Arife /Arefe Nedir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde A Harfinden Nedir? Başlıkları kategorisinde "ictenlik" tarafından oluşturulan Arife \/Arefe Nedir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,640 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı A Harfinden Nedir? Başlıkları
Konu Başlığı Arife \/Arefe Nedir?
Konbuyu başlatan "ictenlik"
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Arife (Arapça: يوم عرÙ￾Ø©), herhangi bir dinî bayramdan önceki gün.

Arife günü aslen hicrî kâmerî Zilhicce ayının 9. günüdür ve bu gün Kurban Bayramı'ndan önceki, terviye gününden sonraki gündür. Ancak zamanla Ramazan Bayramı için de kullanılmaya başlanmıştır. Bunun yanı sıra herhangi bir şeyden önceki gün anlamında da kullanılır.

Etimoloji

Arife sözcüğü en geç 1400'lü yıllarda Arapça "arafat" (irfan, bilme) sözcüğünden Türkçeye geçmiştir. Muhtemelen "geleceği haber verme" anlamındaki irafat sözcüğünden gelir. Arapça orijinalinin etkisiyle Türkçede arefe şeklinde kullanımına da rastlanır. Sözcük "Arefe" haliyle Türkçede kadın ismi olarak da kullanılır.

Arife sözcüğünün Türkçede "herhangi bir şeyden önceki gün" anlamında kullanımına ise ilk kez 1945 yılında rastlanır. -vikipedi

Arife

Bu kelimenin nereden gelip nereye gittiğini herhalde herkes bilir. Yine de günün “anlam ve önemine binaen” üzerine hasbıhal edebiliriz belki.

Arefe, bilindiği gibi, bizim Arafat diye bildiğimiz dağın diğer adıdır (‘arefe / ‘arafât). Arapça yevmü arafe ‘arefe günü’, yani ‘Arafat günü’, Zilhicce ayının dokuzuncu gününe verilen addır, çünkü her yıl bu tarihte hacı adayları haccın iki temel unsurundan (rüknünden) biri kabul edilen vakfe (sözlük anlamı ‘ayakta durma’) için Arafat’ta buluşur. Ertesi gün kurban bayramının ilk günüdür. Malum, iki bayram arası tam 2 ay 10 gündür (tabii ay takvimiyle). Bu yüzden aslında yevmü arefe’nin asıl anlamı ‘kurban bayramından önceki gün’dür. (Büyük Larousse “Hacıların, Kurban Bayramı’nda Arafat’a çıktıkları günden bir önceki günün adı” diyerek fevkalade ayıp etmiş. 8 Zilhicce’ye, suyu olmayan Mînâ’ya gidildiği için, yevmü't-terviye ‘su verme, suya kandırma günü’ deniyor.)

Bizde arife önce ramazan bayramının bir gün evveli için de kullanılmaya başlanmış, sonra da anlam genişlemesiyle ‘herhangi bir iş öncesindeki gün ya dönem’ anlamını kazanmış (seçim arifesi, nikâh arifesi vs). O kadar ki, bugün “bayram arifesi” denmesini bile yadırgamıyoruz.

60-70 metrelik bir tepe olan dağın adının kökeni bilinmiyor. Cennetten kovulan Adem ile Havva’nın yıllar süren ayrılıktan sonra ilk defa bu tepede buluştuklarına inanıldığı için yerin adını bu buluşmaya (te‘ârefe) bağlayanlar olduğunu İslam Ansiklopedisi’nden (İA, I, 549-50; EI², I, 604) öğreniyoruz.

Nişanyan karışık bir şeyler yazmış. 9 Zilhicce’den bahsetmiş, ama Arafat’tan söz etmediği için önerdiği etimolojinin yer adıyla mı ilgili olduğu, yoksa bu günün dağdan bağımsız bir ada sahip olduğunu mu düşündüğü anlaşılamıyor. Şöyle diyor: “Muhtemelen ‘önceden bilme, geleceği haber verme’ anlamında. Karş. Ar ‘irafâ (fal bakma, geleceği haber verme)”. Sanki, “arife günü bayramın geleceğini haber verir ya da o gün ertesi gün bayram olduğu bildirilir de ondan” der gibi, ama emin değilim. Gerçi Nişanyan’ın Elifin Öküzü’nde yazdığı iyice uçuk “etimoloji” (2008, s. 142) bu ihtimali güçlendiriyor, hatta bayramın gelişini davul zurnayla duyurmaktan bahsettiğine göre, başkaca bir ihtimal kalmıyor.

Arefe’nin ikinci ünlüsünün ne zaman darlaştığını bilmiyorum. İlginçtir, Şemsettin Sami’nin Lugat-i Fransevî’sinde (1885) olduğu gibi Redhouse sözlüğünde (1890) de kelime arefe şeklinde Latin harflerine aktarılırken, Meninski sözlüğünün Türkçe-İtalyanca versiyonunda (1832) arefe’nin yanında arife de kaydedilmiş (s. 30): ‘arife güni vigilia di festa. Artin Hindoglu’nun Türkçe-Fransızca sözlüğünde (1838) ise sadece arifé var (s. 326a). Bu /e/ > /i/ gelişimi ârif/ârife’nin etkisiyle oluşmuş olabilir. Anadolu ağızlarından ise arafa, arafe ve arfa gibi daha beklenir varyantlar derlenmiş.

Osmanlı döneminde resmi olarak arife merasimleri bayramdan dört gün önce başlar, arife günü yapılan arife divanı ile tamamlanırmış. Böylece devlet ileri gelenleri bu süre zarfında teşrifat gereği yerine getirmeleri gereken tebrikleşmeleri bayram öncesi tamamlayıp, bayramı evlerinde, konaklarında geçirebilirlermiş. Arife’nin anlamca bir gün yerine birkaç günlük bir süreyi kapsar hale gelmesi bu dört günlük merasim dönemiyle ilgili olabilir.

Kelimenin ‘her hangi bir şeyin hemen öncesindeki gün ya da dönem’ anlamını ne zaman kazandığı da belirsizdir. Nişanyan tespit edebildiği en eski kaydı Türkçe Sözlük’ün 1945 tarihli ilk basımında gösteriyor. Şemsettin Sami’de (1901) bu anlam yok. M. Bahaeddin’in 1924’te basılan Yeni Türkçe Lügati’nde de olmadığına göre bu anlam genişlemesinin gerçekten de söz konusu dönemde biçimlendiği düşünülebilir, ama yine de acele etmemekte yarar var. Bu genişleme bana o kadar doğal görünüyor ki çok daha eskilere uzanıyor olması gerekir diye düşünüyorum. Azerice ve muhtemelen Uygurcada aynı genişlemenin görülmesi (bkz. aşağıda) bu “doğal”lığın yansımasıdır bence.

Arife’nin ikincil anlamını Nişanyan’ın gösterdiğinden 100 yıl daha geriye götüren bir örnek Bianchi’nin Fransızca-Türkçe sözlüğünde (1847) bulunuyor (II, 1291b): Sözlükte La veille d’une fête, le jour qui la précède için ‘arefe güni’ karşılığı verildikten sonra, Être à la veille de…, sur le point de … içinse ‘bir şeyün vaktine çatmak, bir şeyün arefesi gününe çatmak’ [bir cheîuÅ‹ ‘arefeci gununè tchâtmaq] karşılığı verilmiş. Bir çırpıda 100 yıl fena sayılmaz, ama aranırsa daha eskisi de bulunabilir. Elbette sırf sözlük karıştırmakla olmaz, metin taramak gerekir. (Devellioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe sözlüğünde bu ikinci anlam kaydedilmiş ama kaynağı, dayanağı nedir, hiç bilmiyorum.)

Hâlâ okumaya devam edenlere...

â–º Artin Hindoglu sözlüğünün (Hazîne-i LûgÄ￾t / Dictionnaire abrégé turc-français, Viyana, 1838) söyleyişte “medreselû” tavrını değil de çarşı pazar ağzını, yani bugün bizim konuştuğumuza çok yakın olan dönemin “avam” (aslında temiz) İstanbul Türkçesini esas aldığı, şöyle bir karıştırıldığında bile görülebiliyor. Nişanyan da Taraf yazılarından birinde bu eserin “İstanbul konuşma dilini sistemli olarak yazıya yansıtan ilk Türkçe sözlük” olduğunu belirtiyor ki, bu bakımdan “arife” okuyuşunun rastlantı olmadığı anlaşılıyor. (Nişanyan’ın yazısına şuradan erişilebilir.)

â–º İlk cildi 1843’te basılmış olan Bianchi sözlüğünde bir başka dini bayram, Noel için de ‘arife’ kullanılmış: La veille de Noel ‘ıyd-i miladun [‘milat bayramının’] yevm-i mâ-kabeli, arefesi güni’.
T. X. Bianchi, Dictionnaire français-turc, c. II, Paris, 1847, s. 1291b.

â–º Azerice erefe (şimdiki imlalarıyla É™rÉ™fÉ™), ‘bayramdan evvelki gün’le birlikte, bizdeki ikincil anlama da sahip: ‘Her hansı bir hadiseden gabagkı vaht [önceki vakit]’ (AzÉ™rbaycan Dilinin İzahlı LüğÉ™ti, Bakû, 2006, II, 124). Orada gayet ikna edici örnekler de var. Uygurca eripe’nin de dini bayramlar dışında kullanıldığı anlaşılıyor. Yeni Uygur Türkçesi Sözlüğü’nde (Ank.: TDK Yay., 2008, s. 115) tanım açık değil ama en azından yeni yıl arifesinden söz ediyor: yéÅ‹i jil eripiside ‘yeni yıl arafasında [!]’ (İnanılır gibi değil ama arife’yi üç kere böyle yazmışlar!)

â–º Yukarıdaki iki İslam ansiklopedinin yanına kaynak olarak üçüncüsünü de ekleyebiliriz:
[İA] İslam Ansiklopedisi (MEB), I, 549-50.
[EI²] The Encyclopaedia of Islam (new edition, Brill), I, 604.
[DİA] Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, III, 351-352.
Ayrıca Tietze, Lugat, I, 194a ve Emrullah İşler, Türkçede Anlam Kaymasına Uğrayan Arapça Kelimeler, İst., 1997, s. 23.

â–º Bir de atasözü ve deyimler var tabii: “Arife günü yalan söyleyenin (oruç yiyenin) bayram günü yüzü kara çıkar (olur)”, “arifeyi gösterip bayramı göstermemek”, ayrıca konumuzla ve günümüzle ilgili “Arafat´ta soyulmuş hacıya dönmek”ten söz edebiliriz. Bu sonuncunun bir başka versiyonu: “Onmadık (talihsiz) hacıyı deve üstünde (Arafat’ta) yılan sokar.” Belki de en güzeli “arife çiçeği”dir. Nedense TDK Türkçe Sözlük’te ve Ömer Asım Aksoy’da bulunmayan bu deyimi Şemsettin Sami (1901) şöyle açıklıyor (s. 933-34): “1. Bayramdan bir gün evvel bayramlık esvabını giyen (istihza tarikiyle söylenir). 2. Çok süslenip gezen.” Dankoff Evliya Çelebi’de bunun “arefe küçigi” varyantını tespit etmiş ve ‘sabırsız çocuk’ karşılığını vermiş. Geçtiği bağlamı bilmiyorum ama deyim açısından “çocuk” yerine “kişi” daha uygun düşebilir (‘arife günü bayramlıklarını giyen çocuklar gibi sabırsız kişi’).

â–º Bir kelimenin en eski kaydını tespit etmek, söylemeye bile gerek yok, öyle bir-iki kişinin altından kalkabileceği türden bir iş değil. Muazzam bir mesai gerektirir. Yine de bu işe kıyısından köşesinden girişmek bile başlangıç olarak anlamlıdır. TDK’nın bu konuda çoktan bir şeyler üretmiş olması gerekirdi. Hatta Tarama Sözlüğü hazırlıkları sırasında, aklı başında insanların dilediği gibi, tarama işlemleri Türkçe (ve Türkçe sanılan) kelimelerle sınırlanmasaydı bugün elimizde Türkçenin iyi kötü bir tarihi sözlüğü, üzerine daha iyisini inşa edebileceğimiz, bu arada sözgelimi arife’nin anlam ve ses değişmelerini az çok izleyebileceğimiz bir kaynağımız olurdu. Tabii o günlerde amaç, Arapça ve Farsça kökenli kelimeleri dilden hızla süpürüp atabilmek için eski kaynaklardan ve Anadolu ağızlarından standart dil dışında kalmış Türkçe kelimeleri bir an evvel tespit edip Tarama Sözlüğü ve Derleme Sözlüğü ile kullanıma sunabilmekti. Yıllar önce gündeme gelen, 70’lerde resmen başlatılan DPT destekli Türkiye Türkçesinin Tarihsel Sözlüğü Projesi ise yılan hikâyesine dönmüş, bazı fişleme çalışmaları yapıldığı halde ortaya somut bir ürün çıkartılamamıştır. Devlet destekli bir proje olduğuna göre, hatta o destek olmasa bile, devlet bütçesinden ödenek alan bir kurum olarak TDK’nın belirli aralıklarla kamuoyunu bilgilendirmesi gerekir. TDK sitesinde kurumun en son 2011 tarihli gayet kapsamlı bir çalışma raporu var; baktım, bu sözlükle ilgili tek bir kelime göremedim.

-Acemin Yeri -

--
onu bilmem de;
Cumartesi ve arefe /bayram arefesi ya da resmi tatil; 13:00 itibariyle;
yasa/yasal ya da onun gibi şey /kuram
o yasayı koruyanın da korumayanın da
o yasayı kuranın da kurmayanın da

O Cumartesi de
Çalışana da çalıştırana da;.... çalışıp çalıştırıp ta direnmeyne de
sorana da sormayana da
soranın da
-
o yasayı da, her türlü yasayı da ,koyanın da koymayanın da

cumartesiniz batsın; Cumartesi görmez olun;

--
ç....alışıp ç.....alıştırıp ta direnmeyene de
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst