antik yunan edebiyatına yanıt

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Yunan Mitolojisi kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan antik yunan edebiyatına yanıt başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,362 kez görüntülenmiş, 10 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Yunan Mitolojisi
Konu Başlığı antik yunan edebiyatına yanıt
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Nejdet Evren

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Mısırların Piramitlerinde Aslan heykelleri vardır ve o heykeller devasa büyükükte olup içinde tapınaklar barındırmaktadırlar. sanat ve felsefe uygarlık tarihinde kültür mirasını oluşturmakla birlikte bir kopmaya bağlanarak açıklanmak istendiği zaman öz-ünden ayrılmakta ve yabancı kalmaktadır. felsefe salt ide/ye bağlanmakta ve onu yaşam felsefesi olarak kullanan toplumlar göz-ardı edilmektedirler. kültür tarihi ayrıştırılmakla aslında kültürlerin evrensel birlikteliğine zarar verilmektedir. İdealizmi yok sayan Lao Tzu yanında idealizmin yaratıldığı Aristo aklın kurucusu sayılmaktadır; ki, Aristo tüm kent dışındakilerini -yaşadığı kentler dışındakileri- kendilerine hizmet etmek için yaratılmış saymakla, ozamanın düşüncesinde insan dışı -hayvan- olarak değerlendirmekteydi. demek ki, aklın kuruluşu Batı da değildir
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"felsefenin beşiği" orası değildir,

neolitik dönemde kadınlar çanak çömlek yapıyorlardı ve karma tıhumlardan bitkileri, tarımı ötgütlüyorlardı; yaşam felsefesini kuruyorlardı... doğa felsefesi Balkanlarda şekillenmeden önceydi bu... ve devasa Mısır piramitleri vardı ki aslan figürlü olanlar ve içinde tapınaklar barınırdı...uygarlık tarihi kopuk değildir ve bir çizgi ile ayrıştırılamaz; felsefeyi, düşünceyi, aklın yorumunu bir başlangıca yüklemek doğru olmayacaktır; ne Budhha'ı , ne Konfüçyüs'ü ayırmak olanaklı olmadığı gibi; ne Zerdüşt'ü, ne de Herakleitos'u...felsefe bir yerden başlamaz; o uygarlık taihi ile birlikte akar.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
“Insan denilen seyin, yani bireyin degeri eski Atinada anlasilmistir.”

Gerçekte öyle midir?
Atina şehir devleti yalnızca yurttaş olanları insan saymaktadır. Diğerleri bu site devletindeki yurttaşlara hizmet için YARATILMIŞ sayılmaktadırlar. Yaratma felsefesi içe değil dışa dönük kullanılmıştır; ki doğu felsefesinde yaratılış ve buna bağlı düşüncede tüm insanların eşit olduğu kabul edilir; bu yönden bakıldığında Atinalıların daha kurnaz oldukları görülecektir.

“Bireye saygi, yani ozgurluk kavrami, bireyin dusuncesine saygi, yani dusunce ozgurlugu, bireyin kendi kendini oldugu gibi icinde yasadigi toplumu da yonetme hak ve odevine dayanan siyasal sistem, yani demokrasi, Atinada dogmustur. Insan dusuncesi ve ruhuyla ilgili bircok seyler de orada gelismistir.”

Atina şehir devleti neolitik kültür birikimine hazır konmuştur. Köleleri vardır ve düşünürlerinin kendilerine bolca ayıracakları zamanları da olmuştur. Onların rahip devlet anlayışları hiç olmadığı için daha bağımsız eleştiri yapma olanaklarını kullanmışlar ve önceleri doğa felsefesini yaratmışlardır. Birey ve yönetme-yönetilme olgularını Mısır, Babil, Asur, Hint kültürlerinden alarak kendi site devletlerine uyarlamış güzel kopye çekmişlerdir. Lagaş kralı Urukagina çatışkılar-arası dengeyi korumak için bir takım yasalar yaparken tanrı-buyruğu adı altında kendi buyruğunu dile getirmekteydi. Antik Yunan bunu insan yapıtı olarak göstermekle Demokrasi tanımına ulaşmış olacaktır.


“, mimar, ressam ve heykelcileri obur yandan, oylesine essiz bir sadelik ve aciklik, o derece saf fakat ayni zamanda o kadar kusursuz guzellikte eserler ortaya koymuslardir ki bugun bile bu alanlarda en buyuk bilgiyi onlardan ogrenmek, onlari ornek edinmek, onlarin koyduklari kurallara dayanmak gerekir.”

Mısır heykel sanatının iz-düşümleri görmezlikten gelinmektedir. Öyle devasa aslan figürleri yapılmıştır ki içlerinde tapınaklar barındıracak denli büyüktürler. Neredeyse kusursuz ölçümlerle yapılan piramitler o zamının insanlarınca matematiğin ne denli çözümlenmiş olduğunu göstermektedir.

Neolitik dönemde tüm bilimlerin, görsel ve yazınsal sanatların hemen hemen hepsi yaratılmış olmasına karşın bunu Antik Yunanın ilki olarak göstermek ne denli doğru olacaktır? Ki, asyatik kültürler neolitik dönemi sonlandırmak üzere oldukları zaman diliminde balkanlarda tam bir bar-barlık kültürü egemendi,

bu durumları nasıl yorumlamamız gerekecek?
 

SenexIratus

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Kas 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
1
Puanları
18
Yaş
77
“Insan denilen seyin, yani bireyin degeri eski Atinada anlasilmistir.”

Bu ifadeden kasit Humanitas kavraminin Atina cikisli olmasidir. Bireyin degerinin anlasilmasi ile sinifli bir topluma sahip olmak farkli seylerdir. Birey kavrami farkli donemlerde farkli anlamlara sahip olabilir, bunu da gozardi etmemek gerekir. Atinada kole hayvan degildir, Aristotelese gore ailenin tanimi Baba-anne-cocuk-kole-okuz dur. Yani kole=okuz degildir. Kole ozgur olmadigi icin kendi iradesini(aklini) kullanarak eyleme ozgurlugune de sahip degildir. Dolayisiyla yine Aristotelese gore kolede ahlak aranmaz, cunku bir eylemin ahlaksal acidan degerlendirilebilmesi icin o eylemin akillli, ozgur, esit bireyler arasinda gerceklesmesi gerekir. Bu baglamda kole beserdir fakat insan degildir, biyolojik olarak insan ozellikleri gosterir fakat kendi iradesini kullanma yetkisi olmadigi icin insan degildir. Cunku insan akilli hayvandir. Buradan cikan sonuc kole hayvandir degil, kole iradesini(aklini) kullanma yetkisi elinden alinmis beserdir olacaktir.


"Dogu felsefesi" derken doguda islam felsefesine kadar felsefe niteliginde bir sistemin olmadigini sadece bilgelik turunden duzenli yapilanmalarin, ogretilerin oldugunu soylemek dogru olacaktir. felsefenin ne olduguyla ilgili pek cok konu altinda aciklamalarim vardir, forumda aratarak bunlardan faydalanabilirsiniz.

O donemde dogu kulturleri tanri-krallar, tanrinin oglu imparatorlar, devlet icinde tum yetki ve hukmu elinde barindiran, halka ise hicbir idari yetki vermeyen bir hukumdar anlayisindadir. Ancak Atina demokrasisinde halk iradesi esastir. Atina bir doneminde ideal demokrasiyi yasamistir yani bir kanunun uygulanip uygulanmayacagina dair tum yetki halk oyundadir. Buna ideal demokrasi denir ve tum dunya tarihinde sadece Atinanin belli bir doneminde ideal demokrasi bir yonetim sekli olarak esas alinabilmistir.


Diger elestirileriniz de konu uzerindeki bilgi eksikliginden kaynaklaniyor gibi gorunmekte, antik yunan tarihini ve felsefesini detayli kaynaklardan okumanizi oneririm boylece konunun uzmanlarina karsi cikislarimizda haklilik payimiz olabilir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"gore ailenin tanimi Baba-anne-cocuk-kole-okuz dur. ...Bu baglamda kole beserdir fakat insan degildir, biyolojik olarak insan ozellikleri gosterir fakat kendi iradesini kullanma yetkisi olmadigi icin insan degildir."

bu tam anlamıyla mistifikasyondur, felsefe değildir. "beşerdir, insan değil" aristo çok zorlanmışa benziyor ve Aleksander/Büyük İskender'i ülkeleri işgale götüren fikirler de/felsefe adı altında aynı kaynaklardan beslenmiş olmasınlar?!

tarihsel bellek yanıltılabilir, ancak son-düzlemde kendi yolunu bulacaktır.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60


“Aristotelese gore ailenin tanimi Baba-anne-cocuk-kole-okuz dur.... Bu baglamda kole beserdir fakat insan degildir, biyolojik olarak insan ozellikleri gosterir fakat kendi iradesini kullanma yetkisi olmadigi icin insan degildir”

-Birey, aileye göre, kadın erkeğe göre yorumlanıyor,
-Beşer ve insan farklılaştırılarak düşünce mistifike edilerek bir aldatmacaya baş-vuruluyor,
-Aristo köle insan değil derken çok zorlanmış, felsefe yapmış mı oluyor şimdi?!
-İskender’i ülkeleri işgal etmeye yönelten fikirler de aynı kaynaklardan beslenmiş görünmektedir.
Anlattıklarınızdan dolayı tersinden-çok bilgilendim, çok-teşekkür ediyorum
 

SenexIratus

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Kas 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
1
Puanları
18
Yaş
77
Gecmisteki bir durumu simdinin deger yargilariyla degerlendirme hatasina anakronizm diyoruz. Aristotelesi bugunun deger yargilariyla degil, icinde yasadigi toplumun deger yargilari cercevesinde degerlendirmek gerekmektedir.

Aristoteles Antik Yunan toplumunu betimlerken, felsefe yapma derdine de dusmemistir. Onun felsefe eserleri zaten vardir ve bir kenarda durmaktadir, burada yapmak istedigi sey toplumda ne goruyorsa onu betimlemektir.

Ornegin bir filozof gunumuzde "savas vardir ve savasta guclu olan kazanir." derse bu filozofun savasi destekledigi anlamina gelmez, bu yaptigi seye durum tasviri denir. Kendi ilkelerini dikte etmek isteyen biri olsaydi soyle derdi: "savas olmalidir ve savasta guclu olan kazanmalidir." Aristoteles bunu yapmamistir, sadece durum tasviri yapmistir. Aristotelesi gelmis gecmis en buyuk filozof yapan, onu felsefenin basina oturtan eserleri saf felsefenin ne turden birsey oldugunu ogretecek cinstendir, dolayisiyla hem antik yunanin genel dusunusunu hem de felsefenin ne turden birsey oldugunu anlamak icin Aristotelesi her felsefe meraklisina siddetle tavsiye ederim. Hatta Aristoteles felsefenin olmazsa olmazidir, onu bilmeyen felsefeyi de bilmez.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
ortasına-çağın karnlıklar düşmeseydi, anydınlanmanın anlam ve önemi bu denli bilinemeyecekti; skolastik feslsefe olarak tanımlanan engizisyonların temllerini atan filozoflar bu nedenle ayakta alkışlanmalıydılar; ki onlar dünyayı, evreni yorumladıklarını düşündüler hep, değiştirmek akıllarından geçmedi....
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Mısırların Piramitlerinde Aslan heykelleri vardır ve o heykeller devasa büyükükte olup içinde tapınaklar barındırmaktadırlar. sanat ve felsefe uygarlık tarihinde kültür mirasını oluşturmakla birlikte bir kopmaya bağlanarak açıklanmak istendiği zaman öz-ünden ayrılmakta ve yabancı kalmaktadır. felsefe salt ide/ye bağlanmakta ve onu yaşam felsefesi olarak kullanan toplumlar göz-ardı edilmektedirler. kültür tarihi ayrıştırılmakla aslında kültürlerin evrensel birlikteliğine zarar verilmektedir. İdealizmi yok sayan Lao Tzu yanında idealizmin yaratıldığı Aristo aklın kurucusu sayılmaktadır; ki, Aristo tüm kent dışındakilerini -yaşadığı kentler dışındakileri- kendilerine hizmet etmek için yaratılmış saymakla, ozamanın düşüncesinde insan dışı -hayvan- olarak değerlendirmekteydi. demek ki, aklın kuruluşu Batı da değildir
Yunanlara saygı duydugum bir gercek tabi ki saygımı insanlık adına yaptıkları iyi seylere borçlular!!! Ama felsefe deyip Yunan i medeniyetlerin mimarı ve olmazsa olmazı sayan her tür sapkınlığa ben de karşıyım ..
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Felsefenin antik yunan çıkışlı olması rastlantı değil.Atina' da vatandaşlar(yunan olanlar) imtiyazlı sınıftılar ve kölelik meşru idi.Her türlü bedensel üretimi köleler üstlenince, bizim filozoflarımız da bol bol kafa yorup tartışabilecekleri entelektüel faaliyetler için ortam buldular.Filozofluklarını bu kısıtlı demokrasinin kendilerine tanıdığı ayrıcalıklardan beslediler.Şimdi, kim çıkıp ta sisteme karşı duracak ve ayaklarının altındaki halıyı çekecek?Sokrates'e saygım sonsuz bu anlamda..Spartaküs sisteme başkaldırıyı simgeliyor ama o bir köleydi, filozof değil...Demek ki değişimleri yaratanlar hallerinden memnun olmayanlar...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
evet ve ayrıca yarı-tanrı-krallarının olmaması, mitolojik kahramanlardan uzak olmak...aslında mesele uygarlaşma denilen bilimden felsefeye kadar tüm kültürel oluşumun dünya gezegeninde tüm caoğrafyalarda etkileşim, iletişim ve şekillenmesi ile oluştuğnun bilinmesi ve değerlendirilmesidir. bu şu demektir; örneğin orta-asya, uzak-doğu deniyor de orta-avrupa, uzak avrupa denilmiyor. neden? Zerdüşt'ü, Buddha'yı, Konfüçyüs'ü tanımayan var mı? Diyojen bu düşünürlerden bağsız mıdır? Ya da Sokrat...Mahzuni Şerif iki-bin yıl sonra diyor ki; "Parsel parsel eylemişler dünyayı"...mesele budur...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst