Ateizm

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Din Bilimleri kategorisinde fides tarafından oluşturulan Ateizm başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 19,599 kez görüntülenmiş, 128 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Din Bilimleri
Konu Başlığı Ateizm
Konbuyu başlatan fides
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ÜstünKişi
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Çok güzel, beynimizin numenal yetisi yani fonksiyonu soyutlaması ile beynimiz aklı oluşturuyor. Sorularımdan anladıysanız aklın çıkış noktasını aramaktaydım.

Pekhala o halde beyindeki bu numenal yetinin sebebi ne?

Bu sorular bakalim nereye varacak. Devam edelim.

Insanoglunun gozlem alabilme ve verebilme duyusal/duyumsal algilayabilme kavram ve bilgi turetebilme ve algiladigi ile temasa gecme yetisi.
 

Boraa

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
45
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Insanoglunun gozlem alabilme ve verebilme duyusal/duyumsal algilayabilme kavram ve bilgi turetebilme ve algiladigi ile temasa gecme yetisi.

Burada numenal yetiyi mi açıkladınız? Benim sormak istediğim bu yetinin beyinde oluşmasının sebebi ne? Yoksa bu yeti asla beyinde oluşmadı da ezelden beri beynimizde varmıydı? Yani numenal yeti, sebebi olmayan bir sonuçmudur?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Burada numenal yetiyi mi açıkladınız? Benim sormak istediğim bu yetinin beyinde oluşmasının sebebi ne? Yoksa bu yeti asla beyinde oluşmadı da ezelden beri beynimizde varmıydı? Yani numenal yeti, sebebi olmayan bir sonuçmudur?

Hem onu hem de olusma nedenini acikladim. Numenal yeti insanoglunun algiladigi ile iliski kurmasi icin ve kendini de tanimasi icin vardir.

Dil/lisan neden vardir?
 

Boraa

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
45
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Hem onu hem de olusma nedenini acikladim. Numenal yeti insanoglunun algiladigi ile iliski kurmasi icin ve kendini de tanimasi icin vardir.

Dil/lisan neden vardir?

Çok güzel söylüyorsunuz da ben hala tam bir cevap alamadım. Beynimizin numenal yetiye bu nedenlerden dolayı sahip olması gerektiğini anlaması için yine bir numenal yetiye ihtiyacı var.

Acaba o zaman şunu söyleyebilir miyiz? Yaratıcı kavramını beynimizin numenal yetisi ile oluşturduğubir tatmin olmaktan ziyade beynimize bu numenal yetiyi verenin Yaratıcı tarafından verilmesini düşünebilir miyiz?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Çok güzel söylüyorsunuz da ben hala tam bir cevap alamadım. Beynimizin numenal yetiye bu nedenlerden dolayı sahip olması gerektiğini anlaması için yine bir numenal yetiye ihtiyacı var.

Acaba o zaman şunu söyleyebilir miyiz? Yaratıcı kavramını beynimizin numenal yetisi ile oluşturduğubir tatmin olmaktan ziyade beynimize bu numenal yetiyi verenin Yaratıcı tarafından verilmesini düşünebilir miyiz?

Metafizigin varliksal, inancsal ve olsal temeli olarak aklin neyi kendine dogruluyor ve neye inanmak istiyorsa onu dusunebilirsin.

Yalniz epistemolojik olarak ortada bir bilgi, bilissel ve bilimsel olgu gozlem vardir.

Sence insanoglu beyni neden bir yaratici kavrami yaratir?
 

Boraa

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
45
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Metafizigin varliksal, inancsal ve olsal temeli olarak aklin neyi kendine dogruluyor ve neye inanmak istiyorsa onu dusunebilirsin.

Bunu düşünmek için bile bahsettiğiniz numenal yeti gereklidir.

Sence insanoglu beyni neden bir yaratici kavrami yaratir?

Mesela numenal yetinin beynimde nasıl belirdiğini kendime sorarken Yaratıcı kavramı çıkabilirim. Ve birçok sebebden bu kavramı çıkarılabilir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bunu düşünmek için bile bahsettiğiniz numenal yeti gereklidir.

Tabiki numenal yeti her turlu dusunur. Inancsal, ideolojik, bilimsel, varliksal, epistemolojik, hukuki, etik, felsefi v.s. Nerde bir algi varsa, orda numenal yeti devreye girer.

Mesela numenal yetinin beynimde nasıl belirdiğini kendime sorarken Yaratıcı kavramı çıkabilirim. Ve birçok sebebden bu kavramı çıkarılabilir.

Aynen. Yalniz ben neden beynin numenal yetisinin boyle bir cikarima gerek duydugunu sordum, sence bunun nedeni nedir? Sonucta bu gozlem vermeyen tamamen aklin yaratimi inancsal bir cikarimdir.
 

Boraa

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
45
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Tabiki numenal yeti her turlu dusunur. Inancsal, ideolojik, bilimsel, varliksal, epistemolojik, hukuki, etik, felsefi v.s. Nerde bir algi varsa, orda numenal yeti devreye girer.



Aynen. Yalniz ben neden beynin numenal yetisinin boyle bir cikarima gerek duydugunu sordum, sence bunun nedeni nedir? Sonucta bu gozlem vermeyen tamamen aklin yaratimi inancsal bir cikarimdir.

Peki Kainat neyin yaratımıdır? Yada hala görüşünüzü alamadığım, ve şuan bu bahsettiklerinizi bile yazmanıza vesile olan numenal yeti neyin yaratımıdır?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Peki Kainat neyin yaratımıdır? Yada hala görüşünüzü alamadığım, ve şuan bu bahsettiklerinizi bile yazmanıza vesile olan numenal yeti neyin yaratımıdır?

Bilimsel olarak kainat/uzay/evren/bosluk v.s. insanogluna gozlem veren bir fenomendir. Zamandan bagimsizdir ve daimidir.

Insanoglu da buna bilimsel olarak akli ile degil; gozlemi ile yaklasir. Yani gozlemler ve bilgisini iletir. O yuzden inancsal, varliksal, olsal, yaratilissal bir icerigi ve bakis acisi yoktur.
 

Boraa

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
45
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Bilimsel olarak kainat/uzay/evren/bosluk v.s. insanogluna gozlem veren bir fenomendir. Zamandan bagimsizdir ve daimidir.

Insanoglu da buna bilimsel olarak akli ile degil; gozlemi ile yaklasir. Yani gozlemler ve bilgisini iletir. O yuzden inancsal, varliksal, olsal, yaratilissal bir icerigi ve bakis acisi yoktur.

Bu arada ikinci soruma hala bir cevap alamadım :) . Eğer ikinci soruma cevap verirseniz bu söyleminize karşılık daha geniş kapsamlı bir yorum yapabilirim. Lakin siz cevap verene kadar size sadece Kainatın sebebini sorabilirim. Kainatın daimi olduğunu söylerken, onun sebebsiz bir sonuç olduğunu mu belirtmek istediniz?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bu arada ikinci soruma hala bir cevap alamadım :) . Eğer ikinci soruma cevap verirseniz bu söyleminize karşılık daha geniş kapsamlı bir yorum yapabilirim. Lakin siz cevap verene kadar size sadece Kainatın sebebini sorabilirim. Kainatın daimi olduğunu söylerken, onun sebebsiz bir sonuç olduğunu mu belirtmek istediniz?

http://www.felsefe.net/felsefeye-gi...lismez-yaratilis-algisi-ve-alternatifi-2.html

http://www.felsefe.net/bilimsel-makaleler/5243-bilimin-evren-quotcikmazi-celiskisiquot.html

Ikinci soru derken, hangi soru?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Peki Kainat neyin yaratımıdır? Yada hala görüşünüzü alamadığım, ve şuan bu bahsettiklerinizi bile yazmanıza vesile olan numenal yeti neyin yaratımıdır?

Numenal yeti; beynin algi ve kavramsal bilgi fonksiyonudur. Beyne yansiyan ya da gozlem veren ile ilgili olarak yansitilmasidir.
 

Boraa

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
45
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Numenal yeti; beynin algi ve kavramsal bilgi fonksiyonudur. Beyne yansiyan ya da gozlem veren ile ilgili olarak yansitilmasidir.

peki beynin algı ve kavramsal bilgi fonksiyonu olması için önceden bir numenal yetisi olması gerekmiyor mu? Ya da beyin numenal yeti olmadan algı ve kavramsal bilgi fonksiyonuna nasıl sahip?


Önce akıl için numenal yeti gerekli dedik. Sonra numenal yetinin beynin algı ve kavransal bilgi fonsiyonunun sonucu olduğunu söyledik. O zaman algı ve kavramsal bilgi fonksiyonunun beyinde nasıl oluştuğunu da sormakla beraber bunu uzatabiliriz. Ama sonunda bütün bunları tetikleyen şeyide söylediğimizde o zaman şu da sorulacak. O nasıl beyinde belirdi? Beyin tüm bu fonksiyonlara nasıl sahip?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
peki beynin algı ve kavramsal bilgi fonksiyonu olması için önceden bir numenal yetisi olması gerekmiyor mu? Ya da beyin numenal yeti olmadan algı ve kavramsal bilgi fonksiyonuna nasıl sahip?


Önce akıl için numenal yeti gerekli dedik. Sonra numenal yetinin beynin algı ve kavransal bilgi fonsiyonunun sonucu olduğunu söyledik. O zaman algı ve kavramsal bilgi fonksiyonunun beyinde nasıl oluştuğunu da sormakla beraber bunu uzatabiliriz. Ama sonunda bütün bunları tetikleyen şeyide söylediğimizde o zaman şu da sorulacak. O nasıl beyinde belirdi? Beyin tüm bu fonksiyonlara nasıl sahip?

Insanoglu numenal yetisi ile birlikte dogar. Onemli olan insanoglunun bir numenal yeti degeri tasimadigini bilmektir.

Tabi konu biyolojinin konusu yani nurofizyokimyasal vucut yapisi organlarin beyni uyarisi v.s.

Beynin her turlu fenomenal gelisimi evrimsel. Sadece numenal yeti kullanimi insanoglunun elinde.
 

Boraa

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
45
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Beynin her turlu fenomenal gelisimi evrimsel. Sadece numenal yeti kullanimi insanoglunun elinde.

Bu dediğiniz gerçekten doğru ise şayet bu muazzam fonksiyonların gelişimini sağlaması için muazzam düzenli bir evrim süreci gerektirir. Peki bu denli muazzam bir düzene sahip evrimi destekleyen bir delil varmı? İnanın şuan gerçekten böyle bir delilin olup olmadığını bilmediğimden soruyorum, varsa bilgilendirin lütfen. Bana diğer konu başlığı altında bahsettiğimiz konuda ki evrim teorisinden bahsedecekseniz eğer, onun bilimsel olarak kesinliği olmadığında hemfikir olduğumuzu unutmayalım. Ama yinede böyle bir evrim süreci olsada dahi bu sürecin de bir sebebi olmalı ki sonuç olarak evrim olsun.

Ama bence raslantısal bir gelişim ile bu son derece birbirini tetikleyen fonksiyonların birbiri ardına meydana gelip ortaya numenal yeti gibi bir yetiyi çıkarmasını düşünmek sizce ne kadar mantıklı?

Bu bana çok eskilerden duyduğum birşeyi hatırlattı. Bu İmam-ı Azam Ebu Hanife nin bir ateist ile arasında geçen tartışmadan bir diyalog.

...

Bağdat'ın karşı sahilinde oturan Ebu Hanife'nin tartışma saatinde yerini almamış olması, ateistin ve kalabalığın zihninde değişik soruların şekillenmesine neden olur. Herkes merak içindedir... "Neden gelmedi? Gelmeyecek mi? Korktu mu? Delil mi bulamadı? vb. sorular.! İmam Azam, belirlenen saatten bir müddet sonra gelir. ateist, son derece moral kazanmış, gururu daha da artmıştır...

Ebu Hanife, özür dileyerek gecikmesinin sebebini anlatmaya başlar: Karşı sahilden bu tarafa gelebilmek için bir vasıta bulamadım. Beklemeye başladım. Belki bir kayık veya sal gelir de, onunla giderim diye düşünüyordum. O esnada ağaçların birdenbire devrildiğini gördüm. Devrilen ağaçların kendiliğinden kereste, kerestelerin kendiliğinden kayık olduğuna şahit oldum. Yine kendiliğinden bir kürek ve yelkenin vücud bulduğunu gördüm. Sizlere karşı daha fazla mahcub düşmeyeceğimden sevinerek, kayığa atladım. Kayık kendiliğinden beni buraya getirdi...

Ateist ve dinleyenler bu sözlere bir mana veremezler. Tabiatçılığı savunan, herşeyi tabiatın var ettiğini iddia eden tartışmacı, böyle bir olayın, anlatıldığı tarzda gerçekleşmesinin mümkün olmadığını söyler.

Büyük İmam'ın beklediği de sanki budur...

Tebbessüm ederek şöyle der: "Bir küçük kayığın bile kendiliğinden, yapıcısı ve sanatkarı olmadan meydana gelebileceğini kabul etmediğiniz halde, nasıl oluyor da, bu muazzam kainatın bir yapıcısı, bir yaratıcısı olmadan kendiliğinden vücud bulduğuna inanıyorsunuz? Kainat kainatın değil, Allah'ın eseridir. Bütün bunca belgeler ortada iken, Allah'ın varlığı ile ilgili bir tartışma ve münazara başlatmak gereksizdir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bu dediğiniz gerçekten doğru ise şayet bu muazzam fonksiyonların gelişimini sağlaması için muazzam düzenli bir evrim süreci gerektirir. Peki bu denli muazzam bir düzene sahip evrimi destekleyen bir delil varmı? İnanın şuan gerçekten böyle bir delilin olup olmadığını bilmediğimden soruyorum, varsa bilgilendirin lütfen. Bana diğer konu başlığı altında bahsettiğimiz konuda ki evrim teorisinden bahsedecekseniz eğer, onun bilimsel olarak kesinliği olmadığında hemfikir olduğumuzu unutmayalım. Ama yinede böyle bir evrim süreci olsada dahi bu sürecin de bir sebebi olmalı ki sonuç olarak evrim olsun.

Ama bence raslantısal bir gelişim ile bu son derece birbirini tetikleyen fonksiyonların birbiri ardına meydana gelip ortaya numenal yeti gibi bir yetiyi çıkarmasını düşünmek sizce ne kadar mantıklı?

Bu bana çok eskilerden duyduğum birşeyi hatırlattı. Bu İmam-ı Azam Ebu Hanife nin bir ateist ile arasında geçen tartışmadan bir diyalog.

...

Bağdat'ın karşı sahilinde oturan Ebu Hanife'nin tartışma saatinde yerini almamış olması, ateistin ve kalabalığın zihninde değişik soruların şekillenmesine neden olur. Herkes merak içindedir... "Neden gelmedi? Gelmeyecek mi? Korktu mu? Delil mi bulamadı? vb. sorular.! İmam Azam, belirlenen saatten bir müddet sonra gelir. ateist, son derece moral kazanmış, gururu daha da artmıştır...

Ebu Hanife, özür dileyerek gecikmesinin sebebini anlatmaya başlar: Karşı sahilden bu tarafa gelebilmek için bir vasıta bulamadım. Beklemeye başladım. Belki bir kayık veya sal gelir de, onunla giderim diye düşünüyordum. O esnada ağaçların birdenbire devrildiğini gördüm. Devrilen ağaçların kendiliğinden kereste, kerestelerin kendiliğinden kayık olduğuna şahit oldum. Yine kendiliğinden bir kürek ve yelkenin vücud bulduğunu gördüm. Sizlere karşı daha fazla mahcub düşmeyeceğimden sevinerek, kayığa atladım. Kayık kendiliğinden beni buraya getirdi...

Ateist ve dinleyenler bu sözlere bir mana veremezler. Tabiatçılığı savunan, herşeyi tabiatın var ettiğini iddia eden tartışmacı, böyle bir olayın, anlatıldığı tarzda gerçekleşmesinin mümkün olmadığını söyler.

Büyük İmam'ın beklediği de sanki budur...

Tebbessüm ederek şöyle der: "Bir küçük kayığın bile kendiliğinden, yapıcısı ve sanatkarı olmadan meydana gelebileceğini kabul etmediğiniz halde, nasıl oluyor da, bu muazzam kainatın bir yapıcısı, bir yaratıcısı olmadan kendiliğinden vücud bulduğuna inanıyorsunuz? Kainat kainatın değil, Allah'ın eseridir. Bütün bunca belgeler ortada iken, Allah'ın varlığı ile ilgili bir tartışma ve münazara başlatmak gereksizdir.

Bu konuda bir suru gozlemler, teoriler ve olgular var. Evrim bu basligin konusu degil. Evrim bilimin bilimsel bir konusu.

Mesela burada yasam agaci var.

http://www.felsefe.net/biyoloji/6906-yasam-agaci.html

evrim siteleri var, kendi terminolojisi var.

Evrim kendi basina bilimin bir bilimsel dali.

Yine sorun fenomenin gozlemimi yoksa aklin yaratimi? ikileminde yatiyor.

Bence eger insanoglunun disinda epistemolojik olarak baska bir teleolojik, numenal yeti sahibi olan bir gucun ve turun olmadigini algilarsan; sorularin akilci degil; gozlemci olur.

Mesela;

Sirke sineklerinin nesilden nesile değişmesi nesiller arası organizma değişiminin bir gözlemidir.

Organizmaların nesilden nesile değişmesine evrim denir.

Evrim bir olgudur.

Michael Behe: Evrim gerçektir.

Uzun yıllardır Doğal Seçilim'e ve Evrim Kuramı'na karşıtlığıyla bilinen ve "İndirgenemez Karmaşıklık" safsatasını ileri süren Lehigh Üniversitesi'nden Biyokimyager Prof. Dr. Michael Behe, 2010 yılında yayınladığı "Deneysel Evrim, Fonksiyon Kaybettirici Mutasyonlar ve Adaptif Evrim'in İlk Kuralı" başlıklı makalesiyle Evrim'in gerçekliğini kabul ettiğini ilan etmiş oldu ve 2006'dan beri sürdürdüğü suskunluğunu sonunda bilimsellikle bozdu. Kendisini tebrik ediyoruz.

O yuzden evrim bilgisel bilimsel ve bilissel olarak kendi basina bir calisma alanidir.
 

Boraa

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
45
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Yine sorun fenomenin gozlemimi yoksa aklin yaratimi? ikileminde yatiyor.

Bence eger insanoglunun disinda epistemolojik olarak baska bir teleolojik, numenal yeti sahibi olan bir gucun ve turun olmadigini algilarsan; sorularin akilci degil; gozlemci olur.

Peki siz numenal yeti ve bunu tetikleyen fonksiyonları nasıl bir gözlem ile algılayabilirsiniz? Burada gözlem ile algılanamayanı yine algımız ile algılamaya çalışmıyormuyuz? Peki gözlemin değilde sadece algının bahsedildiği bir yerde evrim olgusunun olabilmesi sizce doğru mu?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Peki siz numenal yeti ve bunu tetikleyen fonksiyonları nasıl bir gözlem ile algılayabilirsiniz? Burada gözlem ile algılanamayanı yine algımız ile algılamaya çalışmıyormuyuz? Peki gözlemin değilde sadece algının bahsedildiği bir yerde evrim olgusunun olabilmesi sizce doğru mu?

Buradaki gozlem de algi da insanoglu turune aittir. Gozlem varsa olgu vardir, algi varsa teori vardir. Alginin bahsedildigi yerde eger o algi bilimsel teori temeline dayaniyorsa ve henuz gozlem vermiyorsa; sadece teoridir. Evrim olgusu varsa, gozlem de vardir.
 

gizlisaklı

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
2 Tem 2012
Mesajlar
18
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
Tanrının olmadığını ispatlayamadığı sürece ateizmin bir anlamı yok.
 

Boraa

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Haz 2012
Mesajlar
45
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Buradaki gozlem de algi da insanoglu turune aittir. Gozlem varsa olgu vardir, algi varsa teori vardir. Alginin bahsedildigi yerde eger o algi bilimsel teori temeline dayaniyorsa ve henuz gozlem vermiyorsa; sadece teoridir. Evrim olgusu varsa, gozlem de vardir.

O zaman benim buradan anlamam gerekenin numenal yeti olarak bahsettiğiniz yetilerin ve bunu tetikleyen fonksiyonlar zincirinin bir teori olduğu mu? Çünkü bunlar gözlem vermiyor sadece algı.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst