Anti Leviathan

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefi Tartışmalar kategorisinde phi tarafından oluşturulan Anti Leviathan başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,766 kez görüntülenmiş, 1 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefi Tartışmalar
Konu Başlığı Anti Leviathan
Konbuyu başlatan phi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan glsezinrs

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Devletsiz bir toplum olabilir mi? Ya da devlet olmaksızın birey ve toplum var olabilir mi? Daha doğrusu devletsiz bir toplumda "kaos" olmaksızın "düzen" içinde yaşamak mümkün olabilir mi? Tabii ki, hayır!.. Devlet, en başta insanların mal ve can varlıklarını korunması için gereklidir ve rasyonel bireyler, devleti kendi hak ve özgürlüklerini korumak için oluşturmuşlardır.

“Onları (vatandaşları) yabancıların istilasından koruyabilmenin, birbirlerine zarar vermekten engellemenin, kendi sanayilerini ve yeryüzünün meyvelerini güvence altına almanın yolu bütün gücü ve kudreti bir tek insan ya da insanların meclisine vermektir... (Toplumda yaşayan) insanlar birbirlerine ‘ben haklarımdan vazgeçiyorum ve tüm haklarımı bu insana ya da insanların meclisine veriyorum’ demelidirler. Böylece bütün güç ve kudret tek bir insanda toplanır. Bu DEVLET ya da Latince CIVITAS olarak adlandırılır. Bu büyük LEVIATHAN‘ın doğması demektir.”
Thomas Hobbes


Önceleri biz insanların hak ve özgürlüklerini korumak için oluşturulan devlet, zamanla büyüdü...Bireyi korumak için oluşturulmuş olan devlet, birey üzerinde tiranlık kurmaya başladı. Güya "iyiliksever devleti" temsil eden krallar, imparatorlar, sultanların baskı ve zulmü altında insanlar ezildi... Yaşam hakkı, özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı hiçe sayıldı... Asırlar "despot devlet"in izlerini taşıdı... Ekonominin gelişmesine paralel olarak devlet faaliyetleri de genişledi... Faaliyetleri genişledikçe harcamaları arttı. Harcamaları arttıkça daha fazla vergilemek zorunda kaldı. Bu da yetmedi, sınırsızca ve sorumsuzca borçlandı... Para basma yetkisini kötüye kullandı... Sonuçta ekonomide hastalıklar ortaya çıkmaya başladı. İsraf ve savurganlıklar çoğaldı. Devlet, asıl varlık nedenini unuttu. Ve devlet, sosyal faydasından çok sosyal maliyeti olan bir kurum olmaya başladı.

"Devlet büyüdükçe, özgürlük de o oranda küçülür."
Jean Jacques Rousseau

"Devlet gerekli midir? sorusu ütopik libertarianların ya da anarko-kapitalistlerin "entellektüel fantezi"lerinden başka bir şey değildir. Dolayısıyla "devlet gerekli midir?" sorusu değil, "devlet, ne kadar gereklidir." sorusu realiteye uygundur. Bugün için sorulması gereken soru da budur...

"Devletin toplumun güvenliğini sağlama ve muhafaza etme niyetine rağmen, onun sahip olduğu gücü kötüye kullanmaya eğilimli bir kurum olduğuna tarihin hemen her sayfasında şahit olunabilir."
John C. Calhoun
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Devletsiz bir toplum olabilir mi? Ya da devlet olmaksızın birey ve toplum var olabilir mi? Daha doğrusu devletsiz bir toplumda "kaos" olmaksızın "düzen" içinde yaşamak mümkün olabilir mi? Tabii ki, hayır!.. Devlet, en başta insanların mal ve can varlıklarını korunması için gereklidir ve rasyonel bireyler, devleti kendi hak ve özgürlüklerini korumak için oluşturmuşlardır.

Jean Jacques Rousseau
[/B]
"Devlet gerekli midir? sorusu ütopik libertarianların ya da anarko-kapitalistlerin "entellektüel fantezi"lerinden başka bir şey değildir. Dolayısıyla "devlet gerekli midir?" sorusu değil, "devlet, ne kadar gereklidir." sorusu realiteye uygundur. Bugün için sorulması gereken soru da budur...

Bu soruyu cevaplamak için öncelikle devletin egemenliğini (kişilerin kendi adlarına kullanılmak üzere devlete devrettikleri yetkilerini) nasıl kullananması gerektiği tartışılmalıdır.Devlet meşruiyetini güvenlik ihtiyacından, dinden veya ortak iradeden alır.Bununla birlikte günümüzde insanların daha çok alanda daha çok özgürlük talep etmeleri. bir anlamda devlete verilen yetkilerin yeniden gözden geçirilme isteğini/gerekliliğini de beraberinde getirir.Özetle, birey- devlet ilişkisinin tekrar kurgulanması ve hayata geçirilmesi gerekir.Bu hassas bir konudur ve hata kaldırmaz.Özellikle henüz "birey olma" bilincinin yeterince gelişmediği, feodal , dinsel, geleneksel örüntülerin ağır bastığı toplumlarda hukuk devletini tesisi etmek zordur ve devletten geri alınan yetkileri " bireyler" değil, cemaatler, aşiretler, farklı ideolojilerdeki gruplar gaspeder ve bu kez de onlar kullanmaya başlar.Sonunda kaos ve iç savaş kaçınılmazdır.Demokrasiler 100-150 yılda teşekkül etmez.1215 'te batıda Magna Carta hayata geçirilirken, bizim yerleşik düzende karar kılıp yerel boy yönetimlerine geçişmiz 1299 tarihine denktir.(fikir olsun diye Osmanlı Beyliğinin kuruluş tarihini verdim)Demem odur ki, bu uzun ve sancılı bir yoldur."Oynamıyorum, misketlerimi ver" demeden önce dünya tarihinin her boyutuyla çok iyi öğrenilmesi ve hazmedilmesi gerekir "birey" tarafından...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst