8 madde de “Evrim” konusunda en fazla yapılan yanlış çıkarımlar

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Biyoloji kategorisinde Objectivity tarafından oluşturulan 8 madde de “Evrim” konusunda en fazla yapılan yanlış çıkarımlar başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,006 kez görüntülenmiş, 7 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Biyoloji
Konu Başlığı 8 madde de “Evrim” konusunda en fazla yapılan yanlış çıkarımlar
Konbuyu başlatan Objectivity
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan odun

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
main-qimg-8b13bb835408dde1370e194664f85785-c


1- Evrim bir teori midir?

Evrim bir teori değil yasadır. Çünkü canlıların ne şekilde ve hangi süreçlerden geçerek değişime tabi olduğu konusunda elimizde yasalaşmış veriler bulunmaktadır. Bu fosil örneklerinden biyolojik detaylara kadar varan bir birikimdir. Evrim Teorisi ayrı bir başlıktır. Evrim teorisi, evrim yasasının nasıl ve hangi aşamalarda gerçekleştiğini tanımlamaya çalışır.

2- Maymunlardan mı geldik?

Cevap “Hayır”. Bu yanlış ve bilimsel olmayan kaynaklara dayanan popüler medyanın etkisiyle yayılmış yanlış bir bilgidir. Evrim maymunlardan geldiğimizi iddaa etmez, maymunlarla ortak bir ataya sahip olduğumuzu söyler. Bu konunun detayları için Evrim ağacı, sınıflandırma sistemlerini inceleyebilirsiniz (taksonomi)

3- Evrim rastgele/rastlantısal olarak ilk canlının oluştuğunu söyler.

Cevap : kesinlikle hayır. Evrim canlıların uzun süreçlerde değişimini inceler. İlk canlının nasıl oluştuğu evrimin konusu değildir.

4- Evrim Teorisini Darwin ortaya attı.

Bu da bilinen yanlış kanılardan biridir. Evrim düşüncesinin aslında Darwin’den çok önceye, antik yunana kadar uzanmaktadır. Evrim denilince ilk olarak Darwin isminin zihinlerde belirmesi Darwin’in bu olguyu sistematikleştirip bir kuram haline getirerek (değişimin gözlemlenebilmesinden kaynaklı yasalaşmış bir kuram),bilime katmasından kaynaklanmaktadır.M.Ö 610 – 546 yılları arasında yaşamış Antik yunan filozofu Anaximander, canlıların ilk olarak suda yaşadığını ve sonra ki süreçte değişerek karaya çıktığını iddaa eden ilk kişidir.Ancak Anaximander’in, yaşadığı dönem gibi unsurlardan kaynaklanan durumlar yüzünden fikirleri felsefeden öteye geçememiş olsa da, kendi döneminde böyle bir çıkarımda bulunabilmesi çağının ne kadar ilerisinde bir insan olduğu göstermektedir.

5 – İnsanlar maymundan / ortak atadan geldiyse o zaman niye şimdi ki maymunlar insan olmuyor ?

Çünkü bu durum birden fazla başlıkla ilişkili bir konudur. Evrim en başta bir süreç ve uyumluluk meselesidir. Yaşadığı çevre şartlarına adapte olabilmiş ve bu şartlarda neslini devam ettirebilme, beslenebilme vb gerekliliklerini sürdürebilen bir canlı hiç evrimleşmeden milyonlarca yıl yaşayabilir. Evrimi tetikleyen unsur adaptasyondur. Yaşadığı çevre şartları ve genotipik bazı değişiklikler birleşimi sonucunda ortaya çıkan özellikler değişimin türünü ve şeklini belirler. Çevre şartlarında çıta kadar hızlı koşacak bir fenotip özellik gereklilikse bu durum avantaj kazandırır ve genetik özellikler yavruya aktarılabilir. Ya da zeka.

6- Ara geçiş formları yoktur.

Her canlı değişim sürecinin bir parçası olduğu için şu anki yaşam formları bile bu sınıflandırmanın içerisine oturtulabilmektedir. Maymun ile insan arası form örnekleri için Homo genusuna göz atabilirsiniz

7 – Peki şu anda neden evrimleşmiyoruz?

Evrim durmuş yada bitmiş bir şey değil. Ancak oluşan farklılıklar minimal derecelerde aksetmektedir. Üstte de belirttiğim gibi bu bir süreç meselesidir.

8- Evrim de güçlü olan hayatta kalır.

Yanlış. Güçlü olan değil en uyumlu olan hayatta kalır. Öyle olsaydı bu gün bir karıncanın yaşamını devam ettirebilmesi pek olağan olmazdı.

Baran Akyol
(Makü – Antropoloji Bölümü – Lisans – Makü PBT Kurucu Başkan)
 

Celebhol

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
17 Eyl 2016
Mesajlar
83
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Güzel fakat bir kaç hatası olmuş yazıyı yazan kişinin. Özellikle fenomen-yasa-teori olguları arasındaki ayrımda yanlışlıklar var. Bu konuda başka bir siteye attığım mesajı, buraya yazıyorum.

---​



"A law explains what will happen under certain circumstances, while a theory explains how it happens. / Bir yasa, belli koşullar altında neyin gerçekleşeceğini açıklar, bir teori ise nasıl gerçekleşeceğini."

Yasa ve teori ayrımı konusunda, bu noktada artık anlaşıyoruz sanırım. Ancak, hala evrimin bir yasa olarak adlandırılması konusu sıkıntılı çünkü biyolojide bir "yasa"dan bahsetmek, fizik ve kimyada olduğu kadar kolay değil. İngilizcen iyiyse, şu cevabı okumanı tavsiye ederim.



Yoksa da, ben cevabı şöyle açıklayayım.

"Fizik ve kimya gibi bilimlerde, elementler arası etkileşimler vb. sabittir fakat biyolojide durum böyle değildir. Organizmalar çok çeşitlidir ve etkileşimleri bayağı bir değişkenlik gösterir. Mendel yasaları dediğimiz şeylerin bile bir çok istisnası vardır. Bu yüzden, evrimden bir yasa olarak bahsetmek zor çünkü evrim, kompleks olgulardan oluşuyor ve tek bir yolla gerçekleşmiyor. Yani, evrimi bir yasa olarak matematiksel ya da mantıksal bir formüle dökmek zor. Ve yasa olsaydı, bir değil, bir çok yasa olması gerekirdi. Bu sebeplerden dolayı, çok fazla değişken içeren organizma ilişkileri vb., biyolojide yasalardan pek bahsedilmez. Ancak, evrim bir fenomen olarak kesinlikle vardır."

Klasik bir biyolog tepkisi vererek yasa kategorisini direkt reddetmiştim bir önceki argümanımda. Ancak, şu an benim açımdan her şey daha iyi oturdu. Buna karşılık, umarım biyolojide ve evrimde yasa kavramının kullanılmasının neden biyologlar arasında pek kabul görmediğini şimdi daha iyi anlatabilmişimdir. Ek olarak, zaten evrimi yasa halinde formüle edebilen kimsecikler daha ortaya çıkmadı. Yerçekimiyle karşılaştıracak olursam, Newton'un yerçekimi kanunu belli koşullar altında geçerli olan matematiksel bir ifadedir. Termodinamik kanunları da aynı şekilde. Ancak, evrimin yasa denilebilecek şekilde bir matematiksel ifadesi yok. Fenomen olarak var olduğunu biliyoruz, teori olarak evrimsel sentez teorisiyle de çok iyi açıklanıyor ve matematiksel kısımları da var. Örneğin, mutasyon frekansının populasyona etkisi ve seleksiyon arasında ilişkiyi belli durumlarda matematiksel olarak açıklayan formüller ve daha nicesi var ama çok fazla değişken içermesinden dolayı evrimin kendisinin formüle edilebilmiş bir hali -en azından şu anlık- yok. Bu yüzden, biyologlar olarak bir evrim yasasından bahsetmiyoruz.

Düzenleme: Ayrıca, fenomen ile yasa kavramlarının farklı olduğunu tekrar -ve bu sefer daha destekli şekilde- belirteyim. Fenomen, olayın kendisidir (Örn; yerçekimi). Yasa, belli koşullar altında bu fenomenin gerçekleşeceğini açıklar (Örn; Newton'un yerçekimi kanunu). Teori, bu fenomenin nasıl gerçekleştiğini açıklar (Örn; genel görelilik teorisi).

---​

Evrim teorisini Darwin ortaya attı, ifadesi ise doğru oluyor. Evrim fenomeni üstünde çalışan ilk kişi elbette Darwin değil ve ondan önce de evrimin nasıl işlediğine dair teoriler vardı fakat şu anki geçerli teori, yani evrimsel sentez teorisi, Darwin'in ortaya attığı evrim teorisinin üstüne kuruludur. Darwin'den önceki teoriler pek de oturmuş şeyler değildi. Dediğim gibi, fenomen-yasa-teori ayrımını iyi yapmak gerek.

5. sorunun cevabına bir iki eklenti yapayım. Evrim çok büyük çoğunlukla, zincir halinde değil, dallanarak ilerler. Bir ortak atadan, farklı koşullarda yaşama adapte olmuş birden fazla tür çıkar. Bu yüzden, ortak atadan gelen insanlar ve maymunlar, birbirine dönüşemez çünkü dallanma sonucu, türler olarak ayrılmışız zaten. Kaldı ki, bir türün evrilerek yeni bir türe dönüşmesi, genellikle milyonlarca yıl alan bir süreçtir. Biyolojik evrim en az 3.8 milyar yıldan beri var. Bu zaman skalasını göz önünde bulundurmak gerek, bir insanın zaman anlayışıyla düşünmek yanlış olur.

3. sorunun cevabı ise daha açılabilirdi. İlk canlının nasıl oluştuğunu tam aydınlatamadık fakat onun için gerekli olan kimyasallardan bazılarının erken Yerküre'de nasıl oluştuğunu biliyoruz. Özellikle RNA Dünyası teorisi ilgi çekici ve hakkındaki kanıtlar artıyor.

6. sorunun daha sağlıklı cevabı, geçiş formu kavramının sadece pratikte işe yarayan bir kavram olduğudur. Büyük sınıflar arasındaki türlere ara formlar veya geçiş formları diyenler var fakat aslında, her canlı bir sonraki türe bir geçiş formudur denilebilir. Yani, sadece sınıflandırma açısından pratik olması nedeniyle kullanılabilir bu kavram. Yoksa, böyle bilimsel bir ayrım yok.

7. ile ilgili, insan evrimi hala devam ediyor fakat sayımız çok fazla ve belli bir coğrafi bölgede izole olarak kalmış insan grubu yok. Farklı coğrafyalardan insanlar, birbirleriyle çiftleşiyor. Hızlı bir evrim için, az sayıda birey ve bir coğrafi bölgede izole kalmak, önemli şeylerdir. Bu yüzden, insanın evrimi günümüzde daha yavaştır fakat kesinlikle hala devam etmektedir.

Son olarak, evrim tamamen rastlantısal ilerlemez fakat rastlantısal olayların evrimdeki gücünü göz ardı etmek de, evrimi yarım anlamak olur. Mutasyonlar rastlantısaldır, bunlardan hangisinin aktarılacağını belirleyen doğal seçilim, rastlantısal değildir. İki farklı mutasyon, aynı derecede adaptasyon gücü sağlıyorsa, hangisinin populasyona yayılarak, sonraki nesillere aktarılacağı artık rastlantısaldır. Kaldı ki, nötral mutasyonlar denilen ve fenotipe pek yansımaması nedeniyle, doğal seçilimin üstünde bir seçilim baskıyı yaratmadığı ve şansın çok daha büyük bir rol oynadığı mutasyonların da aktarımı söz konusu. Bu tarz, kısa cevapların sorunu da burada oluyor zaten. Aşırı basitleştiriyor çoğu şeyi.
 

epoché

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eki 2016
Mesajlar
134
Tepkime puanı
2
Puanları
0
1- Evrim bir teori midir?

Evrim bir teori değil yasadır. Çünkü canlıların ne şekilde ve hangi süreçlerden geçerek değişime tabi olduğu konusunda elimizde yasalaşmış veriler bulunmaktadır. Bu fosil örneklerinden biyolojik detaylara kadar varan bir birikimdir. Evrim Teorisi ayrı bir başlıktır. Evrim teorisi, evrim yasasının nasıl ve hangi aşamalarda gerçekleştiğini tanımlamaya çalışır.

Terminolojik anlamda biraz çuvallanmış.

Evrimde, evrimsel dinamiklerdeki parametre çokluğu sebebiyle herhangi bir öngörülebilirlik söz konusu değildir, dolayısıyla "evrim yasası" diye bir şey yoktur.

"Teori" denilen, zaten evrimi açıklamada kullanılan fiziksel yasaları da içeren, 'yasa'dan çok daha kapsamlı bir üst-başlıktır.

Evrim canlıların uzun süreçlerde değişimini inceler. İlk canlının nasıl oluştuğu evrimin konusu değildir.

Evrim teorisi, bir bütün halinde maddenin davranışı inceleyen tüm bilimsel disiplinlerin epistemik anlamda katkıda bulunduğu bir yapıdır, dolayısıyla organik moleküllerin kimyasal kökenleri de, tabi ki evrimin konusudur.

 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Terminolojik anlamda biraz çuvallanmış.
Evrimde, evrimsel dinamiklerdeki parametre çokluğu sebebiyle herhangi bir öngörülebilirlik söz konusu değildir, dolayısıyla "evrim yasası" diye bir şey yoktur.
"Teori" denilen, zaten evrimi açıklamada kullanılan fiziksel yasaları da içeren, 'yasa'dan çok daha kapsamlı bir üst-başlıktır.

Evrim canlıların uzun süreçlerde değişimini inceler. İlk canlının nasıl oluştuğu evrimin konusu değildir.

Evrim teorisi, bir bütün halinde maddenin davranışı inceleyen tüm bilimsel disiplinlerin epistemik anlamda katkıda bulunduğu bir yapıdır, dolayısıyla organik moleküllerin kimyasal kökenleri de, tabi ki evrimin konusudur.


@Celebhol
Yazı hakkında itiraz ve gerekli düzeltmeler için her ikinize de teşekkür ederim fakat @epoché ikinci itirazınız konusunda sizin verdiğiniz link de aynı ifadeleri kullanmış.

Verdiğiniz link de "canlılığın ilk başlangıcı ile ilgilenen bilim Biyokimya ve bunun alt dalı Abiyogenez Kuramı'dır." diye ifade etmiş yani itiraz ettiğiniz cümle bu durumda doğru gözüküyor. Aralarında ince bir fark var ve Baran Akyol da bu durumu anlatmaya çalışmış sanırım, Abiyogenez'i "evrimsel süreci andıran bir kimyasal evrim süreci" diye tanımlamış.

Sizin eklediğiniz link de böyle ifade ediyor;
En başından itibaren unutmamak gerekir ki aslında canlılığın başlangıcı, Evrim Kuramı'nın ilgi alanında değildir! Evrim Kuramı, canlılığın "bir şekilde" başlamasından sonra, nasıl çeşitlendiği ile ilgilenmektedir. Canlılığın ilk başlangıcı ile ilgilenen bilim biyokimya ile bu bilim dalının altında yer alan Abiyogenez Kuramı'dır. Dolayısıyla evrimsel biyoloji ile ilgili bir tartışmada, karşınızdaki kişi evrimin canlılığın başlangıcını açıklayamadığını iddia edecek olursa, "Evet, çünkü evrimsel biyolojinin konusu bu değil." demeniz yeterli olacaktır. Bilim, bir bütün olarak, canlılığın cansızlıktan nasıl evrimleştiğini (burada neden "evrimleşmek" dediğimizi izah edeceğiz) gayet net biçimde açıklayabilmektedir. Ancak bununla ilgili bilim dalı evrimsel biyolojinin kendisi değildir.
 

evrenselbirey

Üye
Yeni Üye
Katılım
5 Ağu 2020
Mesajlar
108
Tepkime puanı
27
Puanları
28
Konum
usa
Hangi Felsefe Akımına Yatkınsınız ?
Epistemoloji
Evrim bilimsel bir olgudur; gercektir, degisimdir, cesitlenmedir. Yani dogada var olan seydir. Evrim teorisi ise dogadaki evrimin nasil isledigini gosteren sistemli bir bilgidir, o kadar.

Bugun, evrim teorisini savunmak, bilimi savunmaktir. Bazilarinin evrim teorisine yonelik anlayamadigi konular olabilir. Bazilarinin sorulari olabilir. Bunlar normal seylerdir. Sadece bilmiyor der, geceriz. Herkes herseyi bilecek diye bir beklentimiz yok, olamaz da zaten.

Ilginctir; bilmedigini dahi bilmeyen insanlari Sokrates CAHIL olarak tanimlar.
 

odun

Filozof
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
12 Şub 2022
Mesajlar
950
Tepkime puanı
148
Puanları
43
Konum
Kime ne
İnsanların ve hayvanların ortak atasının aynı olma olasılığı, bazılarını(bilhassa dindarları) şiddetle rahatsız ettiği için, evrim mevzusu tü kaka ilăn edilmeye çalışılır. Hatta bazıları zannediyor ki insanlar şöyle şaaak diye şimdiki halinde oluştu. Milyon/milyar senelik süreçler hep gözardı ediliyor. :)
 

evrenselbirey

Üye
Yeni Üye
Katılım
5 Ağu 2020
Mesajlar
108
Tepkime puanı
27
Puanları
28
Konum
usa
Hangi Felsefe Akımına Yatkınsınız ?
Epistemoloji
İnsanların ve hayvanların ortak atasının aynı olma olasılığı, bazılarını(bilhassa dindarları) şiddetle rahatsız ettiği için, evrim mevzusu tü kaka ilăn edilmeye çalışılır. Hatta bazıları zannediyor ki insanlar şöyle şaaak diye şimdiki halinde oluştu. Milyon/milyar senelik süreçler hep gözardı ediliyor. :)

CARL SAGAN, onlari " karanlik dunyada bilimin mum isigi" adli kitabinda acik "TARIH INARCILARI" olarak adlandirir.

Iyi bir kitaptir. Okunmasi gerekir.

Peki, muslumanlar ensest hikayesinden neden gocunmuyorlar? Ensest iliski daha mi "normal" karsiliyorlar?
 

odun

Filozof
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
12 Şub 2022
Mesajlar
950
Tepkime puanı
148
Puanları
43
Konum
Kime ne
CARL SAGAN, onlari " karanlik dunyada bilimin mum isigi" adli kitabinda acik "TARIH INARCILARI" olarak adlandirir.

Iyi bir kitaptir. Okunmasi gerekir.
Ben de tavsiye ederim.
Peki, muslumanlar ensest hikayesinden neden gocunmuyorlar? Ensest iliski daha mi "normal" karsiliyorlar?
Neden gocunsunlar?:D
Onlara göre insanların temeli 2(!) insandan başlıyor ancak günümüzde bu mevzu ălenen pek konuşulmaz. Günümüzün dindarlarının ahlak seviyesi level atladığı için ensest ilişkiye pek sıcak bakılmıyor. Yine de akraba evliliği hălă bir hayli yaygın.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst