisan yaratmış gibi dayatmamalı ama bazı çabaları olumlu buluyorum..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst