- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 3 Ağu 2009
- Mesajlar
- 32
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 6
Özgürlük Üzerine
Ne zaman kendimi düşüncelerime bıraksam, gözlerimi kapatıp, kendimi hayallerimde yarattığım dünya da bulurum. Bu dünyada o kadar rahat ve mutluyumdur ki imkanı olsa asla terketmezdim. Beni en çok üzense, gözlerimi açtığım da tüm bunların saçma bir hayal gücü olduğunu anlamamdır. Aynı durum düşüncelerim içinde geçerli. Her insanın sevdiği ve uygulamaktan mutluluk duyacağı düşünceleri vardır. Ancak bunları gerçekleştirmeye genellikle gücümüz yetmez. Özgürmüyüz ki gerçekleştirebilelim !
Bazen kendime şu soruyu yöneltiyorum : Biz insanlar ne kadar özgürüz ? Ancak kendime verdiğim yanıt her seferinde içimi karanlık bir korkuyla deolduruyor. Nedeni şüphesiz yaşamın bize getirdiği standartlar. Dünya da her canlı gibi sadece tek bir yaşama sahip olan biz insanlar, akıp giden zaman içerisinde silinip gidiyoruz. Yaratılıştan bu yana o kadar çok değişim yaşandı ki, artık bunları farkedemeyecek kadar duyarsız bir hale büründük. Herakleitos :
"Her şey sürekli bir değişim, bir oluş halindedir. Sonsuz değişmeler içinde değişmeyen tek şey değişimin, değişmez olduğu ilkesidir."
Görüşünü dile getirmiş. Gerçekten de her şey sürekli değişiyor. Biz insanlarda bu değişime ayak ayak uydurmaktan geri kalmıyoruz tabi. Günümüz insanının başlıca işlevi çalışmak, çalışmak, çalışmak... Çocukluğunuzda düşündüğünüz o hayallere ne oldu ? Gençliğinizde düşündüğünüz mesleği ne kadarınız icra ediyor ? Günümüzün olmazsa olmazı para ! Gelir denilen canavar bazen insanın içindeki en mutlu hayallerini silip süpürüyor. Özgür düşünce ortamı diyoruz. Acaba gerçekten düşünme yetimiz hala yerindemi bilemiyorum. Toplumun doğruları üzerine kurulmuş bir yaşantımız, irademize engel olan bir cephe adeta. İnsanlar ne söyler, o parayla mutlu bir hayatın olanbilecek mi ? Benzeri bir çok soru önümüze seriliyor. Toplumun istediği gibi bir insan olsak... Para, kaynağı hiç bitmeyen bir nehir gibi önümüze aksa. Hayallerimizi gerçekleştirmeden, insanların kabul gördüğü gibi bir hayat yaşamanın ne anlamı var ki ?Kierkegaar'ın şu sözü hiç bir zaman aklımdan çıkmaz ;
"Kitle yanılgıdır,
Doğru her zaman azınlıktadır."
Ne kadar da doğru bir söz değil mi ? Biz insanlar bu yanılgıdan kurtulamıyoruz. Bu nedenle özgürlüğümüzü yaşayamıyoruz. Belki de zerdüşt gibi 10 yıl dağda kalsak daha mı özgür olurduk bilemiyorum.
Belki de bir gün gerçek dünya olarak adlandırdığımız yerde hayatımızı devam ettirirken, gözlerimizi açıp kendimizi başka bir gerçeklik içinde buluruz. Belki de gerçek dünya olarak nitelendirdiğimiz bu yaşamın sadece kötü hayallerden ibaret, bir rüya olduğunu görürüz. Bu rüya da, dünyada bir yabancı olma duygusunun, umutsuz, can sıkıcı, tiksinti veren ürpertisiniz hissederiz. İşte bu noktada keşke demek anlamsız kalır. O kötü rüyanın içinde, hayallerimizn peşinden koşmadığımız için hayıflanırız.
Ne zaman kendimi düşüncelerime bıraksam, gözlerimi kapatıp, kendimi hayallerimde yarattığım dünya da bulurum. Bu dünyada o kadar rahat ve mutluyumdur ki imkanı olsa asla terketmezdim. Beni en çok üzense, gözlerimi açtığım da tüm bunların saçma bir hayal gücü olduğunu anlamamdır. Aynı durum düşüncelerim içinde geçerli. Her insanın sevdiği ve uygulamaktan mutluluk duyacağı düşünceleri vardır. Ancak bunları gerçekleştirmeye genellikle gücümüz yetmez. Özgürmüyüz ki gerçekleştirebilelim !
Bazen kendime şu soruyu yöneltiyorum : Biz insanlar ne kadar özgürüz ? Ancak kendime verdiğim yanıt her seferinde içimi karanlık bir korkuyla deolduruyor. Nedeni şüphesiz yaşamın bize getirdiği standartlar. Dünya da her canlı gibi sadece tek bir yaşama sahip olan biz insanlar, akıp giden zaman içerisinde silinip gidiyoruz. Yaratılıştan bu yana o kadar çok değişim yaşandı ki, artık bunları farkedemeyecek kadar duyarsız bir hale büründük. Herakleitos :
"Her şey sürekli bir değişim, bir oluş halindedir. Sonsuz değişmeler içinde değişmeyen tek şey değişimin, değişmez olduğu ilkesidir."
Görüşünü dile getirmiş. Gerçekten de her şey sürekli değişiyor. Biz insanlarda bu değişime ayak ayak uydurmaktan geri kalmıyoruz tabi. Günümüz insanının başlıca işlevi çalışmak, çalışmak, çalışmak... Çocukluğunuzda düşündüğünüz o hayallere ne oldu ? Gençliğinizde düşündüğünüz mesleği ne kadarınız icra ediyor ? Günümüzün olmazsa olmazı para ! Gelir denilen canavar bazen insanın içindeki en mutlu hayallerini silip süpürüyor. Özgür düşünce ortamı diyoruz. Acaba gerçekten düşünme yetimiz hala yerindemi bilemiyorum. Toplumun doğruları üzerine kurulmuş bir yaşantımız, irademize engel olan bir cephe adeta. İnsanlar ne söyler, o parayla mutlu bir hayatın olanbilecek mi ? Benzeri bir çok soru önümüze seriliyor. Toplumun istediği gibi bir insan olsak... Para, kaynağı hiç bitmeyen bir nehir gibi önümüze aksa. Hayallerimizi gerçekleştirmeden, insanların kabul gördüğü gibi bir hayat yaşamanın ne anlamı var ki ?Kierkegaar'ın şu sözü hiç bir zaman aklımdan çıkmaz ;
"Kitle yanılgıdır,
Doğru her zaman azınlıktadır."
Ne kadar da doğru bir söz değil mi ? Biz insanlar bu yanılgıdan kurtulamıyoruz. Bu nedenle özgürlüğümüzü yaşayamıyoruz. Belki de zerdüşt gibi 10 yıl dağda kalsak daha mı özgür olurduk bilemiyorum.
Belki de bir gün gerçek dünya olarak adlandırdığımız yerde hayatımızı devam ettirirken, gözlerimizi açıp kendimizi başka bir gerçeklik içinde buluruz. Belki de gerçek dünya olarak nitelendirdiğimiz bu yaşamın sadece kötü hayallerden ibaret, bir rüya olduğunu görürüz. Bu rüya da, dünyada bir yabancı olma duygusunun, umutsuz, can sıkıcı, tiksinti veren ürpertisiniz hissederiz. İşte bu noktada keşke demek anlamsız kalır. O kötü rüyanın içinde, hayallerimizn peşinden koşmadığımız için hayıflanırız.