3.Haftanın Tartışması / Söz, Eylem Birlikteliği ile Çelişkisinin Felsefi Bir...

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde F - Talks kategorisinde non tarafından oluşturulan 3.Haftanın Tartışması \/ Söz, Eylem Birlikteliği ile Çelişkisinin Felsefi Bir... başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,654 kez görüntülenmiş, 19 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı F - Talks
Konu Başlığı 3.Haftanın Tartışması \/ Söz, Eylem Birlikteliği ile Çelişkisinin Felsefi Bir...
Konbuyu başlatan non
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan

non

düşünemeyen
Yeni Üye
Katılım
16 Haz 2010
Mesajlar
64
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
34
3.haftanın tartışma konusu Nejdet Evren'in

"Söz ve Eylem Birlikteliği ile Çelişkisinin Felsefi Bir Tanımı Olabilir Mi?"

sorusudur.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
"Söz ve Eylem Birlikteliği ile Çelişkisinin Felsefi Bir Tanımı Olabilir Mi?"

Buradaki "soz" ile buradaki "eylem birlikteligi" ve bunun "celiski" algisi ayni zamanda bir iliski algisi da olabilir.

Bir eylem faaliyete gecmeden once, onun ile ilgili o eylemi belirliyen bir teorisi vardir.

Bu teori ve her turlu tartismasi sadece eylem oncesi ve sonasidir.

Cunku eylem aninda tartismak, eylem birlikteligini saglamaz.

Buradaki konu felsefi olarak bu birlikteligi saglayan etik olma konusudur.

Bu da eylem disiplini kararliligi azmi v.s. olabilir.

Kisaca eylem birlikteligini bozan her bir sey etik degildir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Uygarlaşma, söz ve eylemin yarıldığı gün itibariyle başlamış sayılabilir. İnsan, türdeş olsun olmasın diğer canlılar üzerindeki egemenliğini bu yarılma sayesinde elde etmiştir. Bu olgu Latincede “mask”, “persona” kavramları ile dillendirilmiş ve bu güne –maske-,
-personel- olarak yansımıştır. Felsefe ile bilim arasındaki ilişki paranın iki yüzü gibidir; biri olmadan diğeri de olamaz. Söz ve eylem arasındaki yarılma uygarlaşmayı doğuran tek etken olmamakla birlikte, bu olgu, insanın tür olarak varlığını da –Erich Fromm’un İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri” adlı çalışmasında da belirttiği gibi- tartışmaya açmıştır. Uygarlaşma ve insanlaşma bir ve aynı sayılabilir mi? Bu tarihsel yarılma söz ve eylem birliğinin sağlanması ile giderilebilecek büyüklükteki bir yarılma mıdır? Bu sorular değer felsefesinin ilgi alanına girer ve karşılık bulur…
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Sozu soyleyen, beynimizin sol yarisi. Beynin sag yarisida duyar, anlar, dusunur, aynen sol yarisi gibi, ama bunu sozcuklere dokemez. Daha dogrusu dokebilir ama, sol beyin varken dokmez. Sol bu konuda dominanttir, izin vermez.

Beynin iki lobu arasinda bir kopru var, adi corpus callosum. Bunu kestiginizde, beynin iki yarisi arasindaki iletisimi buyuk oranda bitirmis oluyorsunuz. Buna "split brain", "ayrik beyin" deniyor. Sara hastalarinin bazi durumlarda tek kurtulusu bu yontem.

Bu sekilde beyni ikiye ayrilmis hastalar uzerinde yapilan bazi ilginc deneyler var.

Mesela; hastanin beyni ikiye bolunmus. Sol beyin konusan beyin, sag beyin kendisini ifade edemiyor. Bu kisiyi bolunmus bir ekranin onune koyuyorlar. Sol gozune, yani sag beynine bir cismin fotografini gosteriyorlar. Bu cismin ne oldugunu soruyorlar.

Cevap: "hangi cisim?"

Yani konusan kisi, bir fotograf gordugunun farkinda degil.

Peki diyorlar, o zaman daldir sol elini su torbaya, sec bakalim su gormedigin cismi. Fotograftaki cismi bulup cikariyor sag beyin, cunku cismin ne oldugunu biliyor, cunku ekranda gormus.

Peki diyorlar, neden bu cismi sectin?

Bu soruyu algilayip cevap veren sol beyin, butun bunlardan habersiz, basliyor neden torbadan catali sectigini anlatmaya: "Simdi efendim ben sabah kahvaltida catal kullanmistim..."
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
çatışkı sadece beyin lobları arasında yaşanan biyo-fizyolojik bir olgu olsaydı birey bunun hiç bir zaman farkında olamaz ve bunu kullanamazdı...öyle ise, bu çatışkı, bu yarılma ondan öte bir durum olmalıdır...
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
çatışkı sadece beyin lobları arasında yaşanan biyo-fizyolojik bir olgu olsaydı birey bunun hiç bir zaman farkında olamaz ve bunu kullanamazdı...öyle ise, bu çatışkı, bu yarılma ondan öte bir durum olmalıdır...

Sol beyin lobu dunyaya "ben" acisindan bakiyor. Sag beyin ise daha genis perspektiften, "biz" acisindan bakiyor. Mesela bir savanada otlamaya calisan bir geyigi dusunursek, sol beyin hangi otu yemesi gerektigini hesaplarken, sag beyin, daha genis bir perspektifte etrafta ne olup bittigine kulak kabartiyor. Bunu insana uyguladigimizda, ortaya "ben" ve "biz" cikiyor.

Buraya kadar iyi guzel, peki; ya insanin tek beyin lobunu cikarirsak, geriye sadece sol veya sadece sag lobu kalirsa?

Beynin geriye kalan lobu, beyinin 2 loblu bir butunken ortaya koydugu bolunmus karakteristigin benzerini tek lobda ortaya koymaya basliyor.

Akil alir gibi degil...
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Sol beyin lobu dunyaya "ben" acisindan bakiyor. Sag beyin ise daha genis perspektiften, "biz" acisindan bakiyor. Mesela bir savanada otlamaya calisan bir geyigi dusunursek, sol beyin hangi otu yemesi gerektigini hesaplarken, sag beyin, daha genis bir perspektifte etrafta ne olup bittigine kulak kabartiyor. Bunu insana uyguladigimizda, ortaya "ben" ve "biz" cikiyor.

Buraya kadar iyi guzel, peki; ya insanin tek beyin lobunu cikarirsak, geriye sadece sol veya sadece sag lobu kalirsa?

Beynin geriye kalan lobu, beyinin 2 loblu bir butunken ortaya koydugu bolunmus karakteristigin benzerini tek lobda ortaya koymaya basliyor.

Akil alir gibi degil...

Burada aslinda "akil" ile "dusunce" farkini da koyabiliriz.

Hic kimsenin akli "ben disinda" degildir.

Yani kisiseldir ve kisisdel cikarlari one cikarir.

Dusunce ise daha geneldir.

Burada "aklin mi dusunceyi, dusuncenin mi akli yonlendirdigi" konusu ortaya cikar.

Bu da genelde kisinin davranisina yansir.

Yalniz burada "ben" temelli "biz" ile "biz temelli ben" de farklilasir.

Yani ben temelli olan ben merkezinde genislerken, biz temelli olan bizin de disina cikarak "digerleri/onlar" temelinde genisler.

Bu acidan bilinc te; tarihsel olarak, once degersel, sonratoplumsal, sonar sinifsal, sonar sosyal ve en sonunda da bireyselnitelikler kazanir.

Henuz serbest zihniyet fazla kitlesellesmediginden tursel bir nitelik pek yaygin degildir.

Ayrica buradaki tursel nitelik sadece kendi turunu degil; bilinc olarak digger turleri ve insanoglunun her turlu habitatini da yasatandir.

Yani hem birinin hem turunun hem turu disinda digger algiladiklartinin farkinda ve bilincindedir.

Ben ise genelde "bencil, bananeci, bireyci" olarak kendine herseyi mubah ve mesru kilan akilciliktir.

Duygusallik ise genelde ya aklin yonlendirdigidir, ya da duygusallik akli yonlenmdirir.

Aklin yonlendirdigi ben kendinin farkinda iken; duygunun yonlendirdigi ben kenmdinden ziyade "biz" inin ve degerlerinin emrindedir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bu son durum onun sosyal-tarihsel kimliği ile ilgilidir; ki, bu durum onun içinde bulunduğu ve kendini gerçekleştirdiği ortam ile yaşamış olduğu çelişkiler karşısında yarılmayı kapayabilmesinin bir ölçüsüdür...çünkü o, lobların bölünmesinden ve tekliğinden ya da bir araya gelmelerinden öte bir derinliğin sahibidir..
../
alpine'ye yanıttır..
 
Son düzenleme:

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
ben ve biz, bir ötekinin ben-de odaklaşmasıdır..
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Buradaki "ben" bilinci bir yerde ikisinin de kontrolunu alan yani bireyin kendi beynine hukmedebilmesi ve beyninde olani sorgulayabilmesi ve hatta deger olarak ta degistirebilmesidir.

Aksi durum bir inanclinin neden inancsiz oldugunu, ya da bir milliyetcinin neden enternasyonelist oldugunu ya da etik deger degistirdigini; kisaca yasam ve iliskisine dun bu pencereden bakarken bugun baska pencereden baktigini acikliyamaz.

Ayrica zihnin farkindaligi beyin yolu iledir.

Birey kendi farkindaliginin bilincine erisince zihninin de varligini beynini kullanarak far edebilir.

Eger zihninin degerlerrine de hukmedebilir ve zihinsel degisimini ya da devrimini kendine yasatirsa; bu beyni de degistirebilir.

Bilimde bunun adi "mindfulness" ve de "neuroplasticity" dir.

Bilhassa cognitive yani bilisselterapi de kullanilir.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
ben ve biz, bir ötekinin ben-de odaklaşmasıdır..

Burada ilginc olan "biz" algisidir.

Yani "hepimiz mi" yoksa "sadece otekini digerini distalayanb biz mi?"

Cunku biz genelder tursel degil; parcasaldir.

Yani ailesel, sulalesel, cevresel, sehirsel,bolgesel, ulkesel, toplumsal, zumresel, sinifsal sosyal v.s. seklinde biz niteliklenebilir.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Çelişkilerin sebebi; ''ideal insan'' tanımından kaynaklı olabilir mi?

filozfların bazıları sözlerime bakın. eylemlerim başka sözlerim başka diyorlar mesela. böyle şey olur mu ya. demekki ideal insan tanımlarımız soyut, gerçekte/somutta böyle bişi yok. dinlerdeki ideal insan tanımıda nerdeyse ütopya denilebilir. belki ermişler öyledirler. herkes gibi bende söz ve eylem çatışması yaşıyorum. bu niye böyle oluyor. net bir fikrim yok açıkçası.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
ha birde; varoluşçular; KENDİNİ TANIMAK ÖLMEKTİR derler.
yani gerek psikanaliz gerekse tasavvuf teması olan içe dön kendini tanı söylemlerinin gerçek/somut insanla dolayısı ile gerçekle uyuşmadığını söylerler. insan eylemdir/davranıştır derler soyut düşünce değil...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
3.haftanın tartışma konusu Nejdet Evren'in

"Söz ve Eylem Birlikteliği ile Çelişkisinin Felsefi Bir Tanımı Olabilir Mi?"

sorusudur.

söz ve eylem birlikteliği ile çelişkisi;

felsefi tanım;

bu olursa bile bilmiyorum; yine kişi ve insanla ilgilidir ve kişi ve eylemi tartacağız ve kişinin kendini geçrekleştirmesini;
Felsefi bir tanımı yine kişi ile ilgili olacak ve kişinin kendini gerçekleştirmesi ile ilgili

ve söz ve eylemi uyumlu kişi -a
uyumsuz -b diyeceğiz
ve "b" kendini gerçekleştirememiş-yetersiz-yetirememiş ve 'uyum geliştirmeli'ye varacağız; VArmaycaksak tepspit yaapcağız ve sonuç gözetceğiz-toplumu ölçeceğiz; Buradaki ölçütümüz yine bir "a" kişinin "b" ye ya da topluma/diğerlerine ve herkese göre ölçütü kendini bilirliği ve öğrenmesi (belki de bunun sonuçları ve sonuçlarının doğrusal gözlemi ) olacak;
Kİşisel gelişim ve kendi yetirme üzerinde duracağız ve sosyal sorumluk-bilirlik; sosyal yüklem/sonuçlar-etkiler
Bir ahlak durumu ve kuramı olacak sanırım ve kişisel ahlak içinde değerlendirilebilir;
Sanırım ahlak'a varacak ucu ve kendini bütünlemeye; öğrenmeye-gelişmeye
Burada muhtemelen bireysel gelişim kurumları ve psikolojileri de

eğer sorudan kasıt bu değilse felsefe ile nasıl tanımlanır
bilmiyorum soru açılmalıdır belki de ve farklı cephelerden tanımlanmalıdır

---

başka bir açıdan gidelim;
kişinin söz ve eylem içelişiyorsa;
a-sorunludur;
b-uyanıktır;
c-felsefecidir
d-filozoftur;
e-siyaset yapar bu kişi ve yalan satar yalan satma da ustalaşmış bi pazarlamacıdır;

1-ona güvenilmez
2-ona inanılmayabilir ve kişiler kendini kontrol altına alır ve ona göre davranır;
3-bu bulaşıcıdır çünkü dürüstlük ve eylem birlikteliği işe yaramayacaktır; aksine o daha da sömürecektir
4-toplumsal huzursuzluk başgösterir
5-dışlama başgösterir;
6-toplum buna dönüşür-uyum sağlar-kanıksar çünkü aksi iş yapamaz olur; sınavı geçmez;

--

başka bir denemede ise bireysel gibi duran bu şey toplumsal yapıyı ve birincil idolleri ve toplum önderlerini-kanaat önderleri ve genel toplumsal yapıları-yapıtları da ve işleyiş (ve toplum psikolojisinini de etkiler) gözönüne sürer ve girifttir; içeçe işler
Bireye yüklenmek hata olacaktır ve toplumsal basamakaları incelenmelidir ve toplum yapısı üzerinden giderilmeli-çalışılmalıdır;; Bİreye yüklenmek sorumsuzluk olacaktır; Ve sen kendini düzelt değiştir demek; Toplumsal yapı gözlemleri yapılarak gerekli düzenlemeler toplum üzerinden yavaşça ve aşamalı olarak yapılmaldır


--
felsefi tanımına gelince ben hala bulamadım ya da bu soruyu ve sorgulamayı tam anlayamadım ay da açamadım-edinemedim

başka bir yorumda
a-söz eylem birlikteliği iyidir/faydalıdır ya da felsefi olarak geliştiricir çünkü toplumları yükseltir önermesi olsun (bu önermeye zaten felsefi metotlar-düşünemeler ve gözlemler varır ve geliştirir)
b- söz ve eylem çelişkisi kötüdür çünkü toplumları köreltir düşürür önermesi olsun;
felsefelsefe eğer iyiyi arıyorsa eylem güdeR;
felsefe eğer tespitçi ve bilimci ise topluma gözlem sunar
felsefe bunu gözlemler ve tanımlar
 
Son düzenleme:

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
"Ayinesi istir kisinin lafa bakilmaz;

Rutbe-i asri gorunur her eserinde"
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
bunu yazmıştım ben de ; not olarak;

Yorumlamalar- Geliştirmeler

felsefi tanımı; toplum psikoljisi ve psikolojiye saygı göstermek olacak sanırım ya da yardım etmek ve destek almak/sunmak ve işbirliği yapmak
sosoyolojiyi de içine alacak
tanım geniş kitleler üzerinden yapılabilir ve kitleler incelemesi ile;
aile yapıları ve aile ilişkileri; çocuk-anne baba tanımları; ve bireyin yetişme ortamı; (toplumsal yapı)

söz ve eylem birlikteliği tanımlanmalı ve soyutlanmalı; ne ifade ettiği; neden sorulduğu
bir bireysel ahlak konusu olarak görülüp görülmediği

eğer konumuz ayinesi iştir kişinin ve lafa bakılmaz
yada lafla peynir gemisi yürümez ise; kişi bunu tecrübe edecektir ve öğrenecektir;
gemi batar ya da su alır ve bireysel öğrenmeyi-gelişimi ilgilendirir-konu alır;

felsefi tanımı da buraya yönelir;
Bireysel faydacılık ya da mutlulukçuluk, toplumsal ilişkiler genelgeçerler üzerine yorumlanabilir
Erdem tanımına bağdaştırılabilir-içine sokulablilir; Söz ve eylem birlikteliğiliğin ve uyumluluğun erdemliliği ya da erdemsizliği üzerine gidilebilir; düşünülebilir;

Lafla peynir gemisini yürümediği ve güzel, iyi donanmış sözlerin lafların eylem üretmediği ve sözün etkisi ve gerçekliği gerçeklik yapması ve yaratması konusu gündeme gelir; Hİtabet;
Burada sözün gücü ölçülmelidir ve kanıtlanmalıdır ve neye dayandığı;
İnsanın ve insanların sözel iletişimi ve yazınla da iletişimi de eklenebilir çünkü dil ve lisan konuşma bir araçtır; Ve yazınsal ifade de kısmen içine girer ve tamamen de bağdaştırılabilir çünkü insanoğlu sesli sözcüklerin düşünsel karşıları ile düşünmektedir ve yazmaktadır
Sözel ifade sesli düşünmenin bir dışavrumudur; İnsanoğlu gerçekten de sesle düşünür; HEnüz konuşulmamış ama iç ses ve sesli düşünce sesleri ve sözcükleri oluşturur ve sınar ve uygun bulunanları gerçek sese ve dış ses çevirir;
ve yazınsal iletişimin bir düşünce kaydı ya da aktarımı olması ve insanoğlunun bir düşünce geliştirme ve güzelleştirme hatta estetize etme ve estetik aracı olarak kullanması da buna eklenebilir
ve okumanın bir insan alşıkanlığı ve sevgi, değer verme eylemi olması ve bir bilgilenme çeşidi olması da ekleyelim;

İnsan sesle ve sözle iletişim kurar ve (Düşünür de) yüzyüze de duygularla-mimiklerle;

Söz ve eylem birlikteliğinin tanımı yine, insanın sözü bir etkileme ve yönetme, aktarma yanında yönlendirme ve maniplüasyon aracı olarak kullanması üzerinden yapılabilr; Muhtemele nburda bireysel fayda konusu devreye girer;
İnsanın yalan diye bir kavramı var ve yalan tanımlanabilir, İnsan yalan yapabilir canlıdır ve söz ve düşünce uydurabilir geliştirebilir ve hissetmediğini (doğasal olarak yaşamadığını da auydurabilir ya da tasarlayabiliri ve) gerçekmişçesine sunabilir canlıdır, bu yala nve sanatta oalbilir, Sanatta böyle bir eeylem gözetilmez, Sanat için yüceliktir;
İnsan düşünce sözleri birdir ya da değildir; İç otonom bi makine değildir ve sözü istedidiği gibi biçimler, kullanır, Düşünür ve fayda ölçer-hesaplar; Sözün getirisini-götürüsünü ölçer;

İnsan dışarda göstermelik bir eylem uygulamadan ve önce daha fazla göstermelik söz biçimleyebilir; Kendini hiç tanımayan kişilere başka aktarmayı deneyebilir
Burada yalan üzerine durulabilir ve durulmalıdır ve her söz söz ve eylem birlikteliğiyle bağlantı kurulabilir mi?

Fazla vaat verme etme; Kişi topluam karşı sorumlu ise, soeumluluk yüklenmişse ya da toplumdan bir ödev beliyorsa ya da kazanç sağlaycaksa devreye girer bu;

Bir ölç bin konuş gibi ya da tam tersi; İnsan özün sosyal sorumluluğunu yüklenir ve yüklenmelidir, Eyleminde, Yüklenmedi ise de sonuç ona bunu yükleyecektir,

Ama keyifli de olabilir bu; "Catch Me If You Can" adında gerçek hayattan uyarlama bir film vardır, Herkese tavsiye; Söz ve eylem birliktesizliğinin ve birlikteliğinin nasıl bir hayat deneyim yaratabileceğien dair; (Sıkıysa Yakala Türkçesi)

Yine insan egosu ve kazanımları ve hak sahipliği ve kendine yontmaya ve kazanmaya, kazanca ve birikime/çıkar yönelik iççselleme ve insan doğası sorgulaması bunun içine katılabilir;

Öz sözü birlik; Bu da bir deyim; Ama herkes özü sözü bir olursa hiç yalancı olmaz; Hiç yalancı olmazsa hiç doğrucu olmaz;


(Sonuç; yalan,çıkar fayda ve insan egosu gibi kavramlar bulduk sadece ve sunduk sonuç olarak;)

Felsefi Tanımı; Söz ve eylem birliktesizliği yalandır ya da yanılgıdır; (genel tanımda genel olarak) çünkü bir çarpıtma aracıdır; Gerçeği çarpıtma aracıdır ve gerçeğin çarpıtılmasıdır; Başka bir tanımalama da manipüle kavramı geçebilir yerine çünkü bi başkasının duygu ve düşüncesini manipüle etmeye ve kullanmaya-değiştirmeye yöneliktir; Kişinin doğru bilgi alma ve eylem hakkını da engeller; ve kısıtlar
Bilinçsiz olarak yapılıyor ise de; Kİşinin kendini tanımamasıdır-değerlendirmesidir; Burada gelişim ve öğrenme-tanıma devreye girer;
"Zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü; Sonun da şifayı kapıpta yorulunca/şaşırınca bana gel beni dinle iyi yaz" olur, Yani Barış'ın sözü/dediği gibi; "Kişi kendini bilip sağa sola sormalı Can pazarı bu oyun olmaz;" bir çiçekle de bahar gelemz; Baharı getireceksek çok olacağız demektir bu!
Ve aşığın dediğ gibi satarsın bu canı hiçkimse almaz; Sendedir o senin malıdır; Sen güdersin onu; Yerine yenisi de alınmaz-satılmaz; Kİşiye bir ödev olur bu durumda iyi söz söylemek ve doğru söz söylemek; Çünkü toplumsal çatışmalar/anlaşılamamalar ve karşı öğrenmeler sorunlar, yaşanacaktır ve gelişecektir; Kİşi bunla yüzleşecek ya da huzursuz ve mutsuz olabilecektir; kaçınılmazdır;
 
Son düzenleme:

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst