Abd Hayranlığı Nedir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Siyaset Meydanı kategorisinde bilgisezgi tarafından oluşturulan Abd Hayranlığı Nedir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 750 kez görüntülenmiş, 7 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Siyaset Meydanı
Konu Başlığı Abd Hayranlığı Nedir?
Konbuyu başlatan bilgisezgi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan bilgisezgi

bilgisezgi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
26 Ocak 2022
Mesajlar
98
Tepkime puanı
43
Puanları
18
Konum
Türkiye
Birine veya bir şeye hayran olmak için doğrudan ona sempati duymak gerekmez. Kişinin kendi iradesinden bağımsız olarak çevreden etkilendiği bir nevi psikoterapi yoluyla da mümkündür. İnsanın çevrede gördüğü, duyduğu, okuduğu, kısaca yaşamdan aldığı her şey tekrarlanarak kişide belirli bir düşünce yapısı oluşturur. Kişinin yapısını oluşturan genelde kendisi değil, çevresidir. Bu durumda kişinin verdiği kararlar, yorumlar ve bakış açısı kendi iradesi dışındadır. Çünkü kendi iradesine hakim değildir, düşünce mekanizması başkalarının kendisine empoze ettiğiyle sınırlıdır.
ABD'ye bağımlı ülkelerin etkin ve yetkin alanları tam da bunu yapar, toplumu ABD çıkarına göre yönlendirir. Toplumlar medyada, sporda, sanatta, siyasette yapılan propagandalarla ABD çıkarına göre biçimlendirilir. İnsanlar zihinlerine yerleştirilen psikolojik operasyonun farkına bile varmazlar. Sözde ABD'yi sevmeseler bile bilinç altında ABD'nin düşmanını düşman sayarlar, ABD'nin dostunu dost bilirler, onun politikasını kendi politikaları gibi savunurlar. Dolaylı olarak ABD hayranı olduğunun farkına varmayan bir toplum yetişir.
Bir anket yapılsa bu ülkenin en az yüzde yetmişi ABD'yi sevmediğini söyleyecektir ama dolaylı olarak ona hayran olduğunun da bilincinde olmayacaktır.
Bu ülke halkının bir defa olsun solu iktidar yapmamasının, fetoyu bir zaman baştacı etmesinin, yarıya yakının Atatürk karşıtı olmasının, ABD'nin onlarca ülkeye yaptığı işgale ses çıkarmamasının, tek adamlığı demokrasiye tercih etmesinin, birlik olma yerine kindarlığı makul görmesinin ve sayılamayacak kadar ABD empozesine maruz kalmasının nedeni budur, bilinç altına yerleştirilen ABD hayranlığıdır.

Aslında bu uzun bir yazı konusu ama kafa karıştırmamak adına bir cümleyle değineyim. Bu operasyon 1950'lerde ABD tarafından kurulan ve başına da Fettullah Gülen'in getirildiği Komünizmle Mücadele Derneği ile başladı. Zaman içinde daha başka uygulamalarla günümüze kadar geldi...
Bugün toplum kendi iradesini kazanarak bu hayranlıktan kurtulabilir mi?
Atatürk'ü baz almadığımız müddetçe imkansız. Çünkü Atatürk, kurtuluşun, bağımsızlığın, kendi iradeni kazanmanın temelidir, bu bütün ülkeler için geçerlidir.
 

odun

Filozof
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
12 Şub 2022
Mesajlar
950
Tepkime puanı
148
Puanları
43
Konum
Kime ne
Her şeyden önce ABD hayranlığından ziyade ekonomisi güçlü olan ülkelere gitme eğilimi var. Bugün vize zorunluluğu kaldırılsa, Türkiye´de yaşayanların önemli bir bölümü soluğu batı ülkelerinde almak isteyecektir. AB, işte tam bu nedenle Türkiye´ye tam üyelik vermekte hălă tereddüt ediyor. Çünkü Türkiye 5-10 milyonluk bir ülke değil sonuçta. 90-100 milyonluk bir Türkiye, AB´ye girdiği vakit, her bakımdan orayı köklü bir şekilde sarsar. Yani hayranlıktan ziyade, kapağı bir şekilde oralara atma derdi var.

Diğer yandan ABD´ye beslenen sempati bilhassa Irak´da ve Suriye´de olanlardan sonra yerini ABD´de karşı bir nefrete dönüştü. Bu sadece Türkiye´de gözlemlenen bir durum değil. Tüm dünyada ABD´nin saygınlığı büyük ölçüde azaldı, onlar da bunun farkında. Suriye veya Afganistan´dan geri çekilmelerinin sebeplerinden birisi de bu aslında. İşlerine geldiği gibi her tarafa saldıran bir ülke görünümünden kurtulmak istiyorlar.
 
Son düzenleme:
T

TENTEN

Ziyaretçi
Amerikan hayranlığı izmir iktisat kongresi ile başladı.
Ağalık kaldırılmadı.
Ağalar devlet eliyle işadamı yapıldı.
Onlar da kişisel çıkarları için halkı sömürdüler.
Meclise kendilerini veya temsilcilerini soktular.
Adnan Menderes Celal Bayar Vehbi koç sakıp sabancı vb.
 

bilgisezgi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
26 Ocak 2022
Mesajlar
98
Tepkime puanı
43
Puanları
18
Konum
Türkiye
Amerikan hayranlığı izmir iktisat kongresi ile başladı.

Konuyla alakası yok ama yine de değineyim.
İzmir İktisat Kongresi'ni kendin verdiğin bağlantıda yine kendin anlayamamışsın.

1- Kongrede yeni kurulan devletin ekonomisi Karma ekonomi olarak belirlenmiş.
2- Kararda denildiği gibi milli sermayenin desteklenmesi, milli ekonominin korunması ve yabancı sermayenin bu doğrultuda sınırlandırılması şartı konulmuş.
3- Ekonomide bireysel özgürlük tanınmış, ancak bu özgürlük yine karma ekonomi koşullarına bağlı olarak belirlenmiş.
4- Karma ekonominin yapısı gereği, vatan parçası olan sahil şeridi, milli fabrikalar ve her türlü taşınmazlar yabancılara satılamaz.
5- Karma ekonomiye dayalı olan liberal ekonomide bireysel özgürlük milli değerlerin korunması şartıyla sınırlanırken, neoliberal ekonomi sermayenin sonsuz özgürlüğünü istemektedir ki, neoliberal ekonomi hem Atatürk'ün bağımsızlıkçı karakterine hem karma ekonomi politikasına terstir. İzmir İktisat Kongresi'nde geçen liberal ekonomi ile neoliberal ekonomiyi bazıları maalesef birbirlerine karıştırırlar.
6- Yeni kurulan devletin ekonomi politikasının belirlendiği İzmir İktisat Kongresi, bağımsızlıkçı kapitalizmi hedefler. Feodal bir sistemden çıkmış, çağdaşlaşma yoluna giren, aydınlanma hareketi başlatan, yerli fabrikalar inşa eden ve hedefini Altı Ok ile belirleyen bir ülke için bağımsızlıkçı kapitalizm nihai sonuçtur, başka bir sistem mümkün değildir.

Dolayısıyla İzmir İktisat Kongresini tarihin ve sistemlerin süreciyle değerlendirmek gerekir, orada kalkıp da "Neden sosyalist sistem kurulmadı?" gibi veya ABD hayranlığını alakasız bir şekilde buna bağlayarak cahilce düşünceler içine girilmemeli. Tabi olaylar doğru okunmak isteniyorsa ve her olayda Atatürk'ü suçlama niyeti yoksa...
 
T

TENTEN

Ziyaretçi
Tarih yalan söylemez. :)




1932'de iktisat vekilliğine getirilen ve 1937'ye değin bu görevde kalan Bayar, devletçiliğin de önde gelen uygulayıcılarından oldu. Ama "İş Bankası Çevresi"nin baş temsilcisi olarak, daha katı bir devletçilikten yana olan çevresiyle tam olarak anlaşamadı. Bayar'ın devletçilik anlayışı, devletçiliği bir sistem olarak değil, ulusal kapitalist bir ekonominin yaratılmasında etkin bir yöntem olarak görmede odaklaşıyordu.




DP döneminde ilişkiler sıklaştırıldı, Türkiye 'na ve 'ya katıldı. Bu temelde birçok dış gezi de yapan Bayar, 1954'te, ABD'ye resmî bir ziyarette bulunan ilk Türkiye Cumhurbaşkanı oldu. öncesi, 20 Ekim 1957'de DP'nin İstanbul'daki mitingindeki konuşmasında "Türkiye'nin 30 yıl içinde bir "Küçük Amerika" olacağını" açıkladı.

On yıllık DP iktidarı döneminde Türk toplumu derin dönüşümler yaşadı. Özel girişimi özendiren enflasyonist bir ekonomi poltikası izlendi, ama devletin ekonomik ağırlığı azaltılmadı. Halkın siyasal katılımı arttı, siyasal üst kademenin yapısı değişti. Laiklik yönelimi terk edilmemekle birlikte, tek bir partinin etkin laiklik politikasından vazgeçildi. Ama 1950'lerin ikinci yarısında, ekonomik bunalımın da etkisiyle, DP gittikçe artan otoriter bir politika izledi, muhalefete karşı baskı uyguladı. Bu otoriter yönetimde Bayar'ın da belirleyici bir etkisi oldu. Etem Menderes, 14 Kasım 1957 günü not defterine, Bayar'ın, "İcap ederse İsmet Paşa'yı da sehpaya götürmekte tereddüt etmem!" dediğini yazdı ve bunu "korkunç ihtiras" olarak tanımladı.


 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113

Abd Hayranlığı Nedir?​


Yakında biteceğine inanıyorum

Yerini Rus hayranlığına bırakabilir

ABD nin nükleer silahlarını toplayıp eve götürmesinin zamanı geldi -Lavrov

kapak_150649.jpg
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Lavrov'dan, geleceğin ders kitaplarına layık bugünün parlak alıntısı:

"Yaptırımlar bağımsızlığın bedelidir."

İnternette bir Rusçu musun muhabbeti var ve kimse yazmak/görmek istemiyor ya da açıktan yazamıyor ifade edemiyor ama Rusya ABD/İsrail ve uzantı (İngiliz-Fransız vb.) kabadayılığına/egemenliğine höt dedi, postayı koydu.. (ya da resti çekti nasıl anlarsak) Sanırım yakında tarih böyle okunacak...

 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst