9. Haftanın Tartışması / Tartışma Nedir? Nasıl Yapılır?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde F - Talks kategorisinde X tarafından oluşturulan 9. Haftanın Tartışması \/ Tartışma Nedir? Nasıl Yapılır? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,297 kez görüntülenmiş, 19 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı F - Talks
Konu Başlığı 9. Haftanın Tartışması \/ Tartışma Nedir? Nasıl Yapılır?
Konbuyu başlatan X
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Kara Kalem

X

FAdmin
Onursal Üye
Katılım
25 Kas 2013
Mesajlar
693
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Tartışma Nedir / Nasıl Yapılır?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
tar-tış-ma,
tartışmayarak;
Tartışma emri verilmişse tartışmamalısınız!

bknz;
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Haber başlıklarından şikayet edenler nerede??????Laf olsun diye muhalefet yapıyorsunuz, felsefi başlıklara da katılım göstermiyorsunuz. @alpi @odinhan buyrun katılımınızı bekliyoruz.
 

odinhan

Felsefe.net
Uzaklaştırılmış
Katılım
8 Nis 2015
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Haber başlıklarından şikayet edenler nerede??????Laf olsun diye muhalefet yapıyorsunuz, felsefi başlıklara da katılım göstermiyorsunuz. @alpi @odinhan buyrun katılımınızı bekliyoruz.

Sadece dedikodu ve manipülasyon yapmaktan ne zaman vaz geçeceksin!
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Tartisma yapmak bilgi ve dusunce gerektirir.

Bilgi ve dusuncesi olmayan tartisamaz.

Sadece olan tartismayi baltalar, sabote eder, tartisan yazara satasir v.s.

Cunku burada yapilan bir seyler ogrenmek ya da paylasmak degil; paylasilani bile sabote etmerktir.

Yani bu beyinler tartismazlar, kavga ederler; klavye dalasi yaparlar

Maalesef toplumumuzun karsilikli bilgi ve dusunce temelli bir konu ve kavramda tartisma kulturu gelismemistir.

Cunku hala kavga kulturu ondedir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
"nasıl" bir süreci açıklar!
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Tartışma bir konunun daha anlaşılır olması için yapılır yoksa toplumumuzda yaygın şekilde gözlemlendiği üzere kavga etme amaçlı değildir. Karşıt görüşleri dinleyebilmek, katıldığımız veya karşı çıktığımız noktaların neden-niçinlerini ortaya koymak ve olaylara çok yönlü bakıp daha sağlıklı analiz yapabilmek açısından çok faydalıdır. Öncelikle tartışılacak konu hakkında yeterli bilgi düzeyi gereklidir. Sağdan-soldan duydukları ile insan tartışmada ilerleme kaydedemez. Karşı tarafı dinlemek, açık-anlaşılır bir dil kullanmak gerekir. TV programlarında gördüğümüz üzere süre ve katılımcı sayısı da çok önemlidir. Çok fazla katılımcı ve sınırlı zaman birçok kör noktanın tespit edilememesine ve tartışmanın amacına ulaşmadan yarım kalmasına sebep olmaktadır.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Tartışma bir konunun daha anlaşılır olması için yapılır yoksa toplumumuzda yaygın şekilde gözlemlendiği üzere kavga etme amaçlı değildir. Karşıt görüşleri dinleyebilmek, katıldığımız veya karşı çıktığımız noktaların neden-niçinlerini ortaya koymak ve olaylara çok yönlü bakıp daha sağlıklı analiz yapabilmek açısından çok faydalıdır. Öncelikle tartışılacak konu hakkında yeterli bilgi düzeyi gereklidir. Sağdan-soldan duydukları ile insan tartışmada ilerleme kaydedemez. Karşı tarafı dinlemek, açık-anlaşılır bir dil kullanmak gerekir. TV programlarında gördüğümüz üzere süre ve katılımcı sayısı da çok önemlidir. Çok fazla katılımcı ve sınırlı zaman birçok kör noktanın tespit edilememesine ve tartışmanın amacına ulaşmadan yarım kalmasına sebep olmaktadır.

Gelismis toplumlarda "farkli dusunce ve bilgilerin bir ortamda tartisilabilmesi" olasidir.

Bizdeise tartisma yerine "benim dogrum en dogrusu/seninki yanlis" ikna olma/etme yarismasi vardir yani bir yerde soz dalasindan galip ayrilmak algisi.

Bunun ananedeni "bilgisi olmayanlarin fikri olmasi ve her kafasdan bir ses cikmasi, herkesin herseyi bildigini sanmasi ve de "ben simdi burda bir sey demeszve kewndimi gosteremezsem, olmaz" bilincalti sartlanmisligi vardir.

Zaten tartismayi bilmeyenler icin ne konu ne kavram ne de tartisilan onemlidir. Onemli olan onlarin "zeytinyagi gibi uste cikmalari" ve kendilerince de "galip olmalaridir."
 

X

FAdmin
Onursal Üye
Katılım
25 Kas 2013
Mesajlar
693
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Her ne yaparsan yap, terbiyesizlesmeden yap.
 

asil

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
522
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bu durumda önce "TERBİYE NEDİR" tartışılmalıydı.
 

Thetoyman

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2014
Mesajlar
88
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Tartışma salt çurutme amaçlı olmayan, ortak noktalara da varılması gereken
Eristik diyalektikten kaçinilasi ve elitist olunasi bir tavırlaolursa işe yarayacak
Sağlam bir zihin mastürbasyonu
 

felsefehayat

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 May 2011
Mesajlar
46
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
ruhların birbirlerine meydan okuduğu bir platform, bir süreç... felsefi anlamda ise asla sonlanmayan bir diyalektiktir.

hitabet ile ilgili okunabilecek bir makale:
 
Son düzenleme:

Kara Kalem

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
1 Haz 2011
Mesajlar
90
Tepkime puanı
17
Puanları
8
Ruh, bilinç, tin nasıl tanımlarsak, tanımlayalım maddi üretim ilişkilerinden, genel olarak hakim olan üretim biçiminden/kapitalizmden ve o ülkedeki sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyinden bağımsız değildir. Felsefede bu maddi temelin üzerinde şekillenir.

Diyalektikten bahsedilmiş, diyalektik özünde felsefenin bir yöntemdir. Tarihselliğini eski çağ yunan filozoflarından alır, hegelde tin üzerine dünyayı yorumlama çabasını görsekde, kavrama hayat katan, marxdır. Tarihin ilerleyişi felsefi yorumlar üzerinden değil sınıfların savaşımı üzerinden açıklanabilir. Tin/bilinç; soyut düşünce yığınından, dünyayı değiştirme gibi derdi olmayan ‘filozofların’, dört duvar arası kalmış teoriden değil sınıf mücadelesinin canlı pratiğinde anlam kazanabilir.

Dostlukla.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Ruh, bilinç, tin nasıl tanımlarsak, tanımlayalım maddi üretim ilişkilerinden, genel olarak hakim olan üretim biçiminden/kapitalizmden ve o ülkedeki sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyinden bağımsız değildir. Felsefede bu maddi temelin üzerinde şekillenir.

Diyalektikten bahsedilmiş, diyalektik özünde felsefenin bir yöntemdir. Tarihselliğini eski çağ yunan filozoflarından alır, hegelde tin üzerine dünyayı yorumlama çabasını görsekde, kavrama hayat katan, marxdır. Tarihin ilerleyişi felsefi yorumlar üzerinden değil sınıfların savaşımı üzerinden açıklanabilir. Tin/bilinç; soyut düşünce yığınından, dünyayı değiştirme gibi derdi olmayan ‘filozofların’, dört duvar arası kalmış teoriden değil sınıf mücadelesinin canlı pratiğinde anlam kazanabilir.

Dostlukla.

Ama o filozflar olmasaydı,anlatmasalardı belkide sınıfımızın bile farkına varamayacaktık. veya neye karşı mücadele etmemizin gerektiğini bile bilemeyecektik.
 

Kara Kalem

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
1 Haz 2011
Mesajlar
90
Tepkime puanı
17
Puanları
8
Konunun evrildiği bu durumda tarihsellik önem taşıyor bence; köleliği yıkan ruhban sınıf temsilcileri tarihsel açıdan ne kadar ilericiyse, feodalizmi yıkan burjuvazi ve ideologları da bu bakımdan ilericidir. Tüm sınıflı üretim/sömürü biçimlerinde ufak bir azınlık yeryüzünün çoğunluğunu hegomanyasına almışken felsefe de sınıflar ve mücadelesinden bağımsız değildir. Marx aydınlanma filozoflarını ve ütopik sosyalistleri eleştirir. Materyalizmi olgucu, bağıntısız, mekanik biçimlerinden koparıp, hareketi kendi işleyiş yasalarında açıklar. Klasik felsefenin dünyayı anlama ve ‘yorumlama’ çabası ancak sınıfların maddi ilişkilerinde ve anlamanın/yorumlamanın ancak değiştirme gibi bir amaçla gerçeklik kazanacağını marx'a borçludur.

Dostukla.
 

tolg

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
31 Ağu 2015
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Murray Rothbard şöyle der:

"Marx hiçbir zaman bu soruya bir yanıt vermeye çalışmamıştır, aslında veremezdi de çünkü teknolojik değişimleri ya da teknoloji devletini bir insana, bireye atfederse bütün sistemi çöker. Böyle bir durumda insanlık bilinci ya da birey bilinci üretim biçimini belirleyen faktör olur ve başka bir yol da mümkün değildir."

Marx ve düşünceleri tarihin sayfalarında gömlülü artık geçmişe faydası olmamışki bugüne olsun
 

Kara Kalem

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
1 Haz 2011
Mesajlar
90
Tepkime puanı
17
Puanları
8
Sondan başlayalım, marx kapitalizmi eleştirmiştir.Burjuva iktisatçıları dahi her krizde kapitali harıl harıl incelendiği, insanlığın çoğunun aleyhine işleyen bir sistemi soluk aldırma peşindeler.

Marx’ın geçmişte ve günümüzde fayda olmadığını söylememiz, yaşadığımız sistemden memnun olduğumuzla eş anlamlıdır. ya da kapitalizmi eleştiriyorsak ve marx’a katılmıyorsak, onun; artı-değer, sınıflar savaşımı, tarihsel materyalizm, yabancılaşma, kadın sorunu, ulusal sorun… yazmakla bitiremiyeceğimiz konularındaki fikirlerinin teşhiri ve eleştirisi olması gerekir.

Verilen alıntı oldukça dar bir alıntı yazarın marx üzerine getirdiği eleştirileri daha ayrıntılanırsa, marxın hangi soruya cevap vermeye çalışmadığı belirtilirse alıntı üzerine daha geniş konuşulabilir. Buna rağmen, alıntıdan anlaşıldığı kadarıyla marxı aşırı öznelci, iradeci başka deyişle maddi koşulların üzerindeki insanı marx’a atfedilmiş. Halbuki marx eleştirilerinin çoğu marxın determinist, olgucu, nesneci olarak atfedilerek insan faaliyetinin önemini yok saymakla eleştirmişlerdir. Marx’a göre tarihi sınıfların mücadelesi şekillendirdiğini, insan faaliyetini ancak verili koşullar üzerinde ona yön veren bir iradeciliğe de sapmaz ne de faaliyetin önemini tamamen yoksayar.
 

tolg

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
31 Ağu 2015
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Sondan başlayalım, marx kapitalizmi eleştirmiştir.Burjuva iktisatçıları dahi her krizde kapitali harıl harıl incelendiği, insanlığın çoğunun aleyhine işleyen bir sistemi soluk aldırma peşindeler.

Marx’ın geçmişte ve günümüzde fayda olmadığını söylememiz, yaşadığımız sistemden memnun olduğumuzla eş anlamlıdır. ya da kapitalizmi eleştiriyorsak ve marx’a katılmıyorsak, onun; artı-değer, sınıflar savaşımı, tarihsel materyalizm, yabancılaşma, kadın sorunu, ulusal sorun… yazmakla bitiremiyeceğimiz konularındaki fikirlerinin teşhiri ve eleştirisi olması gerekir.

Verilen alıntı oldukça dar bir alıntı yazarın marx üzerine getirdiği eleştirileri daha ayrıntılanırsa, marxın hangi soruya cevap vermeye çalışmadığı belirtilirse alıntı üzerine daha geniş konuşulabilir. Buna rağmen, alıntıdan anlaşıldığı kadarıyla marxı aşırı öznelci, iradeci başka deyişle maddi koşulların üzerindeki insanı marx’a atfedilmiş. Halbuki marx eleştirilerinin çoğu marxın determinist, olgucu, nesneci olarak atfedilerek insan faaliyetinin önemini yok saymakla eleştirmişlerdir. Marx’a göre tarihi sınıfların mücadelesi şekillendirdiğini, insan faaliyetini ancak verili koşullar üzerinde ona yön veren bir iradeciliğe de sapmaz ne de faaliyetin önemini tamamen yoksayar.

Tarihsel materyalizmden bahsediyorum. Tarihteki sorunlar üretim biçimlerinden gelmiştir. Marx da "Üretim biçimi nereden gelir?" sorusunu bir türlü cevaplayamamıştır. Felsefe de sınıflar mücadelesinden bağımsız değil yazmışsın ya ben de o yazdığına itiraz ettim.
 

Kara Kalem

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
1 Haz 2011
Mesajlar
90
Tepkime puanı
17
Puanları
8
Marx'ın Üretim biçimi nerden gelir sorusunu cevap veremediğini varsayalım. Üretim biçimi nerden gelir sorusu felsefenin değil ekonominin alanıdır. Bu cümleyi felsefe alanında yorumlarsak 'neden üretim biçimi doğmuştur' gibi zorlama bir soru felsefeyle ilişkilendirilebilir. Doğanın bağrından kopan insanın, doğayla olan zayıf bağı, zamanla gelişen üretim güçleriyle kafa-kol emeği kavramlarının ortaya çıkışı toplumsal sınıfları vareden olgulardır. Felsefe de dünyayı anlama istencinden doğduğu için o anki üretici güçlerin gelişim düzeyinin başka deyişle insanın doğayı anlama düzeyi üzerinden felsefe yapar, insanı, toplumu, evreni yorumlar.

Diğer yandan işçi sınıfının iktidara uzanması ve ordan sınıfsız topluma geçişi hedef gören, teorik çalışmasını da bu yola kanalize eden birinin binlerce yıl önceki üretim ilişkilerinin tarihsel bir anındaki durumun nereden geldiğini açıklamadığını idda etmek marx'ın stratejik hedefini, teorisini bütünsel görememesinine neden olabilir.Marx'ın eserlerinde köleci toplumdan, kapitalizme e gelen üretim araçları/ilişkilerini inceliyor.

Somutlarsak burjuva devrimleri feodalizmin yerini kapitalist üretim biçimine bırakmıştır. İktidardaki sınıf değişikliği kendi parlamentosunu, anayasasını, siyasetini, ekonomisini ve felsefesini yaratmıştır. Altyapıdaki değişimler üst yapıyı da etkiliyor. üst yapının alt yapıya olan göreceli etkisini de unutmadan.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst