- Konbuyu başlatan
- #1
Ahlakın en büyük gizi sevgidir, ya da kendi doğamızın dışına çıkmak ve kendimizi, kendi güzelliğimizle değil, düşüncede, eylemde ya da kişide var olan
güzellikle özdeşleştirmektir.Shelley İnsanların çoğu tek başlarına kendilerini güçsüz, savunmasız, büyük işler başarma kabiliyetinden yoksun, yalnız
hissederler ve özellikle bilmediklerinden, hükmedemediklerinden, kendilerine dokunulmasından korkarlar.Bu nedenlerle sürekli olarak etraflarına mesafeler
koyarlar.
Bu korkulardan,savunmasızlıklarından kurtulabilme duygularıyla, üyeleriyle aynileşebildiği,her şeyin tek bir bedende yaşanıyormuşçasına hissedildiği
kitlelerin içinde bulunmayı arzu ederler.Çok basit bir örnek verecek olursak insanların bir kalabalık gördüklerinde gayri ihtiyari de olsa oraya
yöneldiklerini gözlemlediğimiz çok olmuştur.Kalabalığın oluşma sebebini bilmese de o topluluğun içinde olma arzusu insanın yapısında içgüdüsel olarak
mevcuttur.Zulme uğramış olma duygusu da insanı bir yerlere ait olmaya iter ve ait olduğu kitleler vasıtasıyla deşarj olma isteklerini de biraz olsun
giderebilirler.
Bireyler, kültürel olarak tanımlanmış çeşitli gruplarla kendi aralarında özdeşim kurarlar. Kitle içerisinde kişisel farklılıklar silinir, eşitlik,
aynilikler ön plana çıkar.Kitle içerisinde sosyal sınıf farklılıkları, güçlü-güçsüz çekişmeleri, kültürlü-cahil ayrımları en aza inmiş, herkes kendisinin
yapabileceği en iyi şeyi yapıyor hale gelmiştir.Ancak şunu ifade etmekte yarar var; bireysel olarak zayıf olan insanlar genelde güçlü bir insanın veya
güçlü olduğuna inandıkları bir düşüncenin etrafında kitle oluştururlar.Kişinin kendisinden daha büyük ve daha güçlü bir şeyin içinde sürüklenmesi, onun
kendisini ait olduğu şeyle özdeşleştirmesine, aynileştiği şey kadar güçlü olduğunu hissetmesine sebep olur.Onlarca bedenin heyecanından, kolektif güçlülüğün
yarattığı heyecan dalgasından daha büyük bir afrodizyak olabilir mi?
Cemaat ve kimlik duygusu, süregelen arkadaşlık ve bağlar; diyalogun, işbirliğinin ve rekabetin çeşitliliği ve kışkırtıcılığı insana cazip gelir. Kolektif
coşkunluk halinin bir yönü güçlülüktür. Katılımcıların, değişimi gerçekleştirebileceklerine ve hem bireysel hem de kolektif güce sahip olduklarına inandıkları
zaman yaşadıkları “güçlülük” duyguları onları son derece tatmin eder.
Kitleler yoluyla başkalarını ikna etme, yeni örgüt biçimleri yaratma, toplumsal dünyanın parçalarını yeniden adlandırma ya da toplumun kendisini şekillendirmeye
çalışma düşünceleri ve tüm bunları gerçekleştirebilmeye yönelik pratiklerin hayata geçirilmesi kitle üyeleri için çok büyük haz kaynağıdır.Bir anlığına, toplumun
ileride nasıl olabileceğini görmekten duyulan keyif de benzer bir tatmindir. Umut ve arzu, duygusal heyecanı, bilinçli planlar ve ahlaki görüşlerle birleştirir.
Arzu dünyayı değiştirme tasarılarının önünü açabilir.
Tasarılar yerel ve kişisel ya da hırslı ve global olabilir. Başarı şansları az ya da çok olabilir. Kişinin hayatına bir yön, amaç ve akış duygusu kazandırarak
bugünü ve yarını birbirine sıkıca bağlarlar. İnsan hayatının amacını bulduğuna inanır.Bir tasarının zaman içinde adım adım gerçeğe dökülmesi, insanların hayatlarına
bir anlam ve mutluluk katar. Kitleler yoluyla ahlâki ilkelerin ilan edilir, ahlâki sesler yükseltilerek çoğunlukla son derece tatmin edici hayatlar yaşanır.
Yeni görüşlerin ve yeni bakış açılarının doğması her zaman zordur ancak bunlar, ahlaki duyarlılıkları sunmak için önemli toplumsal bilgi ve fırsatlar sunabilir.
Yinede bazıları, farklı düşünme, hissetme ya da yaşama çabalarının karşılığında karalamalar ve yanlış anlamalarla, hayati tehlikelerle karşı karşıya kalırlar,
özel hayatın hazlarından vazgeçmek durumunda kalırlar.“Büyük bir sapma, insanlar tarafından paylaşıldığında fraksiyon olarak adlandırılır, paylaşılmadığında ise paranoya..”
(1) Ciddi hareketlerin ciddi ideolojileri vardır.Kişisel olmayan, ideolojik disiplin, sıra dışı bir özgüveni ve cüreti teşvik eder. Kendisiyle aynı düşünceleri paylaşan bir
grupla beslenen, bireysel vicdanın inatçı gücü, en devrimci protesto eylemlerini yaratmaya muktedir olan öz-denetimi ve güveni sağlar. Katılık, ideolojik güven ve
marjinallik duygusu güçlü bir bileşim oluşturabilir. “Her büyük hareket şu üç aşamadan geçmelidir: gülünç bulunma, tartışılma, benimsenme.”
(2) Büyüme isteği kitlenin temel özelliğidir. Herkese açık, sınırları olmayan kitleler çok çabuk büyüyebilir, ancak bunların dağılmaları da kolay ve çabuk olur. Kapalı
kitleler kendi içinde sınırları ve belli ortak kabulleri olan kitlelerdir.Burada sayıdan ziyade devamlılık, kalıcılık esastır, dağılmaları zordur. Bu kitleler zamanla
kurumlara dönüşürler. Kitle hareket halinde olmayı ve bir hedefe doğru ilerlemeyi ister.
Kişinin katıldığı her hareket, önceden var olan kişisel ihtiyaçların dile getirilmesi için bir araç işlevi görebilir. Bu öteki dünya, genelde bize günlük hayatımızdan daha gerçek gelir,
çünkü “gerçek” benliklerimizi orada deneyebilir ve doğal olarak günlük rutinlerimizin önünü kapattığı derin hakikatlere ve aidiyetlere, orada ulaşabiliriz.
Kitlelerin kendi kuralları ve gerçekleri olduğundan, orada alışılmış öznelliğimizden sıyrılıp, başka bir şeyin parçası olarak kendimizi kaybedebiliriz.
Bireysel olarak gerçekleştiremeyeceğimiz şeyleri kitleler vasıtasıyla gerçekleştirdiğimizde, ait olduğumuz kitlenin başarılarını, vizyon ve duruşunu sahiplenir
en azından ortak oluruz. Bu bir yönüyle kişinin kendisinden kaçış, bir yerlere sığınıştır. Diğer taraftan bir ortak hedef etrafında küçük küçük bireysel çaba ve
kabiliyetlerin birleşmesi, kişiliklerin ortaya çıkmasıdır.
Mehmet Çobanoğlu
güzellikle özdeşleştirmektir.Shelley İnsanların çoğu tek başlarına kendilerini güçsüz, savunmasız, büyük işler başarma kabiliyetinden yoksun, yalnız
hissederler ve özellikle bilmediklerinden, hükmedemediklerinden, kendilerine dokunulmasından korkarlar.Bu nedenlerle sürekli olarak etraflarına mesafeler
koyarlar.
Bu korkulardan,savunmasızlıklarından kurtulabilme duygularıyla, üyeleriyle aynileşebildiği,her şeyin tek bir bedende yaşanıyormuşçasına hissedildiği
kitlelerin içinde bulunmayı arzu ederler.Çok basit bir örnek verecek olursak insanların bir kalabalık gördüklerinde gayri ihtiyari de olsa oraya
yöneldiklerini gözlemlediğimiz çok olmuştur.Kalabalığın oluşma sebebini bilmese de o topluluğun içinde olma arzusu insanın yapısında içgüdüsel olarak
mevcuttur.Zulme uğramış olma duygusu da insanı bir yerlere ait olmaya iter ve ait olduğu kitleler vasıtasıyla deşarj olma isteklerini de biraz olsun
giderebilirler.
Bireyler, kültürel olarak tanımlanmış çeşitli gruplarla kendi aralarında özdeşim kurarlar. Kitle içerisinde kişisel farklılıklar silinir, eşitlik,
aynilikler ön plana çıkar.Kitle içerisinde sosyal sınıf farklılıkları, güçlü-güçsüz çekişmeleri, kültürlü-cahil ayrımları en aza inmiş, herkes kendisinin
yapabileceği en iyi şeyi yapıyor hale gelmiştir.Ancak şunu ifade etmekte yarar var; bireysel olarak zayıf olan insanlar genelde güçlü bir insanın veya
güçlü olduğuna inandıkları bir düşüncenin etrafında kitle oluştururlar.Kişinin kendisinden daha büyük ve daha güçlü bir şeyin içinde sürüklenmesi, onun
kendisini ait olduğu şeyle özdeşleştirmesine, aynileştiği şey kadar güçlü olduğunu hissetmesine sebep olur.Onlarca bedenin heyecanından, kolektif güçlülüğün
yarattığı heyecan dalgasından daha büyük bir afrodizyak olabilir mi?
Cemaat ve kimlik duygusu, süregelen arkadaşlık ve bağlar; diyalogun, işbirliğinin ve rekabetin çeşitliliği ve kışkırtıcılığı insana cazip gelir. Kolektif
coşkunluk halinin bir yönü güçlülüktür. Katılımcıların, değişimi gerçekleştirebileceklerine ve hem bireysel hem de kolektif güce sahip olduklarına inandıkları
zaman yaşadıkları “güçlülük” duyguları onları son derece tatmin eder.
Kitleler yoluyla başkalarını ikna etme, yeni örgüt biçimleri yaratma, toplumsal dünyanın parçalarını yeniden adlandırma ya da toplumun kendisini şekillendirmeye
çalışma düşünceleri ve tüm bunları gerçekleştirebilmeye yönelik pratiklerin hayata geçirilmesi kitle üyeleri için çok büyük haz kaynağıdır.Bir anlığına, toplumun
ileride nasıl olabileceğini görmekten duyulan keyif de benzer bir tatmindir. Umut ve arzu, duygusal heyecanı, bilinçli planlar ve ahlaki görüşlerle birleştirir.
Arzu dünyayı değiştirme tasarılarının önünü açabilir.
Tasarılar yerel ve kişisel ya da hırslı ve global olabilir. Başarı şansları az ya da çok olabilir. Kişinin hayatına bir yön, amaç ve akış duygusu kazandırarak
bugünü ve yarını birbirine sıkıca bağlarlar. İnsan hayatının amacını bulduğuna inanır.Bir tasarının zaman içinde adım adım gerçeğe dökülmesi, insanların hayatlarına
bir anlam ve mutluluk katar. Kitleler yoluyla ahlâki ilkelerin ilan edilir, ahlâki sesler yükseltilerek çoğunlukla son derece tatmin edici hayatlar yaşanır.
Yeni görüşlerin ve yeni bakış açılarının doğması her zaman zordur ancak bunlar, ahlaki duyarlılıkları sunmak için önemli toplumsal bilgi ve fırsatlar sunabilir.
Yinede bazıları, farklı düşünme, hissetme ya da yaşama çabalarının karşılığında karalamalar ve yanlış anlamalarla, hayati tehlikelerle karşı karşıya kalırlar,
özel hayatın hazlarından vazgeçmek durumunda kalırlar.“Büyük bir sapma, insanlar tarafından paylaşıldığında fraksiyon olarak adlandırılır, paylaşılmadığında ise paranoya..”
(1) Ciddi hareketlerin ciddi ideolojileri vardır.Kişisel olmayan, ideolojik disiplin, sıra dışı bir özgüveni ve cüreti teşvik eder. Kendisiyle aynı düşünceleri paylaşan bir
grupla beslenen, bireysel vicdanın inatçı gücü, en devrimci protesto eylemlerini yaratmaya muktedir olan öz-denetimi ve güveni sağlar. Katılık, ideolojik güven ve
marjinallik duygusu güçlü bir bileşim oluşturabilir. “Her büyük hareket şu üç aşamadan geçmelidir: gülünç bulunma, tartışılma, benimsenme.”
(2) Büyüme isteği kitlenin temel özelliğidir. Herkese açık, sınırları olmayan kitleler çok çabuk büyüyebilir, ancak bunların dağılmaları da kolay ve çabuk olur. Kapalı
kitleler kendi içinde sınırları ve belli ortak kabulleri olan kitlelerdir.Burada sayıdan ziyade devamlılık, kalıcılık esastır, dağılmaları zordur. Bu kitleler zamanla
kurumlara dönüşürler. Kitle hareket halinde olmayı ve bir hedefe doğru ilerlemeyi ister.
Kişinin katıldığı her hareket, önceden var olan kişisel ihtiyaçların dile getirilmesi için bir araç işlevi görebilir. Bu öteki dünya, genelde bize günlük hayatımızdan daha gerçek gelir,
çünkü “gerçek” benliklerimizi orada deneyebilir ve doğal olarak günlük rutinlerimizin önünü kapattığı derin hakikatlere ve aidiyetlere, orada ulaşabiliriz.
Kitlelerin kendi kuralları ve gerçekleri olduğundan, orada alışılmış öznelliğimizden sıyrılıp, başka bir şeyin parçası olarak kendimizi kaybedebiliriz.
Bireysel olarak gerçekleştiremeyeceğimiz şeyleri kitleler vasıtasıyla gerçekleştirdiğimizde, ait olduğumuz kitlenin başarılarını, vizyon ve duruşunu sahiplenir
en azından ortak oluruz. Bu bir yönüyle kişinin kendisinden kaçış, bir yerlere sığınıştır. Diğer taraftan bir ortak hedef etrafında küçük küçük bireysel çaba ve
kabiliyetlerin birleşmesi, kişiliklerin ortaya çıkmasıdır.
Mehmet Çobanoğlu