Atatürk’ün Cumhuriyet Savcılarına Seslenişi, 9 Ekim 1925

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Siyasetçiler kategorisinde turko29 tarafından oluşturulan Atatürk’ün Cumhuriyet Savcılarına Seslenişi, 9 Ekim 1925 başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,490 kez görüntülenmiş, 13 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Siyasetçiler
Konu Başlığı Atatürk’ün Cumhuriyet Savcılarına Seslenişi, 9 Ekim 1925
Konbuyu başlatan turko29
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan fides
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Atatürk’ün Cumhuriyet Savcılarına Seslenişi, 9 Ekim 1925

Her uygar ve çağdaş devlette olduğu gibi, Türk Cumhuriyeti Adliyesinde de, Cumhuriyet Savcılarını yüksek ve son derece önemli bir görev ve makamın temsilcileri olmak üzere tanırım. Devrim Savcılarının, kendilerine verilen bu büyük görevin önemine uygun olarak gayretli ve çalışkan olmaları konusunu, adliyemizin başarı ve üstünlüğünün en önemli etkenlerinden sayarım. Laik Türk Devrimi, çağımızın uluslara yaşama ve yükselme yeteneğini veren en son ve en uygar ilkelerinin bir ifadesi ve Türk Ulusunun büyük fedakârlıklarıyla sürdürülen ve kazanılan büyük mücadelesinin eseridir. Devrimlerin gerçekleşmesi, kararları ve kanunlarıyla, ulusal irade ve ulusal egemenliğin bir görünümü; bütünü itibariyle de Türk Ulusunun bütün haklarıdır. Devrimlerin her biri, ulusun emeği ve hakkı ile gerçekleşmiştir. Cumhuriyet Savcılarımızın, devrimin gerekleri etrafında, en kıskanç ve uzakları gören hassas nöbetçiler olmalarını, asıl görevlerinden sayarım.

Türk Cumhuriyeti, ulusun kaderini yıllarca hastalıklı ve korkunç gelenekleriyle, zulüm ve baskının kan ve yangınları içinde sürükleyen saltanat ve hilâfet tarihini yıktı. Bu mücadelenin asıl amaçlarından biri de, zayıf olanları zorbaların baskısından ve entrikacıların âleti olmaktan kurtarmak ve ulusu kendi kaderine sahip kılmaktır. Çağdaş ve uygar bir ulusuz. Ulusumuz, Batı uygarlığını kayıtsız şartsız kabul etmiştir. Hayatta başarılı olmanın tek yolu budur. Yılmaz ve kesin kararlı devrimlerimiz, Türk ulusunun yaradılıştan gelen büyük yeteneğinin gelişmesi ve artırılması için gereken zemini hazırlayarak hızla ilerlemektedir. Yüksek amaca yönelik herhangi bir suikast failinin durmaksızın kovuşturulması ve kovuşturmanın, ulusun bütün hakları tatmin ve tazmin edilinceye kadar, hakim önünde de kaygı ve ısrarla sürdürülmesini ve sonuçlandırılmasını isterim.
Bütün düşüncelerin üzerinde olan kamu hukuku ve kamu yararının korunmasının, devlet ve hükümet gücünün mutlaka sağlanması ve korunmasıyla mümkün olabileceğini önemle hatırlatırım. Cumhuriyette devlet ve hükümet gücü, ulusal irade ve ulusal egemenliğin en kesin ve en temel ifadesi ve görünümüdür. Türk yasalarına dayanan bu yetki ve güce engel olacak en küçük bir girişimin dahi, ulusun egemenlik hakkına açık bir saldırı olarak değerlendirilerek, buna yeltenenlerin mutlaka mahkeme huzuruna çıkarılmasını talep ederim. Özgürlüğü ve yasaları bir alet gibi öne sürerek, ulusun en küçük bir yararını bile tehlikeye atmak hakkına hiç kimse sahip değildir. Devlet halinde yaşayan uygar uluslarda, özgürlük ulusun emrindedir; yüksek yararlarının gerektirdiği şekilde genişletilir, sınırlanır ve belirlenir. Yakın tarihimizde ve eski zamanlarda, dinlerin zorba hükümdarların, rahipler ve çıkar sağlayanların elinde bir baskı aracı olması gibi, çağımızda kesinlikle izin verilemez ve hoş görülemez. Devrime karşı koyan muhalefetin özgürlükten ve yasadan yararlanmaya hakkı yoktur. Bireyin değil, bireylerin tamamını ifade eden toplumun ve devletin yararı her düşünce ve kaygıdan önce gelmelidir. Sınırsız bireysel özgürlük ve kişisel çıkar peşinde olanlar, kendi emellerini, çıkarlarını ulusun yüksek çıkarları ve özgürlüğünden üstün tutanlardır. Sınırsız kişisel özgürlükler, kişisel çıkarlar, uygar ve düzenli toplumları, devletleri yıkarak anarşiyi ve çoğunlukla da zorbalığı yaratır. Anarşi ve zorbalık, doğrunun yanlışa, zayıfın güçlüye yenilmesi sonucunu doğurur. Uygar uluslarda, yasa ve özgürlük, yüksek çıkarların korunması için düzenlenir ve kabul edilir. Çağdaş devlet kurmaya ve bu kuruluştan yararlanmaya karar veren toplumlarda, bu kesin bir şart ve zorunluluktur. Birey yok, toplum vardır. Zorbalık ve monarşiyle yönetilen ülkelerde, yasa ve özgürlük bir kişinin veya sınıfın emellerini sağlamaya yarayan bir araç olur. Göçebe veya ilkel topluluklarda, toplum değil kişinin çıkarları vardır.
Halkçılık esaslarına dayanarak yönetilen bir ülkede, düzenin diğer her yönetim şeklinden daha fazla önem ve ısrarla kurulması ve geliştirilmesi gerekir. Bu kuralın, çağımız uygarlığının başarı sırlarından en önemlisi olduğunu hatırlatırım. Halk yönetiminin, ancak bu şekilde başarıya ulaşacağından ve insan haklarının ancak bu yoldan korunabileceğinden asla kuşku duyulmamalıdır. Düzen ve işleyiş, halk cumhuriyetlerinde, ulusal egemenlik ve ulusal çıkarlar gibi en yüksek yetkinin bir gereğidir. En son hukuk kurallarına dayanan bu gerçekleri, Türkiye Cumhuriyeti Savcılarının, bir an için bile gözden uzak tutacaklarına ihtimal vermem. Yasalarımızın uygulanmasında, bu yönlerin önemle ve mutlaka dikkate alınmasını talep ederim.
Savcılarımızın, kovuşturmak ve açmak zorunda oldukları ceza davaları, mahkeme huzurunda, her türlü delille aydınlatılacaktır. Cumhuriyet Savcılarının bu konuda yapacakları açıklamaları, kamu hukuku adına istenen ceza, suç ve sanık hakkında kamuoyunun aydınlatılması için ve verilecek hükmün niteliğine ilişkin açık bir fikir edinilmesini sağlamak için gerekli bulurum. Davaların Yargıtay’ca incelenmesi sırasında da, bu konunun büyük kolaylık sağlayacağı açıktır.
Savcılık, karar değil, dava makamıdır. Yargılama sırasında ve duruşmada, savcılarımızın kendilerini herhangi bir davanın taraflarından sayarak ısrarla açıklamaları ve görüşlerinin kabul edilmesini ve desteklenmesini sağlamak için, tüm tarihsel ve yasal araçlardan yararlanmayı ihmal etmemeleri gerekir.
Kamu Hukuku adına ortaya koyduğu bir talebin desteklenmesini sağlayamamanın, bir Cumhuriyeti Savcısı için övünülecek bir konu olamayacağını hatırlatmak isterim.
Cezaevlerinin haftada bir mutlaka denetlenerek, yargılama olmaksızın tutuklu kalanların, kısaca nedenleriyle birlikte derhal en yakın müfettişliğe ve Adalet Bakanlığına bildirilmesi gerekir. Bir soruşturmanın başlatılabilmesi ve sürdürülebilmesi için bir şikayet veya zabıtanın bildirimi beklenecektir. Duyuma dayanarak soruşturmaya başlanarak, herhangi bir olayla ilgili olarak merciinden bilgi alınarak gerçeğin aydınlatılması ve konunun ilgi ve dikkatle izlenmesi, kamu hukuku ve kamu güvenliğinin esenliğini sağlamak bakımından çok önemlidir.
Türkiye Cumhuriyetinde kimsesiz bir birey yoktur. Cumhuriyet, böyle bir kavramı asla kabul edemez. İnsan hakları, yasalarımızın güvencesi altındadır. En güçsüz ve en kimsesizlerin yardımcısı devlet ve onun kamu hukuku temsilcileri olan Cumhuriyet Savcılarıdır. Kendilerini kimsesiz görenlerin, yanlarında her an haklarını aramakla görevli Cumhuriyet Savcıları bulunduğunu asla unutmamaları ve bundan emin olmaları gerekir. Zayıf ama haklı olanların en güçlü durumda olmaları, adliyemizin en belirgin özelliği ve ülküsüdür. Cumhuriyet Adliyesinin yükselmesini bir onur meselesi saydıklarından hiç kuşku duymadığım çalışma arkadaşlarıma bu onurlu görev alanında mutlak ve muhakkak olan başarılarını coşkuyla dilerim efendim.

 

rainbow64

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
331
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
Aslında her şeyi çok güzel olarak anlatmış.
 

cemozen

Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Nis 2011
Mesajlar
240
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
47
Birey yok, toplum vardır.

M. K. Atatürk

Yalnız demedi demeyin. Bu metni herhalde "Atam ne eylerse doğru eyler" diye düşünüp hiç sorgulamadan asmışsınız iyi hoş da; artık bu çağda, modern hukukta bu anlayışın yeri yok. Değişti artık tüm dünyada bu bakış açısı. Hatta şu anda merkez birey. Yani insan. Toplum veya devlet değil. Hukukun asıl görevi, bireyi devlete yada muhtemel bir toplumsal bir baskıya karşı korumak.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Yalnız demedi demeyin. Bu metni herhalde "Atam ne eylerse doğru eyler" diye düşünüp hiç sorgulamadan asmışsınız iyi hoş da; artık bu çağda, modern hukukta bu anlayışın yeri yok. Değişti artık tüm dünyada bu bakış açısı. Hatta şu anda merkez birey. Yani insan. Toplum veya devlet değil. Hukukun asıl görevi, bireyi devlete yada muhtemel bir toplumsal bir baskıya karşı korumak.

Hukukçu enternasyonel arkadaştan inciler. toplumla bireyi, devletle bireyi birbirinden ayıran enternasyonel arkadaşların saçma sapan yorumlarını dinlemeye devam. Hiç hayatınızda sosyoloji, hukuk felan okudunuz mu? yoksa sağdan soldan duyduklarınızı yazmaya devammı edeceksiniz?
 

cemozen

Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Nis 2011
Mesajlar
240
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
47
Bence herşeyi bir kenara bırakıp kemalistlerin önce, Sevan Nişayan'ın "Hakaret etmeden ve tehdit etmeden Atatürkçü olunur mu" diye bir yazısı vardı. Onu okuyup içselleştirmesi gerekiyor.

Sağlıklı ve verimli tartışmanın dili bu değil. Ortaya argüman koymanız gerekiyor. Mevzuyu polemiklere çekerek, kişiselleştirerek, küçümseyerek yada hakaret ederek birşey ispat edilemiyor. Siz Atatürkçülerin bunları öğrenmesi lazım yazıp çizmeye başlamadan önce.

Anlayacağınız vaziyet buyken biz ne söylesek boş gibi görünüyor. Savunma kalkanları böyle bağnaz olunca kırılamıyor.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Bence herşeyi bir kenara bırakıp kemalistlerin önce, Sevan Nişayan'ın "Hakaret etmeden ve tehdit etmeden Atatürkçü olunur mu" diye bir yazısı vardı. Onu okuyup içselleştirmesi gerekiyor.

Sağlıklı ve verimli tartışmanın dili bu değil. Ortaya argüman koymanız gerekiyor. Mevzuyu polemiklere çekerek, kişiselleştirerek, küçümseyerek yada hakaret ederek birşey ispat edilemiyor. Siz Atatürkçülerin bunları öğrenmesi lazım yazıp çizmeye başlamadan önce.

Anlayacağınız vaziyet buyken biz ne söylesek boş gibi görünüyor. Savunma kalkanları böyle bağnaz olunca kırılamıyor.

Sen hakaret edicen kimsenin sesi çıkmayacak burada örnekler verecen sonra. Yahu kendinize bile objektif değilsiniz ki başkasına olasınız! Yok argüman yok bilmem ne. Kardeşim tarihsel veriler koyuyoruz onada inanmıyorsun ki, hukukta anlayışı yok diyorsun yahu nerede yok bana bir göster diyorum. Kavga etme diyorsun? Dönme dolap! Hangi hukuk bu? Sen tutup merkez birey toplum devlet kalmadı diyorsun. e bu toplum bireylerden oluşmuyormu neden oluşuyor? robotlardan mı oluşuyor? sen bunlara cevap verme yok saldırıyorsun saldırırım tabii destesiz sallıyorsunuz, insanların önem verdiği değerleri aşşağılıyorsunuz sonra yok efendim demokrasi yok efendim anlayış yok.

Bağnazlık sizin yaptığınızdır ortaya somut bir şey koymadan görünmez adamlarla kavga ediyorsunuz. İsmide enternasyonelizm oluyor. Bırakın bu işleri...Biraz çıkartın yeşil sarı gözlüklerinizide hayata çıplak bakın!
 

cemozen

Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Nis 2011
Mesajlar
240
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
47
Kime hakaret etmişim?

Siz Atatürk'e ve kemalizme yapılan her eleştiriyi hakaret gibi algılıyorsanız ve dilinden "bilimi" düşürmeyen Atatürkçülerin, Mustafa Kemal ile aralarında bilimsel bir analiz yerine duygusal bir bağ varsa yani bu konular sizin kırmızı çizgilerinizse, tabunuzsa bana ne bundan. Siz put bellediniz diye benim de eleştirmeyeceğim anlamına gelmez.

Dibine kadar eleştirilecek ama hakaret edilmeyecek. Bu kadar basit.

Söylediğim şey de çok net, dallandırmanın alemi yok.

Günümüzde hukuk anlayışı Atatürk'ün "birey yok, toplum var" fikriyatı üzerine dayandırılamaz. Kendinize "çağdaş" diyorsanız bu çağda bu kafa yapısının yeri olmaması gerektiğini de görebilmeniz lazım. Çok mu zor anlaması bunu?
 

kaptanmiharbi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
24 Nis 2010
Mesajlar
82
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
38
Sıkıldım bu yoz mantıktan yeter artık kör, gözünü aç demekten. Hani arkadaşların kafası çalışıyormuş gibi resmen satılık kendine müslüman diyen arapların türklere yaptığı kalleşliği şimdi müslümanlar türklere ulusalcılara yapıyor. Ağızlarını açıp kemalistler şöyle, kemalistler böyle demek ne kadar basit. onların satılmış düşüncelerine ve yaptıkları herşeye lanet olsun. Satın kurtulun oğlum. yeri geldimi atam dedem şurda öldü burda öldü diyorsunuz. Çok önemsediğiniz belli atalarınızı o yüzden şimdi her şeyi tartışmaya açıp. olmayan yapılmayacak safsatalarla karalamalarla satın bakalım yapın bakalım kalleşliğinizi. ve put olayına gelince asıl putlar cemaat liderleri olmuş. farkında değilsiniz ama şu an öğle gerçek müslümansanız yıkında görelim putlarınızı.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Kime hakaret etmişim?

Siz Atatürk'e ve kemalizme yapılan her eleştiriyi hakaret gibi algılıyorsanız ve dilinden "bilimi" düşürmeyen Atatürkçülerin, Mustafa Kemal ile aralarında bilimsel bir analiz yerine duygusal bir bağ varsa yani bu konular sizin kırmızı çizgilerinizse, tabunuzsa bana ne bundan. Siz put bellediniz diye benim de eleştirmeyeceğim anlamına gelmez.

Dibine kadar eleştirilecek ama hakaret edilmeyecek. Bu kadar basit.

Söylediğim şey de çok net, dallandırmanın alemi yok.

Günümüzde hukuk anlayışı Atatürk'ün "birey yok, toplum var" fikriyatı üzerine dayandırılamaz. Kendinize "çağdaş" diyorsanız bu çağda bu kafa yapısının yeri olmaması gerektiğini de görebilmeniz lazım. Çok mu zor anlaması bunu?

Sizin eleştiriniz de hakaretler havada uçuşuyorda görmüyorsunuz. Bakın yine etmişsiniz bilimi dilinden düşürmeyen atatürkçü diye. Yok put bellemişiz!? Puta tapanlar sizin gibilerdir!!!! Fikirsel putlarınız gözünüzü kör etmiş!

Olayı aldınız nerelere taşıdınız! Atatürkün hukuk anlayışından size ne demin demediniz mi modern hukukta yeri yok diye!!!! E be adam birey olmadan toplum nasıl olur diyorum bende sana?! Toplum yok birey var ne demek nasıl bir zırvalamadır bu böyle! Atatürkü bıraktım kenara sosyolojik olarak bakıyorum nasıl ayırıyorsun toplumdan bireyi ?!?! kim ayırıyor? hangi modern hukuk yahu bir örnek göster!! Çağdaşlıkla bunun ne alakası var? Sen taş devrindemi yaşıyosun kardeşim? Nasıl ayrıdın toplumla bireyi? Çok mu zor diye soruyor bide?!? çok zor çok.........
 

cemozen

Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Nis 2011
Mesajlar
240
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
47
Sizin eleştiriniz de hakaretler havada uçuşuyorda görmüyorsunuz.

Artık gülerek izliyorum Atatürkçüleri, kızmıyorum bile. "Putperest" demek neden hakaret olsun.

Ayrıca hakaretten dem vuran kemalistler, siz bunları çok görüyorsunuz maşallah.

Sıkıldım bu yoz mantıktan

Hani arkadaşların kafası çalışıyormuş gibi

resmen satılık kendine müslüman diyen arapların türklere yaptığı kalleşliği

onların satılmış düşüncelerine ve yaptıkları herşeye lanet olsun.

yapın bakalım kalleşliğinizi.

Hala "hakaret" diyorsunuz yahu. İnsan biraz yukarıdakileri okur da utanır.

Ve hala "yok gerçek müslüman öyle olmazmış" da. Değilim kardeşim müslüman da değilim hatta tanrıya bile inanmam ne müslümanı.

Bakın çok net söylüyorum. Kendizi "aydınlanmacı" da diyorsunuz ya. Aydınlanma böyle olmaz. Aydınlanmanın birincil koşulu tabusuz sorgulayabilmektir. Bunu beceremeden aydınlık maydınlık olmaz.
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Artık gülerek izliyorum Atatürkçüleri, kızmıyorum bile. "Putperest" demek neden hakaret olsun.

Yahu kardeşim sen türkçedemi bilmiyorsun ne biçim adamsınız siz? sen neden değerli bir insanı put yaptın? onu söyle. putperest demek neden kötüymüş? allah allah ?!?!?

Ayrıca hakaretten dem vuran kemalistler, siz bunları çok görüyorsunuz maşallah.

Sabahtan beri kendinle kavga ediyorsun. Ben hiç kemalistim dedimmi? demedim!!! Benim için değerli bir insana sen put diyemezsin!! Ben senin anana banana pur desem nedersin bea adam?

Bakın çok net söylüyorum. Kendizi "aydınlanmacı" da diyorsunuz ya. Aydınlanma böyle olmaz. Aydınlanmanın birincil koşulu tabusuz sorgulayabilmektir. Bunu beceremeden aydınlık maydınlık olmaz.

Hem enternasyonel taburların olacak hem de tabusuz diyeceksin. Senin tabu dediğin şu oyun olan olmasın?!
 

cemozen

Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Nis 2011
Mesajlar
240
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
47
Benim için değerli bir insana sen put diyemezsin!!

Hayda..."Put" yaparsanız derim niye diyemiyor muşum?

Bu şiirleri ben yazmadım Atatürkçüler yazdı.

“Kahramanlık örneği olan ve vatanın istikbâlini yoktan var eden Mustafa Kemâl’e, onun cengâver ordusuna, yüce kanunlarına, mücahid analarına ve Türkiye için ahiret günü olmadığına îmân ederim. İyilikle fenalığın insanlardan geldiğine, büyük milletimin medeni cihanda en büyük mevkii kazanacağına, hamaset destanlarıyla tarihi dolduran kudretli Türk ordusunun birliğine ve Gazi’nin Allah’ın sevgili kulu olduğuna kalbimin bütün hulûsuyla şahadet ederim.”
Cennetse bu yurt, sen onu buldundu harâbe,
Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe.
Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun,
Türk ırkının, en son, ulu peygamberi oldun.”
Tutsak seni lâyık, yüce Tanrı'yla müsâvi,
Toprak olamaz kalp doğabilmişse semâvî…
Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses,
İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez!
Kaç yıldır Türkçeydi Tanrı'nın dili
İnsana ne ilâh, ne de sevgili,
Ne de ana-baba aratıyordu
Her an yaratıyor, yaratıyordu.
Tanrı gibi görünüyor her yerde
Topraklarda, denizlerde, göklerde;
Gönül tapar, kendisinden geçer de
Hangi yana göz bakarsa: Atatürk.
Burada erdi Mûsâ
Burada uçtu İsa,
Bülbül burada varsa, Hürriyet için öter…
Ne örümcek, ne yosun
Ne mûcize, ne füsun,
Kâbe Arab'ın olsun
Çankaya bize yeter...
Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil,
Kanlı bir gözyaşı nehrinde muazzam tabutun…
Ey ilâhın yüce davetlisi, göklerden eğil
Göreceksin duruyor kalbimizin üstünde putun!”
İlk adam, mavi gözlerle baktı toprağa,
Toprağın haritasını çizdi bayrağa;
Allah değil, o yazdı alın yazımızı.
Ben yine iyi put deyip bıraktım. Kimi Atatürkçüler tanrı bile diyorlar. Bana isyan edeceğinize, içinizden bu zihniyeti ayıklasanıza.

Dağların ardında sönüşü gibi,
Millete can veren, vatan yaratan;
Tanrının göklere dönüşü gibi…
Her zaman ırkıma büyük Baş Atam,
Tanrılaş gönlümde, tanrılaş Atam!

Hem enternasyonel taburların olacak

;) "Enternasyonal tabular." Bu da güzelmiş.

Diyorum ya kemalistler kendi kendilerini fesh ediyorlar aslında uğraşmaya bile gerek yok. Hakikaten yok. Bir iki ezber gıdıklayınca çıkıyor ortaya böyle saçmalıklar.
 

cemozen

Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Nis 2011
Mesajlar
240
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
47
Ezber gıdıklanınca yine algılarda bir problem oluştu sanırım.

Aşağıdaki alıntı şiirleri ben yazmadım. Tümü sizlerin fikirdaşlarıza ait.

Behçet Kemal, Edip Ayel, Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç gibi...

Yani itirazınız varsa, adresi ben değilim.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Konu kişisel polemiğe dönüştüğünden kilitlenmiştir!
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Sidebar Kapat/Aç
Üst