Adalet

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Hukuk kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Adalet başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,343 kez görüntülenmiş, 5 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Hukuk
Konu Başlığı Adalet
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Salt doğada kendi yasaları içerisinde adalet yoktur.

Fizyolojik/biyolojik/kimyasal/astronomik süreçler, etkilenmeler, değişim, dönüşüm ve dengeler ile dengesizlikler vardır. Nasıl ki doğanın kaotik yapılarını kendi yasalarına karşı bir adalet ölçeğinde değerlendiremiyorsak demek ki, adalet denilen olgu toplumsal/tarihsel/ sosyolojik bir içeriğe ve ölçüye sahip bir yargı/ölçme/değerlendirmedir
Adalet ve adaletsizlik tanım olarak yek diğerini içinde barındırırlar. Bir olguya adaletsiz diyebiliyorsak kullandığımız ölçü ne olursa olsun adaletli olduğunu bildiğimiz ki aynı ölçüler içerisinde bir durum/olgu var demektir.

Adalet soyut bir kavram gibi görünse de temelinde kendisini yaratan etkilerden ayrı değerlendirilemez. Değişen ilişki kalıplarına göre etkileşim içerisinde olan toplumsal yapılar tüm canlılar arasında süregelen ve tüm çıkar çatışmalarında yine tüm canlılar için ve canlının yaşadığı doğal yapıyı da içine alacak şekilde zarar veren unsurları ayıklayıp yararlı birer yapı/yasa haline dönüştürdüklerinde adaletsizlik denen mefhum kendiliğinden yok olacaktır.

vicdan ve adalet kavramları aslında soyut kavramlardır. ne vicdanı ne de adaleti kişi/zaman/yer ölçeklerinde sabitlemek olanaklı değildir. böyle olunca da adaleti arama ve bulma çabaları da zorlaşmaktadır. sorun aslında üretimin paylaşılması gibi hakların paylaşımında yatar. adalet,özgürlük, eşitlik arayışlarını sürükleyen türün insan türü olması bir ip-ucu vermektedir aslında; çün ki, tümünü yok den tür yine insan türüdür. bundan şu sonuç çıkar; insan toplulukları tarihin her yaşadıkları zaman diliminde bir takım çıkarlarına uygun toplumsal/ekonomik/politik yasaklamalar ve özgürlükler tanıma suretiyle adalet/özgürlük/eşitlik kavramlarını kendilerince doldurmaya çalışmışlardır. Mutlak olmadığına göre ne ilahi ne de mutlak adaletten söz edilemez. o zaman ne vicdanın tanımladığı yer/zaman/kişiye göre değişen adalet ne de yasalar önünde eşitler ve eşit olmayanlar arasındaki adaletten söz edilemeyecektir. Adalet duygusu/inancı/beklentisi tam bu noktada haklar ve özgürlükler konusunda tartışmasız/ön-koşulsuz bir eşitlik anlayışının varlığına gereksinim duyar. Eşitliğin, adaletin ilk basamağı olduğunu söylemek mümkündür. Bu şu demektir; yer-yüzündeki tüm insanlar koşulsuz eşit hak ve özgürlüklere sahiptirler. Bunu tanımlamak işin belki de en kolayıdır. mesele bunu yaratmakta; her kişiyi koşulsuz özgür ve eşit hakların öznesi olmasının koşullarını/olanaklarını yaratmaktır. son açılımdan hemen şunu belirtmek gerekir ki adalet bu yönü ile tüm insanlar için yaşamsal/düşünsel/sosyal/ekonomik/politik eşitliğin sağlanması için gösterilecek insancıl çabaların tümüdür!?
 

tepkisiz

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Ynt: Adalet

hakede hakkının verilmesidir. herkese eşit olmakla karıştırılmaması gerekir.

mülkün temeli..

özdemir asafın hoş bir şiiri:

adalet
insansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun..

göreli kavram. toplum içerisinde birbirinden çok farklı ve birbirleri ile çelişebilecek nitelikte adalet anlayışları mevcut bulunduğundan hiçbir zaman yerini bulamayacak* olgu.

iyilik yapmak kolay, zor olan adaletli olmak.

olmadığı yerde en çok sözü edilen, istenen ütopya.

eşitlikle bir olmayan olgudur. yeri gelirse eşitlikten de üstün olabilir. örneğin günümüz türkiyesinin ekonomik ortamında bir şirkete gidip 50 çalışandan 45'inin bayan olduğunu görüp işsizlikten dem vurulduğunu işitiyorsam çok açıkça sosyal adaletsizliğin varolduğunu görürüm. işte o an anlarsınız adalete mi hasretiz yoksa eşitliğe mi?

adaletin timsali hz ömer dir.
meşhur mesel:
nil kıyısında bir çoban koyununu kurt kapsa, hesabı ömerden sorulur.

hala gözleri kapalı ama bu sefer elleride bağlı olan terazisi şaşmış mekanizma.

Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk.

özdemir asaf'ın güzel ve anlamlı dörtlüğüdür.
kapitalist devletlerin bir türlü beceremediğidir.

sadece bir bayan adı ülkemde.

günlerce uyuyamadığın bir uykunun bedenindeki salınımlarına, bir saatlik yenik düşüşün bedeli, ömründen iki yıl olabiliyormuş.. bir öpüşlük zamanın, bir saatlik uykunun bile faturası kesilmek zorunda değil mi?


adal^et'i kana ve ete susamış doktorlar dağıtıyor! almayanı kovalıyorlar!

adalet bazen insanları kandırmaktan başka hiçbir işe yaramayan ve her zaman haklıya hakkını vermeyen ilginç(!) bir sistemdir.

Adalet ahlakın ve hukukun en üst ve merkezi değeridir. Kökleri başkalarının birlikteliğinde, ortak yaşamındadır. Eylem ve amaç olarak her bireye ona ait olanı, hakkı olanı vermek ve buna saygı gösterme isteği tüm bireylerde vardır. Bu, başkalarıyla ilişkiye girilen her eylemde belli ölçüde hayata geçirilir. Bu yüzden ne yargıçlara özgü bir erdemdir, ne de sadece adaletin yönetiminde uygulanır.

Adalet ahlakın ve hukukun en üst ve merkezi değeridir. Kökleri başkalarının birlikteliğinde, ortak yaşamındadır. Eylem ve amaç olarak her bireye ona ait olanı, hakkı olanı vermek ve buna saygı gösterme isteği tüm bireylerde vardır. Bu, başkalarıyla ilişkiye girilen her eylemde belli ölçüde hayata geçirilir. Bu yüzden ne yargıçlara özgü bir erdemdir, ne de sadece adaletin yönetiminde uygulanır.

Adalet gerçek bir teoriden beslenen soyut bir kavrama karşılık gelir. Ama verilen tanımların ötesinde, insan yaşamında görülür, diğerleri ile girilen birinci dereceden ilişkilerde ve eylemlerde açıktır, adil olanın yaşam alanı, adil olanın deneyimi ve adalet duygusu bunların üzerine kurulur. Bu yüzden, kesin bir deneme, sabit bir gerçeklik olarak kök saldığı pratik alanlarda daha geçerlidir. O zaman kişi, davranışı ve eylemiyle adaletle ilişkiye geçer. Bu yüzden, adalet adalet üzerine düşünceleri, deneyimler, yaşananlar, acılar, tanıklıklar ve gördükleri aracılığı ile oluşur. Bu düşünce zorunlu olarak eşitliğe orantıya ve simetriye bağlıdır. Ve adalet kavramının özüne inen bu kavramların, belki de hiç farkına varılmadan elde edilmesiyle artık yerleşir.

Aynı zamanda adaletin pratikte, teorik olanın kutbundan olduğu kavranacaktır. Yani herkes, içinde bulunduğu eşitsizliği orantısızlığı ve asimetriyi sınarken, acı çekerek ya da tanık olarak, adil olmayan durumlarla karşılaşacak..

bir kefesine değersiz bir avuç demir para, diğer tarafına 5-6 tane yüz euro banknotlar koyalım. Eğer bunu eşit kollu terazide tartacak olursanız paraların büyüklüğünü değil ağırlığını ölçersiniz.Sarrafta ise eurolar ağır gelir. Kimisine göre ikisi de değersizdir

Adalet hangi malı hangi teraziyle tartacağını bilen bir sistemdir. olmalıdır.

türkiye'de suçluları, tacizcileri, hortumcuları koruyan, madurları suçlu bulan bir sisteme dönüşmektedir.

bir kadın ismi.

Praksidike nin tanrıcası kabul edildiği sistem.bu sistemin normalde mazlumları zalimlerden korumak ıcın olması gerekırken bu Türkiyede tam tersine dönmekte...

uygulanış yöntemleri kişiden kişiye değişen zorunluluk.

beşeri adaletin en efektifi kısasa kısas metoduyla uygulanandır.

1946 yilinda adalet mensucat fabrikasi iscileri tarafindan kurulmus olan spor klubu. kirmizi-beyaz renklerle kurulan klup fenerbahce'den aldigi 4 milli futbolcuyla o donemin en guclu kadrolarindan birine sahip oldu. kurulusundan 10 yil kadar sonra da dagildi.

ibresi güçlüden yana sapan mekanizma. herkesin olmamasından ötürü yakındığı.

Adalet; ölçü, mizan, denge demektir. Zıt anlamı haddi aşmak ve zulümdür. .Aslında adaletin yaygın anlamda iki yansımasını görüyoruz. Birincisi vicdanlarda kurulmaya çalışılan mahkemeler, ikincisi ise hukuksal anlamda ki adalettir.


Toplumlarda kuvvetli bir hukuk sistemi gereklidir.Çünkü hukukun kuvvetinin azaldığı yerde kuvvetli olanın hukuku geçerli olmaya başlar. Aslında adaleti kime sorarsanız sorun herkes adaletten yana olduğunu söyler, ama ihtiyaç duyulan şey adalet uğruna kendi çıkarlarımızdan vazgeçebilecek ahlaka sahip olmaktır.

Kişiler ya da kurumlar olay çıkar çatışması haline dönüşünce adaletten feragat etmektedirler.


Mesela Türkiye için tehdit gibi görünen bir mesele batıda anlayışla karşılanabilmektedir. Etnik dillerin konuşulması ya da başörtüsü meselesi gibi "Bu durumun anlayışla karşılanması batının adaletini temsil etmez mesela, sadece onlar için tehlike sinyali anlamına gelmediğini gösterir henüz. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir" Ben dünyada adalet olduğuna inanmıyorum, doğada hiç yok zaten,ama yine de konuşalım işte adalet gerçekte gizemli bir kavram.
Çok basit görünmekle birlikte, olaylara hakim gözüyle ya da felsefi olarak baktığımızda tüm hükümlerin adaletti sağlamayı tam olarak başaramadığı görülüyor.
Yani adaletin sağlanması mümkün değil. Adalete teorik olarak haklıya hakkının verilemesidir denir.
Ama hak nedir ?
Hatanın karşılığında verilecek ceza nedir ?
Kaybedilmiş bir unsurun adalet vasıtasıyla karşılanmasının ölçütü nedir ?
Zaman, mekan ve kişilere göre bu karşılıklar ne olur?
Bu sorularının yanıtları belirsizdir. Bu durumda her hakim aynı durumda farklı hükümlere varır. Bu da adaleti bir bilince emanet etmek demektir ve bunun anlamı izafi olmaktır, adalet karşımıza matematik gibi çıkmaz. Matematik gibi kesinliği olmayan bir şey ise,öznel olmaya mahkumdur. Menopozdaki bir kadın yargıcın genç bir erkek yargıçla aynı kararı vermesi çok büyük rastlantı olur. Sonuç olarak adaletin kendisini adil olmadığı yargısına varabiliriz.

Davacı zengin, davalı yoksulsa
Zenginden yana işler yasa

Davacı yoksul, davalı zenginse
Davalıda kalır yine nizalı arsa

Davacı da davalı da zenginse davada
Özür diler çekilir aradan kadı

Davacı da davalı da yoksulsa, bak,
Sade o zaman işte yerin bulur hak

Genel itibariyle adaletteki dengeler böyledir, kefelerin ağırlığı hafifliği gibi unsurlara göre değişir adalet, hak a göre değil.
Bir de devletimizin önemli dairelerinde asılı duran söz; "adalet mülkün temelidir", bu oldukça komikleşen bir kavram.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Adalet

"1946 yilinda adalet mensucat fabrikasi iscileri tarafindan kurulmus olan spor klubu. kirmizi-beyaz renklerle kurulan klup fenerbahce'den aldigi 4 milli futbolcuyla o donemin en guclu kadrolarindan birine sahip oldu. kurulusundan 10 yil kadar sonra da dagildi. "

Sayın Tepkisiz, yukarıdaki aktarımınızın felsefe ile bağlantısını kuramadım. Ayrıca her ne kadar belirtmemiş iseniz de alıntı yaptığınızı düşünmekteyim; yanılıyorsam lütfen düzeltin. Daha sonra tümüne yanıt verebileceğim. Teşekkürlerimle...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Adalet

Demek ki, adalet bir yanıyla doğal diğer yanıyla sosyal bir içeriğe sahiptir; adalet aslında soyut bir kavram değildir; önemli olan ise onun içeriğini doldurmaktır; bu ise, söz ve eylem pratiğininörtüşmesinde gizlidir....
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Srebrenitsa'nın 'adalet savaşçısı' annesi sonsuzluğa uğurlanıyor.

Başkent Saraybosna'da tedavi gördüğü klinikte kansere yenik düşen ve 66 yaşında hayata gözlerini yuman Mehmedovic, ülke tarihinde adalet arayışının sembolü olarak kalacak. Srebrenitsa Anneleri Derneğini kuran ve başkanlık görevini yürüten Mehmedovic'i son yolculuğuna yüzlerce kişi uğurlayacak.

Soykırımda 44 yaşındaki eşi Abdulah, oğulları 21 yaşındaki Azmir ile 18 yaşındaki Almir'in yanı sıra çok sayıda akrabasını kaybeden Mehmedovic, savaştan sonra 2002'de yüreğindeki acıya rağmen Srebrenitsa'ya geri dönerek adalet mücadelesini yerinde devam ettirdi.

Bir oğlunun kalıntılarına 2007'de ulaşan Mehmedovic, hangi oğluna ait olduğunu bilemediği kemik parçalarını defnedebilmek için 3 yıl bekledi.

Mehmedovic, 8 binden fazla Boşnak sivilin öldürüldüğü soykırımdan sonra eşi ve oğullarını ancak 2010'da Potoçari Anıt Mezarlığı'na defnedebildi. Mehmedovic'in 2010'da Potoçari Anıt Mezarlığı'nda sevdiklerinin tabutlarının başında çekilen fotoğrafı Avrupa'nın göbeğindeki soykırımın sembollerinden biri oldu.

Mehmedovic, oğlu Almir'in evin bahçesine diktiği, eşi ve oğullarını simgeleyen üç çam ağacıyla dertleştiği için Bosnalılar tarafından "Srebrenitsa annesi" olarak tanınıyordu.

Bosna Savaşı'ndan sonra Hollanda'nın Lahey şehrinde kurulan Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesindeki (ICTY) birçok davaya katılan ve son nefesine kadar adalet için mücadele veren Mehmedovic'in, "Artık anne olamayacağım. Torunum olmayacak. Oğlum olmayacak. Bu mutlulukların ne anlama geldiğini bilemeyeceğim." ifadeleri hafızalara kazınmıştı.

Jolie'den Mehmedovic'e duygusal mesaj
Oscar ödüllü ABD'li oyuncu Angelina Jolie, Mehmedovic'in ölümünün ardından yayımladığı duygu yüklü mesajında Mehmedovic ile dört yıl önce tanıştığını anımsatarak "Savaştan önce Abdulah, Almir ve Azmir ile yaşadığı hayatı anlattı. Sonra 1995'te ölüme nasıl gittiklerini.. Soykırımı yapanlar, işledikleri suçu gizlemek için cesetlerin yerini değiştirdi. Hatice, sevdiklerinin bir parçasına ulaşmak için 15 yıl bekledi." ifadelerini kullandı.

Mehmedovic'in nefret etmek yerine güçlü ve hoşgörülü tutumundan son derece etkilendiğini vurgulayan Jolie, "Hatice farklıydı. Adalet ve gerçekler için 23 yıl yorulmadan mücadele etti. Sağlık problemleri yaşamasına rağmen Suriye'ye yardım konvoyları düzenledi." dedi.

Jolie, "Adalet mücadelesini sonlandıramadan hayata gözlerini yuman Mehmedovic'in yaktığı adalet meşalesi yanmaya devam etmeli." değerlendirmesinde bulundu.



HAZIRAN%2FMEHMEDOVICC.jpg
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Hayvanlar için adalet sağlanmadıkça insanlar için de sağlanması çok zordur. Hayvana şiddet gösteren her insanın, bu şiddeti eninde sonunda insana da yönelteceği uzmanlar tarafından sürekli yinelenmektedir. Hayvan hakları konusunda yapılan çalışmaların en kısa sürede hayata geçmesini diliyorum.

İnsanların hak arayışı da bu sayede daha sağlam temellere dayanacaktır çünkü hayvana fiske vurursa ceza alacağını bilen, insana yönelmeye hiç cesaret edemeyecektir.

Cezaların caydırıcı olması, hapishane ortamında her suçlunun tutulması yerine bazı hapishanelerin daha çok rehabilitasyon merkezine çevrilmesi de çok önemlidir. Bu insanları topluma yeniden ve sağlıklı bir kafa yapısı ile kazandıramadıktan sonra serbest kalmalarının anlamı nedir?

Danzel Washington'un beklenen filmi Adalet-2'nin de yeni afişi yayınlanmış ve 24 Ağustos'ta gösterime girecekmiş.

 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst