2008 Küresel Ekonomik Krizi

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Ekonomi kategorisinde Ferdinand Bardamu tarafından oluşturulan 2008 Küresel Ekonomik Krizi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,388 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Ekonomi
Konu Başlığı 2008 Küresel Ekonomik Krizi
Konbuyu başlatan Ferdinand Bardamu
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Ferdinand Bardamu

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
2008 Küresel krizi
BM bu krizi "yüzyılın krizi" olarak nitelerken, IMF ye göre dünya ekonomisinin 1930'lardan bu yana karşılaştığı en tehlikeli finans şokudur(Coşkun,2011:65). Kriz, ABD'de konut sektöründeki denetimsiz krediler yüzünden ortaya çıkmıştır. Kişiler, konutlarını ipotek ettirerek krediler (mortgage) almışlar, bankalar bu krediler üzerinden türevler üretmişler yani tahviller ve bonolar çıkartmışlar ve bu kâğıtlar bir kaç kez el değiştirmiştir. Krizin ardından(2008 )bu kâğıtlar, zehirli kâğıt (toxic paper) adı verilen, karşılığı olmayan ancak büyüklükleri 30 trilyon dolara ulaşan kâğıtlar haline gelmişlerdir. Zira sözü edilen bu finansal araçların teminatını oluşturan konutların değerinde önemli düşüşler yaşanmış ve sonuç olarak küresel ekonomi, karşılığı ödenmeyen büyük bir borç tutarı ile karşı karşıya kalmıştır.
Aslına bakılırsa krizin geliyorum dediği, önemli mevkilerde bulunan insanların bir kısmının uyarılarda bulunduğu ancak para kazanma heyecanı içerisindeki aktörlerin bunları kulak arkası ettiği açıkça görülmektedir. Zaten kapitalist sistemde yaşanan krizlerin dönemselliği bilinirken bu krizin geldiğinin tahmin edilmemiş olması da düşünülemezdi. Nitekim gerçek de bu yöndedir. Küreselleşme ile finansal büyüklüklerdeki inanılmaz artışlar bir sır değildir ve 80’li yıllardan itibaren de dikkat çekicidir. Şu rakamlara bakmak yeterlidir.1980 yılında dünyanın gayri safi hâsılası 10 trilyon dolar civarındadır. Bu dönemde finansal araçların dünya çapında büyüklüğü ise yaklaşık 12 trilyon dolardır.2007 yılına gelindiğinde ise dünyanın GSYH sı 10 trilyon dolardan 55 trilyon dolara çıkmışken, dünya çapında finansal araçların büyüklüğü 12 trilyon dolardan tam 195 trilyon dolara çıkmıştır(Coşkun,2011:69). Farkın bu denli açılmış olması, bu durumun sürdürülebilir olmadığının ikazı iken, sistem önünü görmesine karşın hız kesmemiş yahut kerhen kesmiş ve nihayetinde bir kriz duvarına toslamıştır. Finansal araçlar reel karşılığı olan kâğıtlardır ve hukuki nitelik taşırlar. Ancak hisse senetleri, tahviller ya da bonoların fiyatları, karşılığı oldukları reel kıymetlerin gelecekteki gelirlerinin üstünde bir değeri ifade ettiklerinde bu değerler balon/köpük(bubble) olarak adlandırılmaktadırlar(Coşkun,2011:74). Yukarıda da belirtildiği gibi bu balon fazla büyüdüğünde patlamakta ve depresyona sebep olmaktadır. Reel olarak hızlı bir şekilde büyüyemeyen ekonomiye karşın, kar hırsı ile güdülenmiş sermayenin, finansal araçları kullanarak hızlı büyüme isteği balon oluşmasına sebep olmaktadır. İşte bu yüzden türev finansal varlıklar yaratılmakta, krediler verilirken gevşek davranılmakta ve karşılığı alınamayacak borçlar verilmektedir.
Maliyetleri düşürerek sermaye birikimini hızlandırmak isteyen sistem, teknolojik ilerlemelere bağlı olarak, üretimde daha çok teknoloji daha az emek kullanmakta, bu durum ücretler üzerinde baskı yaratmaktadır. İkinci olarak, daha az emek kullanımı sebebi ile artan iş gücü arzının daha küçük bir kısmı istihdam edilebilmekte sonuç itibari ile toplam talepte yetersizlikler oluşmaktadır. Toplam talebin düşmesini engellemek için birikmiş sermayenin bir kısmı, sermaye sahipleri tarafından finansal araçlar kullanılarak borç verilmekte, bu sayede talep canlı tutulmaya çalışılmaktadır. Parasal bolluğun ve borçlanmanın kolay oluşu sonucunda, ekonomik göstergelerdeki geçici iyileşmeler tüketimi daha da arttırmakta bu da fiyatlara yansımaktadır. Bu döngü sürdürülemeyecek bir noktaya geldiğinde ise krizler patlak vermektedir.
Bazı G–20 Ülkelerindeki GSYH 2008–2009 (Artış/Aza1ış)
Ülkeler 2008 2009 Toplam
ABD 0,4 -2,7 2,3
Almanya 1,2 -5,3 -4,2
Fransa 0,3 -2,4 -2,1
İngiltere 0,7 -4,4 -3,7
İtalya -1 -5,1 -6
AB 1 -4,2 -3,2
Kaynak: IMF, Economic Outlook Raporu, 2009 (Akt. Coşkun,2011)

Avrupa’da da durum pek farklı değildir. Yunanistan’da patlak veren kriz, esasen geçmişte uygulanmış yanlış politikaların bir sonucudur. Yunanistan, son yıllarda kamu harcamalarını aşırı arttırmış, bu sebeple ülkenin borç yükü yükselmiş, borçlar sürdürülemez hale gelmiş ve kriz patlak vermiştir. Kriz Yunanistan’ın kredi ilişkisi içinde olduğu Portekiz, İspanya ve İrlanda gibi Euro bölgesi ülkelerine de sıçramıştır. Türkiye’nin adı geçen ülkelerle borç-alacak ilişkisi açısından pek bağı olmaması, krizin etkisini hafifletmektedir. Ancak Yunanistan’daki durum diğer Avrupa ülkelerine sıçrarsa, bunun Türkiye ekonomisi üzerinde derin etkileri olması muhtemeldir. Zira Türkiye ihracatının yarısından fazlasını AB ülkelerine yapmaktadır. AB genelinde izlenecek tasarruf politikaları sonucunda talep daralmaları ihracat miktarını düşürecek ve dış ticaret açığının büyümesine sebep olacaktır. Ayrıca Türkiye, açıklarının önemli bir kısmını AB kaynaklı fonlarla finanse etmektedir.2009 itibari ile ülkeye giren doğrudan yabancı sermayenin %76,8 i AB kaynaklıdır. Kriz AB geneline yayıldığında, bu bölge içerisinde faiz oranları yükselecek, haliyle yüksek faiz, düşük kur politikası izleyen Türkiye için de borçlanmanın maliyetinde artışlar söz konusu olacak, büyümenin itici gücü olan yabancı sermaye girişi azalacaktır.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst