Neden Önemseriz?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Neden Önemseriz? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 57,803 kez görüntülenmiş, 384 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Neden Önemseriz?
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
daha açık söyleyeyim o zaman, "bilinç-altı" bir aldatmacadan başka bir şey değildir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
daha açık söyleyeyim o zaman, "bilinç-altı" bir aldatmacadan başka bir şey değildir.

Ingilizcesi subconscious dur ve 21. yuzyilda psikolojinin ve psyche- ve psycho- kokenli islevinin de temelidir. Ayni zamanda, cognitive science; yani bilissel bilimin de gozlemi altindadir.

Buna en guzel ornek, araba kullanmak, yuzmek v.s. gibi bir kere ogrenilen ve uzun zaman uygulama olmasa bile unutulmayan becerilerdir.

Ayrica bilincalti, sadece beynin 0-3 yas arasi kaydi ve 0-12 yas arasi, kisi kendi beynini kendi kullanincaya kadar ve bilincli olarak olumsuzluga yonelene yani istenene karsi cikana kadar, kaydina devam eder.

Ondan sonra kayit ikilesir, hem beynin kendi kaydi, hem de kisinin kendisinin beynine kaydi.

Buna en guzel ornek, bir kisiye "bunu neden dedin/yaptin?" v.s. temelli bir soruda verilen "bilmiyorum" cevabidir. Cunku bilincalti devrede iken, kisi bunun bilinc ve farkinda degildir.

Ayrica "aldatmaca" derken, neyin aldatmacasi ve amac nedir, bu aldatmacada?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bu konudak açılımımı başka forumda yapmış bulunuyorum. alışkanlıkların bilinçsel ferlekse dönüşmesi bilinç-altı ile ilgili değidlir. bunlar da bilinçsel edimlerdir. üzerinizdde gömlek olduğunu sürekli düşünmezsiniz ve fakat bunun bilincindesinizdir. en azından giyinik olduğunuzun bilincindesinizdir. dolayısı ile her şeyi bilinç-altına bağlamak yersiz ve çözümsüz bir kaçamaktır. aldatmacadan kastım bilinç-altı ile pozitivizmin sözüm ona rasyonel bir tanrı icad ediyor olmasına dairdir. kişinin 0-3 yaş psikoljisindeki kaydı buı kadar gizli, biinmez bir durumda açıklamaya çalışmanın da yetrsizliği ortadadır. üstelik insanımsıların bilinç-altı nasıldı? sorusuna bu fikrin savunucuları bir ynıt bulamadılar, bulamayacaklardır da...bilincin tarihsel/birikimi, kolektif emeğin ürünü olması ve onun üretim yapısı ile olan ilişkisi kopartılarak salt bilinmeyenler ile açıklanmaya çalışılması elbette bir aldatmacadır.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bu konudak açılımımı başka forumda yapmış bulunuyorum. alışkanlıkların bilinçsel ferlekse dönüşmesi bilinç-altı ile ilgili değidlir. bunlar da bilinçsel edimlerdir. üzerinizdde gömlek olduğunu sürekli düşünmezsiniz ve fakat bunun bilincindesinizdir. en azından giyinik olduğunuzun bilincindesinizdir. dolayısı ile her şeyi bilinç-altına bağlamak yersiz ve çözümsüz bir kaçamaktır. aldatmacadan kastım bilinç-altı ile pozitivizmin sözüm ona rasyonel bir tanrı icad ediyor olmasına dairdir. kişinin 0-3 yaş psikoljisindeki kaydı buı kadar gizli, biinmez bir durumda açıklamaya çalışmanın da yetrsizliği ortadadır. üstelik insanımsıların bilinç-altı nasıldı? sorusuna bu fikrin savunucuları bir ynıt bulamadılar, bulamayacaklardır da...bilincin tarihsel/birikimi, kolektif emeğin ürünü olması ve onun üretim yapısı ile olan ilişkisi kopartılarak salt bilinmeyenler ile açıklanmaya çalışılması elbette bir aldatmacadır.

Bir bebek 0-3 yas arasindaki yasamini neden hatirlamaz? Buradaki bilinc suur karsiligi olan bilinc degildir. Beynin islevi algisi olan bilinctir.

Mesela bir bebek suuru ile yemek yer, ama hem ne yediginin, hem de neden yedigini bilincinde degildir.

Bilincalti beynin kendi kayitidir, bilinclilik ise kisinin kendi beynini kendisinin kullanmasidir ve beynine kendisinin kayit etmesidir.

Bilinc bilmek ve algilamak ile bagintilidir. Bilincaltinda ise bu eylemler yoktur, beynin otomatik kayiti vardir. Bir cesit fotograf makinesi, ya da ses ve goruntu alan bir cihaz gibi.

Konu insanoglu acisindan ve bilim olarak henuz yenidir ve bu yuzyilin bir urunudur. O yuzden sorulacak bazi sorulara henuz bilimsel yanit verilememesi de normaldir.

Consciousness, yani turkce karsiligi bilinc; suur anlaminda kullanim degildir. suur bir cesit canlilik belirtisidir. Yani beynin dusunmesine gerek duymaz. Ama bilinc aksine tam da beynin dusuncesi ve dusunmesi ile ilgilidir. unconscious-suur yitirimi, subconscious da bilincalti demektir.

Tabi bu kavramlarin bilhassa ingilizce de algilanmasi daha kolaydir. Cunku turkce daha suur ile bilinc farkini bile dile getirememekte ve ikisini esdeger kilmaktadir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bebek denilen o büyük canlı ne yediğinin bilincinde olmasa tercih yapmazdı. seçici davranmasının temel nedenleri, edimleri çok açık bir şekilde bilinçsel davrandığını göstermektedir. bilincin gelişme aşamasında olması ile bilinçsizlik karıştırılmamalıdır.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bebek denilen o büyük canlı ne yediğinin bilincinde olmasa tercih yapmazdı. seçici davranmasının temel nedenleri, edimleri çok açık bir şekilde bilinçsel davrandığını göstermektedir. bilincin gelişme aşamasında olması ile bilinçsizlik karıştırılmamalıdır.

Tercihi bilincli yapmaz, bes duyu algisi olarak yapar. Bugun birt hayvanda tadini begenmedigi bir yiyecegi yerken yuz ifadesi degisir. Bunlar bilincten degil, beyinden gelen hareketlerdir.

Bilincin gelismesi ve acikligi da, bunun ne kadar dogmalarla, inanclarla, ideolojilerle ve etik yonlendirim ve yaptirimlarla doldurulmamasina bagli.

Iste o yuzden 3-6 yas arasi beynin en cok ogrendigi yastir.

Bilincsizlikte bu anlamda kullanilmaz. Mesela ben "Turkiye'deki iscinin isci bilincine sahip olmadigini" soyleyebilirim. Yani isciligin ne oldugu bilgi ve algisi bir bati kadar yasanmamis ve gelismemistir. Bilinc genelde kisinin kendi yasamindan ve bu yasami degerlendirmesinden gelen bir olgudur. Yani tamamen kisinin kendisine aittir ve numenaldir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
şimdilik yorumsuz geçeceğim. çünkü başka temel bir sorun ile karşılaştım. yazıp yazmama konusunda bir karar aşamasında olduğumdan söz hakkınızı kısıtlamakten çekiniyorum.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
şimdilik yorumsuz geçeceğim. çünkü başka temel bir sorun ile karşılaştım. yazıp yazmama konusunda bir karar aşamasında olduğumdan söz hakkınızı kısıtlamakten çekiniyorum.

Ayni yaniti bir onceki basligada yazmissiniz. Ben de oraya yazdigimi buraya alintiliyorum.

Rica ederim. karsilastiginiz "baska temel sorunu" da sakincasi yoksa aciklayabilirsiniz. Sitede bir konu hakkinda usturuplu yazisabildigim kisilerin basinda geliyorsun. O yuzden "soz hakkimi kisitlamak" gibi bir cekinceniz olmasin.-e.i.-
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Insanoglunun fenomenal olarak ortaya koydugu bir dilde neler saklidir?

Kavram, ifade, algi, yansitma, bilgi, bilinc, farkindalik, hafiza, dusunce, akil, birikim, zeka, zihniyet, inanc, ideoloji, etik yonlendirim ve yaptirimlar v.s. yani dil olarak dile gelen hersey, insanoglu fenomeninin numenal goruntusudur. Bu dile ayni zamanda dilsiz vucut davranisi da dahildir.

Bir de bu dilin arkasinda kisinin dillendirdigini neden oyle dillendirdiginin kisinin dile getirememesi vardir.

Iste bir bebegin, limon yerken yuzunu eksitmesi, onun fenomenal bir hareketidir. Cunku henuz bunu algilayacak ve kendi istegi ile yuzunu eksitecek bir bilince sahip degildir.
 

leprechaun

Üye
Yeni Üye
Katılım
15 Ocak 2012
Mesajlar
150
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
önemsenmek için önemseriz. hay allah bu da başka bir soruyu doğurdu. neden önemsenmek istiyoruz?
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
önemsenmek için önemseriz. hay allah bu da başka bir soruyu doğurdu. neden önemsenmek istiyoruz?

"Ben varım..buradayım..Tek başıma, kendim de dahil pek çok şeyi değiştiremiyorum..Sesim cılız..Tırnaklarım ve pençelerim yok..ölümlüyüm..basit bir grip virüsü bile beni yere seriyor..En akıllı..en güzel..en erdemli...kısacası "en" değilim..olamayacağımı biliyorum....."ne doğan güne hükmüm geçer, ne halden anlayan bulunur.." işte bu yüzden önemsenmek isteriz..nefes almaya, yaşamaya,sevmeye devam edebilelim diye..:)
 

leprechaun

Üye
Yeni Üye
Katılım
15 Ocak 2012
Mesajlar
150
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
"Ben varım..buradayım..Tek başıma, kendim de dahil pek çok şeyi değiştiremiyorum..Sesim cılız..Tırnaklarım ve pençelerim yok..ölümlüyüm..basit bir grip virüsü bile beni yere seriyor..En akıllı..en güzel..en erdemli...kısacası "en" değilim..olamayacağımı biliyorum....."ne doğan güne hükmüm geçer, ne halden anlayan bulunur.." işte bu yüzden önemsenmek isteriz..nefes almaya, yaşamaya,sevmeye devam edebilelim diye..:)
Tanrı her şeyi değiştirebiliyor. sesi gür, güçlü. tırnakları e pençeleri yok belki ama "ol" demesiyle dağların olmasını sağlayabilecek bir iradesi var. virüs bile onu hamd ediyor. ona zarar vermeyi bırak, bunu düşünebilecek bile kimse yok. en akıllı, en güzel hatta en güzel isimlerin sahibi, en erdemli en en en...

böyle bir varlık olan Tanrı niçin yarattığı kullar tarafından önemsenmek istiyor, bilinmek istiyor, sevilmek istiyor? :)
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Tanrı her şeyi değiştirebiliyor. sesi gür, güçlü. tırnakları e pençeleri yok belki ama "ol" demesiyle dağların olmasını sağlayabilecek bir iradesi var. virüs bile onu hamd ediyor. ona zarar vermeyi bırak, bunu düşünebilecek bile kimse yok. en akıllı, en güzel hatta en güzel isimlerin sahibi, en erdemli en en en...

böyle bir varlık olan Tanrı niçin yarattığı kullar tarafından önemsenmek istiyor, bilinmek istiyor, sevilmek istiyor? :)

Sanırım İslam'da betimlenen Tanrı'dan söz ediyorsunuz..Ben genel bir cevap vermeye çalışayım..Bilinmeyen bir yaratıcı, yaratıcılığın erdemini nasıl /neyle/kiminle paylaşacak?Yaratıcı, bilinçli, kavrayan özne olmaksızın (insan/başka bir bilinçli varlık),varlığını "var" kılamaz....Son cümlem yeterince açık-seçik olmadı farkındayım..üzerinde düşünmeye devam edeceğim..
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
aslında başka bir çok insani özelliğimizi tanrı tasarımımıza yansıttığımız gibi, önemseme ve önemsenme eğilimlerimizi de tanrıya yansıtmaya çalışıyor gibiyiz... oysa, önemseme ve önemsenme gibi eğilimler onun, mutlaklığı,kesinliği,tamlığı,tözlüğü...vb... yani kendisi için iyi olan tüm her şeyi zaten kendi üstünde taşıdığı için, hiçbir şeye gereksinim duymama ...gibi temel özellikleriyle çelişeceği için ve kendi nitelikleri birbiriyle çelişkili olan bir tanrı tasarımı kabul edilemez olduğundan, tanrı önemsemez ve önemsenmek istemez... demek istiyorum...
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Dönüp dolaşıp metafiziğe toslamayalım yine.:).Bizler tanrı/tanrısal vb olmayan insanlarız ve önemsenmeyi önemseriz.Bebekken önemsenmek hayati bir gereksinimimizdi.Şimdi de "adam yerine koyulmak" ihtiyacımız devam ediyor..Tanrı'yı da rahat bıraksak artık..Forumların hemen hepsinde aynı tartışmalar var.Ben küçükken (5-6 yaşlarında filandım herhalde..)kuzenimle "senin annen güzel/benim annem güzel kavgası yapardık hep..İşi azıtıp saç çekme faslına gelmekte iken, annelerimiz ikimizi de pataklardı ve tartışma biterdi..Nedense bunu hatırladım..:p
 

leprechaun

Üye
Yeni Üye
Katılım
15 Ocak 2012
Mesajlar
150
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Sanırım İslam'da betimlenen Tanrı'dan söz ediyorsunuz..Ben genel bir cevap vermeye çalışayım..Bilinmeyen bir yaratıcı, yaratıcılığın erdemini nasıl /neyle/kiminle paylaşacak?Yaratıcı, bilinçli, kavrayan özne olmaksızın (insan/başka bir bilinçli varlık),varlığını "var" kılamaz....Son cümlem yeterince açık-seçik olmadı farkındayım..üzerinde düşünmeye devam edeceğim..
amacım metafiziğe dönmek değil. ancak önemsenmek isteyişimizi zayıflığımıza, güçsüzlüğümüze, kusurlu oluşumuza vs bağlamanıza bianen Tanrı'yı örnek verdim.

elbette ki bu Tanrı insan aklının ürünü olabilir. dolayısıyla kusurlu insan aklının yarattığı kusurlu Tanrı'da çelişkiler barındırabilir. dolayısıyla mükemmel olduğu halde önemsenmek isteyebilir. haklısın.

ancak mevcut dinsel anlayışların doğru olma ihtimali içinde mükemmel Tanrı önemsenmek istiyorsa, senin "zayıf, kusurlu vs olduğumuz için önemsenmek istiyoruz" tezin çöker. bundan bahsediyorum.

birazda materyalizm üzerine basalım. biz insanlar en çok hangi yönümüzle önemsenmek isteriz? hatalı, eksik, beceriksiz hallerimizde mi? çok iyi yapabildiğimiz bir beceride hiç önemsenmesek, kimsenin umrunda olmasak halimizden memnun olur önemsenmek istemez miyiz? mesela dünyanın en iyi futbolcusu olsan ama kimse seni tanımasa ve önemsemese "amaaann bana ne, ben mükemmelim, niye önemsenmeyi kafama takayım ki?" diye mi düşünürüz?

siz neden beni önemseyip sorularıma yanıt veriyorsunuz ki? ya da cevap vermenizin sebebi önemsemeniz mi? :)
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
siz neden beni önemseyip sorularıma yanıt veriyorsunuz ki? ya da cevap vermenizin sebebi önemsemeniz mi? :)

Birbirimizi yanıtlarken, farkında olmadan bir "önem sırası" da yaratıyor muyuz acaba diye düşündürttünüz beni.İlk aklıma gelenler:
-Yanıtlarken "kişi"yi mi, yazdıklarını mı muhatap alıyoruz?Yani iletileri özneden ne kadar bağımlı/bağımsız algılıyoruz?Hangisi önemli?
-yanıtlarımıza karşı yanıt mı, yoksa kişiliğimize yönelik onay mı bekliyoruz (yani yazan özne olarak biz ne kadar yazdıklarımızla bütünüz)?
-Önemsediğimiz kendi egomuz ve onu beslemek istiyorsak diyalogu sürdürüyor olabilir miyiz?
-yani bilgi/kavram vs öğrenme amaçlı da olsa nihai sonuç kendimize birşeyler katmak mı?
-eğer başkaları da bizden faydalanıyorsa bile, bu bize "kendimiz" adına kazanılmış bir ego tatmini olarak mı yansıyor?
Sorular uzar gider..Endişem , kendi cevaplarımın beni "bencil"iğini sosyal paylaşımlarla örtmeye çalışan "biri" yle tanıştırması..Ya da "yalnız"la..Hangisi daha kötü?*:)
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Son katılımımdan sonraki yorumcu arkadaşların yorumlarına karşı genel bir değerlendirme notudur; -hepsine, ayrıca teşekkür ediyorum-

Hayvanlarda da tad alma duyusu geliştiği için yüz ifadelerinde değişmeler olacaktır. Refleks olan hareketlerin bilinçli hareketlerden ve iç-tepisel hareketlerin de aynı şekilde diğerlerinden ayırt edilmeleri gerekir. Öz olarak, bebek/insan da önemser.

../.
Önemsenmek için de önemseriz; bu da doğrudur. Evrensel/genel olanın karşısında tikel/öznel olduğumuzun bilinciyle ve öznelliğimizin benimsenmesi için önemsenmek isteriz. Ve fakat, önemsenmemenin her hali kişi üzerinde aynı etki/tesire sahip değildir.

../.
En-mükemmel yoktur; evrensel olanla tikel arasındaki çelişki “en” denileni düşüncede yaratmış ve yaratmayı sürdürecektir.

../.
Zayıf ve kusurlu olmak birer ölçümleme ve yargı içerirler. Önemsemek/önemsenmek için böylesi bir ölçeğe gereksinim olmadığı kanısındayım.

../.
Maskelemek, önemsemenin değil belki ve bir açıdan önemsememenin bir nedeni, bir biçimi olabilir. Salt-kendini önemseme biçiminde -ki, bu da ne kadar mümkün?- ego-nun tavan yapması o-nun önemsizliğini değil, değer/sizliğini ortaya koyar. Nükleer bir tehlikeyi tüm insanlar önemserler; bunu, önemsizliklerini maskelemek için değil, yaşanabilir canlı-dünyaları önemsedikleri için önemserler.

Saygı ile...
 

Beril

Üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Doğamız gereği olsa gerek pek aceleceyiz .Büyümede ,düşünmekte, tercihlerimizde her şey ama herşey de pek aceleciyiz.)Önemseme /önemsenme arzusu evet bebekte de olan içgüdüsel bir tepki.Olamamış bireyleri bir bebeğin önemseme arzusuyla yetişkin bireyin önemseme arzusu arasındaki fark kanımca ayakkabı numarası....)Öğrenme isteği ile eş güdümsel işleyen içsel bir mekanizma......Önemseme kimilerinin yaradılışı gereği ,yaşadığı ortam,yetişme biçimi ve nihayet kültürel çevresi gereği oluşan tercihlerin gelişimi , gerçekleşme ümidi nihayet hedefi gerçekleştirme yani başarıya varmak arzusu ile doğru orantılıdır.
Yani önemsemenin altında yatan gerçek arzu önemsenmeyi arzulamaktır.Yani değer görme isteği ....Bilinmeyi arzulamak .)Ki birey böylelikle kendini tanımlamak ister .Ne zor çetrefilli bir yolculuktur hayat boyu sürer.Ve insanoğlu gerçek tanımına son nefesinde varır.İşte o zaman önemseme - önemsenme gibi insanı rahatsız eden bu duygudan kurtulabilir.
Son olarak tercihlerimizin önem boyutunu geliştirmek -tercihlerimizi azaltmak -sınırlamak yahut tercihlerimizden vazgeçmek bizim elimizde
Kararlarımız neticesi iç dünyamıza yansıması, önemsenen tercihin bireydeki gerçek boyutu -önem derecesi- ,tahlilleri doğru yapılmalıdır. *yani bir bilim adamı kadar şüpheyle ,merakla yaklaşmalıdır kendindeki önem zincirine, neden mi? Olaylara, kişilere nötr kalmak kişinin tecrübesiyle örtüşük olsada da kişi kendi kendini rahatlıkla kandırabilir önem sırasını karıştırabilir; bu hataya da yukarıda giriş cümlemde belirttiğim huyumuz yüzünden düşebilir_acelecilik_
Bizler önemsenmek istediğimiz için buradayız.Değerliyiz ...Kendimizi tanımlıyoruz.
Tanımlamalarımız için kimi zaman birer ayna kimi zaman kılıç-kalkan oluruz hem de kırılacağına aldırmadan .İşte bu da önemsenmeyi hak eden bir tepkidir.En başta varlığını özlettiren Nejdet Hocam'a hoş geldinizi borç bilirim.Tüm paylaşımcı arkadaşlarıma
Saygı ile
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst