Kierkegaard 'e ait özlü sözler

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe.Net Arşiv kategorisinde mavimor tarafından oluşturulan Kierkegaard 'e ait özlü sözler başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 12,201 kez görüntülenmiş, 31 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe.Net Arşiv
Konu Başlığı Kierkegaard 'e ait özlü sözler
Konbuyu başlatan mavimor
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ls2

mavimor

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,456
Tepkime puanı
3
Puanları
38
Yaş
44
" Søren Kierkegaard "

Kadının erkekten daha duyusal olduğunu, onun vücüt yapısı bile gösteriyor.

Çünkü ebediyen vazgeçmiş olan kendi kendine yeter.

An, zamanın ve ebediyetin birbirini dokundukları bir belirsizlik.

Benim için hakiki olan bir hakikat bulmalıyım. Yaşayıp uğruna ölmek isteyeceğim bir fikir.

Bir kızı baştan çıkarmak bir şey değil, ama baştan çıkarılmaya değen bir kız bulursan şanslısın.

Felsefenin dediği doğru. Hayat geriye doğru anlaşılır. Ama burada bu cümleyi unutuyoruz: İleri doğru yaşanmalı!

Süpürün beni.( Son sözleri - 11. Kasım 1855)

Evlen! Pişman olacaksın. Evlenme... Yine pişman olacaksın.

Akıl azaldığı oranda kaygı da azalır.

Canı sıkılan herkes değişim istiyor.

Nedir bir şair? İç çekmelerini ve çığlıklarını güzel bir müziğe dönüştüren dudaklara sahip olan, fakat ruhunda gizli acılar barındıran mutsuz bir insan.

Neler gelecek? Gelecek ne getirecek? Bilmiyorum, hiç bir tahminim de yok. Bir örümcek sabit bir noktadan nedenlerden dolayı sonuçlara doğru düşerken önünde hep boş bir mekan vardır ve hiç bir yere tutnamaz, her ne kadar çırpınsa bile. Ben de kendimi öyle hissediyorum; önümde hep boş mekan; ileri doğru sonuçlara doğru yol almamı sağlayan arkamda kalmış nedenler var. Bu hayat korkunç, dayanılacak gibi değil.

Her kötülüğün başı can sıkıntısıdır.

Aslında avarelik hiç de kötülüklerin anası değildir, tam tersi, neredeyse tanrısal bir hayattır, yeterki can sıkıntısına kapılma.

Büyüklük şu ya da bu olmak değil, kendin olmaktır.

Karşılaştırma eylemi mutluluğun terki ve memnuniyetsizliğin başlangıcıdır.

Nefret, başarısızlığa uğramış sevgidir.

Bir erkek hiç bir zaman bir kadın kadar acımasız olamaz.

Bütün düşüncenin en yüksek çatışkısı, düşüncenin, düşünemeyeceği bir şey bulma çabasıdır.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Alçakgönüllülüğü olmayan bir cesaret hiçbir zaman inanmaya götürmez.

Tanrı ile araya mesafe koyarsanız orayı başka şeyler doldurur.

Dinsel ogeler,yerler inanmayan insanlarda bir ürperti yapar ,bunun sebebi kutsal olana duyulan korkudur.

Sonlu varlığı ile sonsuz varlığı arasına sıkışan insan kendi olma sürecini umutsuzluk içinde yaşar.

Hiç birine inanma dostum, anladıkları hiçbir şey yok, anlasalardı yaşamları bunu gösterirdi ve eylemleri bilgilerini yansıtırdı.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Varoluş, üzerinde düşünmeye elverişli değildir, irrasyoneldir, kavranamayan, olağanüstü bir şey , ona ancak sezerek ve inanarak yakınlaşabiliriz...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Hz. İbrahimin öyküsü bizim anlayışsızlığımız onu ne kadar zayıflatırsa zayıflatsın daima görkemli olacak kadar iyi bir kaliteye sahiptir.

Ebedi bir bilinç için tarihsel bir başlangıç noktası verilebilir mi; böyle bir başlangıç noktası nasıl tarihsel bir ilgi konusundan fazla birşey olabilir; tarihsel bilgi üzerine ebedi bir mutluluk inşa edilebir mi?
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Eğer yaşamını aşka göre yaşamaya hazır değilse, felsefeyle uğraşmaya kalkışmasın kimse !

Gerçek deha en sıkıcı anlarda bile kendine eğlence yaratabilendir .

don kişot bitmemelidir, çünkü o, hepimizin düşlerinin yorulmak bilmez çobanıdır.

Tutkunun sonuçları tek güvenilecek sonuçlardır...Çağımızın yoksun olduğu şey düşünce değil tutku (pathos) dur .
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Anlamak insansal bir süreçtir, insanın insanla olan ilişkisidir, ama inanmak Tanrısal olanla ilişkisidir.

Doğa bilimlerinin bilgisinin hiçbir önemi yoktur. Çünkü nesnel gerçeklikler doğrudan doğruya yaşadığımız dünyaya ilişkin değildir. insanı ilgilendiren gerçeklikler; insanın kendi doğası ve Tanrı’dır. doğa bilimlerinin insanı Tanrı’ya götürdüğüne dair kanılar ikiyüzlülüktür . Bilim adamlarının anolojiler yaparak insanı diğer canlılar aleminde göstermelerine girişimi insanın tinsel alanına müdahale etmektir.

Varoluşumuzun hastalıklı olmasının nedeni, insanın çelişkili öğeleri barındıran bir yapıda olmasıdır. Umutsuzluk ve kaygı bu hastalığın sonucunda meydana gelen duygu çeşitleridir. Çünkü, tinsellik insandaki sonsuzluk öğesine, doğallık ise insandaki sonlu öğeye vurgu yapar.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Sen gerçekten de bir hiçsin ! sen başkaları için sadece bir ilişkisin ! (başkalarının isteklerine göre hareket edenlere söylediği söz)

Biz ne olacağımızdan sorumluyuz . (yaptığımız seçimlerle kendimizi inşa ederiz)

Hayatımızı nasıl yaşayacağımızı belirleyecek mutlak doğrular, mutlak değerler yoktur. buna birey kendi karar vermelidir

Düşünürlerin umduğu gibi inanılan şeyin kesinliğinden emin olmak imkansızdır ve daha da önemlisi bu bize yaşamak için bir sebep veremez. Yalnızca belli bir birey bunu sağlayabilir. (öznellik hakikattır)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Kendini anlama, sadece insana özgü bir etkinliktir. İnsan kendisini türünün sıradan bir üyesi olarak anlayamaz. Tanrı’nın bilgisinden yoksun olan insan kendisini de bilemez.

Doğal insan kendini tanımaz,kendisini ancak giysi olarak tanır, ancak dışsal yaşam olarak bir “ben”i vardır.

Varoluşumuz akılla kavranamayan irrasyonel bir şeydir. Ancak tutkularımızla ve en çok da iman ile onu yakalayabiliriz. Ani bir parlama içinde onu görebiliriz.

Doğal insanı ve onun ben’ini tinselin görüş açısından tanımlamak gerekirse, o yalnızca fazladan bir şeydir, geçicinin devasalığı içinde bir ayrıntıdır bu insan, içinde ancak sonsuzluğun yalancı bir benzerini taşır.
 

karamel

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
21 Tem 2013
Mesajlar
307
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Doğal insan kendini tanımaz,kendisini ancak giysi olarak tanır, ancak dışsal yaşam olarak bir “ben”i vardır.

Bu sözü anlamadım. Doğal insan zaten bizim için makbul olan insan deil mi?
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Doğal insan kendini tanımaz,kendisini ancak giysi olarak tanır, ancak dışsal yaşam olarak bir “ben”i vardır.

Bu sözü anlamadım. Doğal insan zaten bizim için makbul olan insan deil mi?

Doğal insandan kastı; kendisini doğanın bir parçası olarak gören (Tanrının yarattığına inanmayan) ve toplumun/kalabalıkların bir ürünü olan insandır. (karıncalar gibi bireysel hareket edemeyen/birey olamayan/bireysel olarak varolamayan canlı)

Doğallık burada içtenlik /samimilik/ olduğu gibi görünme anlamında değil. aslında yazarken aklımada geldiydi böyle anlaşılabileceği :)
 

karamel

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
21 Tem 2013
Mesajlar
307
Tepkime puanı
0
Puanları
0
:confused:Evet açıklamadan sonra anladım.doğalın soyu tükenince hemen doğal denen şeye ilgi duymaya başladığımız için ben de olumlu anladım.
Ama buna Türkçe de karşılık gelen doğru bir kelime mutlaka olmalı...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
:confused:Evet açıklamadan sonra anladım.doğalın soyu tükenince hemen doğal denen şeye ilgi duymaya başladığımız için ben de olumlu anladım.
Ama buna Türkçe de karşılık gelen doğru bir kelime mutlaka olmalı...

ı ıhh yok :) tinsiz determinist desek :)
 

karamel

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
21 Tem 2013
Mesajlar
307
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ben de bakımdım uygun bir şey göremedim.Zaten determiste hiç bulaşmıyalım o da ayrı bir muamma..:confused:
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Dua eden kişi Tanrıyı değil kendisini değiştirir.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İnsan sadece başkaları için değil, kendi için de bir gizem olmalı. kendimi inceliyorum; bundan sıkılınca vakit geçsin diye bir puro yakıp düşünüyorum; Tanrının benimle ne kastettiğini ya da benden ne yapmak istediğini sadece O biliyor..
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
On dolar verseler varoluş bilmecesini açıklamayı üstlenmezdim. hem niye üstleneyim ki? eğer hayat bir bilmeceyse bu bilmecenin yazarı hiç şüphe yok sonunda açıklayacaktır.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Asıl umutsuzluk tüm bahsedilenlerin toplamı olarak'' kendinden umutsuzluğa'' düşmektir.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İnsanı ilgilendiren gerçeklikler insanın kendi doğası ve Tanrı’dır. Bilim adamlarının kendi doğalarını anlamadan nesnelerle ilgilenmelerini ve onların arasında ilişki kurmaları anlamsızdır.
..
Yemek yemek bile, mikroskop yardımıyla sindirim hakkında tahmini fikirler ileri sürmekten daha akıllıcadır. Tanrı’ya dua etmek, yemek yemek gibi,gözlemden daha aşağı bir şey değil, bütün herşeyin en yücesidir.


@Thetoyman için.:) işte bir başka filozofta böyle diyor. Örneğin şimdilerde kendilerine modern felsefeciler diyen guruh Tanrı kavramını konuşmayı boş sayıyorsa kieerkegaarda onları boş sayıyor.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst