Kemalistler az okuyor

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Köşe Yazıları kategorisinde cemozen tarafından oluşturulan Kemalistler az okuyor başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,334 kez görüntülenmiş, 21 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Köşe Yazıları
Konu Başlığı Kemalistler az okuyor
Konbuyu başlatan cemozen
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan turko29

cemozen

Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Nis 2011
Mesajlar
240
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
47
* Daha önce de yazdım: Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Kemalizmi en az bilenler Atatürkçüler ve Kemalistler. Tabii bunu derken "uzmanları" (tarihçileri) değil, sıradan insanları kastediyorum. Lise-üniversite öğrencisi ya da mezunu Kemalistler, Atatürk'ü ve dönemini bildiklerini sanıyorlar. Halbuki tek yaptıkları klişe lafları tekrarlamak.
"Karşı taraf" ise mücadele etmek amacıyla görece fazla okuduğu için Kemalizmi ve erken cumhuriyet dönemini daha iyi biliyor
Mesela dün, bize "Atatürk ilkeleri" diye öğretilen o ünlü altı maddenin, aslında
CHP'nin ilkeleri, CHP'nin '6 Ok'u olduğunu yazdım.
Ah gönderilen e-postaları bir okusanız... Efendim bunlar Atatürk'ün 6 maddesiymiş de... CHP daha sonra onları kendine mal etmiş de... Uydur uydur git, işine nasıl geliyorsa.
Halbuki ilişki tam tersi: '6 Ok' önce CHP'nin programına konuyor (1930'ların başında). Daha sonra, 1937'de anayasaya giriyor.
Yani tarihsel olarak işleyiş, "anayasadan partiye" değil, "partiden anayasaya" doğru.
Niye? Çünkü o yıllarda Ankara'da, aynı Almanya'da ya da Sovyetler Birliği'nde olduğu gibi bir "parti-devlet bütünleşmesi" hayali var da ondan...
Dünyadaki otoriter ve totaliter rejimlere benzemeye çalışıyor bizimkiler. Kimse İngiltere'yi ya da ABD'yi örnek almıyor. Varsa yoksa Almanya, Sovyetler, İtalya...
Allah'tan 'İkinci Dünya Savaşı'nı demokrasiler kazandı da, biz de ittire kaktıra çok partili siyasi düzene geçebildik. Almanya kazansaydı halimiz haraptı.

Kaynak:
 
Katılım
29 Mar 2011
Mesajlar
126
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
maalesef öyle..
çok sıkı Atatürkçü olan arkadaşlarımdan hiç birisi;
-Nutuk adlı eseri baştan sona bir defa olsun okumamış
-Hiç biri Atatürk ün el yazılarını (bunlar kitap olarak basıldı) okumamış..

Hatta o kaynaklardan bir şey söylediğimde Atatürk böyle bir şey demez diye kavga edenler oldu benimle..halbuki okusalar göreceklerdi..


Ülkücüler desen zaten en az okuyanların başında geliyor..Bir kaç sloganla ömür geçiriyorlar..
Bizim tabanda(Kürtlerde de ) ideolojisini savunacak kadar okuma oranı az ama bu bölgeden kaynaklanan bambaşka bir sorun..
 

Azadî

Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Ağu 2009
Mesajlar
149
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Üniversite de sağlam bilgili kemalistlerle pek rastlaşmadık...Sloganvari konuşup dururlar , dolu dolu konuşan kişi ??? belki de vardır ... umarım karşılaşırız , öğrenmek lazım bazı şeyleri ))
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Ülkemizde düzenli kitap okuma oranı binde bir civarında...Kemalizmi vesairesi yok bunun...Alayı böyle insanların..Kemalizme vurma da moda oldu bir kaç senedir..
 

Goethe

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
28 Nis 2012
Mesajlar
18
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
27
Aslında her konuda böyle değil mi? Bir konuyu körü körüne savunanlar, aslında o konu hakkında en az şey bilenler. Ben daha körüne körüne bir konuyu savunup da başka görüşlere de açık olan bir insan tanımadım. Ki bu da cahil insanın özelliği.
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
29
Ülkemizde düzenli kitap okuma oranı binde bir civarında...Kemalizmi vesairesi yok bunun...Alayı böyle insanların..Kemalizme vurma da moda oldu bir kaç senedir..

İşte, buna katılıyorum! Bizim ülkemizde okuyan az. Okumayanlar çok, bu okumayanlar Kemalist de olur ülkücü de, faşist de olur komünist de, Radikal İslamcı da olur... Her şey olur. Zaten gerçekten okuyan biri her yerde "Ben şuyum, buyum." demez.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
yalnız kemalist olanlar değil, ne yazık ki toplumun ezici çoğunluğu okumuyor.. kaç kişiye bir günlük gazete düştüğünden, haftalık aylık dergilerin satışlarından, bir yılda yayınlanan kitap ve baskı sayısına kadar bunun birçok göstergesi var... inanılır gibi değil ama örn. yaşar kemal'in ince memed'i toplam nüfusu bizim çeyreğimiz kadar olmayan avrupa ülkelerinde bizden fazla basılıyor, okunuyor... sanırım bu durumu ortaya çıkaran temel etken, türklerin tarihinde sözlü kültür aşamasından, yazılı kültüre geçişte matbaanın reddedilmesiyle ortaya çıkan üç yüz elli yıllık gecikme sürecidir... yazılı kültür formuna geçişteki bu gecikmenin sonucu olarak, yazılı kültür aşaması yerleşip oturmadan, hatta neredeyse hiç yaşanmadan, daha ileri kültür formu olan görsel kültüre geçilmiştir... ve bu saatten sonra, toplumun okuma alışkanlığı kazanması özel çabaları gerektirmektedir... ve bu da -cumhuriyetin ilk yıllarındaki aydınlanma çabaları bir paranteze alınırsa- iktidar sahiplerinin çıkarlarına uymadığından, problem kangrenleşmektedir...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Ülkemizde düzenli kitap okuma oranı binde bir civarında...Kemalizmi vesairesi yok bunun...Alayı böyle insanların..Kemalizme vurma da moda oldu bir kaç senedir..

kemalizme vurmanın moda oluşuna şaşmamak gerekiyor... çünkü uluslararası sermaye dünyada kemikli ulus devletler görmek istemiyor,.. bu tip devletler kendisinin dilediği gibi at oynatabilmesinin önünde engel oluşturduğu için daima bir sorun kaynağı olarak algılanıyor... ulus devleti kimi zaman çeşitli baskılar ve hileli yöntemlerle kontrol edebilse de; her zaman kontrol etmek mümkün olmadığından - ya da kontrol ciddi ve pahalı savaşları, yüksek maliyetleri gerektirdiğinden- bir kere ufalanıp parçalanabilirse, o zaman bir düdük çaldığında hepsi hizaya geçecektir ve sermaye hazretleri dilediğince at koşturabilecektir...örn. zamanında tek başına bir italya'yı, bir fransa'yı dengeleyebilecek bir güç olan yugoslavya ufalanınca, ortaya çıkan devletçikler general motors' un ya da ab patronajının düdüğünü duyunca başını dik tutabilecek mi... ya da büyük ortadoğu projesi'yle abd gerçekten demokrasiyi mi dert ediniyor... tam bağımsızlık diye söze başlayan kemalizm, ayaklarına dolanıyor ve sanırım dolanmaya devam edecek...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
İşte, buna katılıyorum! Bizim ülkemizde okuyan az. Okumayanlar çok, bu okumayanlar Kemalist de olur ülkücü de, faşist de olur komünist de, Radikal İslamcı da olur... Her şey olur. Zaten gerçekten okuyan biri her yerde "Ben şuyum, buyum." demez.


Çok okuyan biri ben şuyum der demiştir de ancak demeye de bilir kendi tercihidir..Asıl ben şuyum yahut ben buyum diyemeyen bir insan , ya felsefi ya da ideolojik olarak nerede durduğunu tam olarak bilmiyordur zira okumamıştır ki bilsin,ya da yine az okumuş olduğundan (ki herkes böyledir başlangıçta annemizin karnından bilerek gelmedik dünyaya) kendini belli bir görüşle ifade edememektedir, zira ederse yahu sen nasıl şusun ya da busunun cevabını vermek mecburiyetinde kalır.Böyle bir durumda kalmamak için kendimi bir görüşle ifade etmeyecek kadar büyüm mealine gelecek fazlası ile teatral cümlelere hapsolmuştur esasen..Bu ihtimal daha kuvvetli sanki...
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
.. sanırım bu durumu ortaya çıkaran temel etken, türklerin tarihinde sözlü kültür aşamasından, yazılı kültüre geçişte matbaanın reddedilmesiyle ortaya çıkan üç yüz elli yıllık gecikme sürecidir... yazılı kültür formuna geçişteki bu gecikmenin sonucu olarak, yazılı kültür aşaması yerleşip oturmadan, hatta neredeyse hiç yaşanmadan, daha ileri kültür formu olan görsel kültüre geçilmiştir... ve bu saatten sonra, toplumun okuma alışkanlığı kazanması özel çabaları gerektirmektedir... ve bu da -cumhuriyetin ilk yıllarındaki aydınlanma çabaları bir paranteze alınırsa- iktidar sahiplerinin çıkarlarına uymadığından, problem kangrenleşmektedir...
Çoğumuz dünya klasiklerini okuduk.İnsanı, içinde yaşadığımız dünyayı ve evreni anlamak için okuduk.Bir Fransızın ne yediğini, Rus'un korkularını, Çinli'nin sevdasını öğrendik..Nasıl yaşadıklarını, neye gülüp ağladıklarını..Anladık ki, "insan her yerde ve her zaman insan.."O zaman dünyalı olduk.Herşeyden sorumlu tuttuk kendimizi.Evimiz eşiğimizle başlayıp bitmedi.Herşeye burnumuzu sokar olduk.Okyanusu bilip de, kavanoza tıkılmış balık gibi yaşamak zor geldi.Mutsuz ve sinirli olduk.Beğenmedik..Beğenilmedik..Kimse bizden düşünmemizi istemezken, inatla düşündük.Sonra yazdık, çizdik..Bir avuç insan kitaplarla hem-hal olup, sonunda tozlu raflardaki sararmış kitaplara benzedik.Okuduk çünkü "Niçin okuyoruz" sorusunu hiç sormadık.Okuduk çünkü "insan okur"...du, biz de aşk ile okuduk.Genç yeğenlerim şimdi bana soruyor..
-niçin okumalıyım?Ne faydası olacak bana?
-.*:)......:(.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Evet, Türkiye'de okuma oranı oldukça düşük. Avrupa'da da eskisi kadar değil. "Kemalistim" diyenin Nutuk'u okumaması gibi Dindar'ım diyenin Kur'an/İncil/Tevrat vs okumaması gibi "Marksistim", "anarşistim ","faşistim"..... diyenin neyi okuyup böyle olduğunu iddia ettiği etmesi gibi anlamsız nesillere sahibiz. Türkiyede böyle ama Avrupa'da da böyle. Emin olun bir İspanyol'da en az bizim kadar şikayetçi bu konudan.
Türkiye'nin eğitim durumu ortadadır.Okumuyoruz, öyle bir alışkanlık edinmemişiz ki okutmuyoruz da hani.Ne evde teşvik var ne okulda!

Aşağıya bir resim ekleyeceğim Japonya diyor ama emin de değilim. Eğer bu okuyan bir ülke ise oldukça onur verici bir durum.

kitap-okuma.jpg



Kitap Üzerine İstatistik Bilgiler

- Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan'da kitaplar ortalama 100.000 tirajla basılırken, Türkiye'de bu rakam 2000 - 3000 civarında basılmaktadır.

- Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitap alımı, ortalama 100 ABD doları, Türkiye'de ise bu rakam 10 ABD dolarının altındadır.

- Türkiye'de her 100 kişiden sadece 4,5 kişi kitap okuyor.

- Japonya'da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Türkiye'de sadece 23 milyon.

- Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu'nda, kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada.

- Japonya'da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Fransa'da 7. Türkiye'de ise yılda 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor.

- Türkiye'de yüksek öğrenim görenlerin oranı 1965'e göre 14 kat arttı. Ama Yüksek Öğrenim mezunlarının kitap okuma oranı 1965'in de altında kaldı.


*Egitim-Senin bir arastirmasina gore, ogretmenlerin yuzde 8i hic kitap okumuyor. Yuzde 39u ise bu konuda bilgi vermek istemiyor. Yuzde 28i ayda bir kitap aliyor.
*Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Kurucu Genel Başkanı - Yazar Mehmet Doğan'a göre: "Ülkemizde 10 bin kişiden 3 kişi yılda 10 ve üzerinde kitap okuyorsa kitap kurdu sayılıyor."
*Çukurova Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. ibrahim Ortaş konuyla ilgili ele aldığı makalede "Devlet kitap okumayı kötü gösterdi" alt başlığıyla doğrudan bir eleştiri getiriyor. Ortaş makalesinde şöyle devam ediyor : "12 Eylül sonrası kitap okumak kamuoyuna zararlı diye tanıtıldı. Kim gerçekten suçlu ve zararlı tespiti yapılmadan, özellikle de okuyan ve düşünen kişiler bu süreçte hep mağdur duruma düşürüldü. Maalesef ülkemizde gelişen dinamik gençliğin eleştiri yapma şansı elinden alınarak sistemi eleştirmeyen ve kabullenen bir gençlik yaratıldı. Çok genç yaşta evden başlayarak sürekli dövülen, 'Sus sen bilmezsin, ' 'aklın ermez, ' 'büyüğüne saygı, ' 'otoriteye saygı' kişinin kişiliğini önemli ölçüde zedelemiştir. Kitap okuma alışkanlığı kazanamamış toplum ne yapacağını bilemeyecektir. Kitapların bir taraftan yasaklanması, diğer taraftan yayıncıların yasaklanması yanında pahalı olması kitap okumanın önündeki en büyük engeller olarak görülüyor.
*Bağımsız Eğitimciler Sendikası'ndan yapılan açıklamaya göre, kitap okuma oranının yüzde 4, 5 olduğu Türkiye'de yılda sadece 23 milyon adet kitap basılıyor. Japonya'da ise bir yılda basılan kitap adedi 4 milyar 200 milyon. AB ülkelerinde yıllık kitap harcaması 500 dolarken Türkiye'de bu rakam 2 dolar düzeyinde seyrediyor.
*Gazi Üniversitesi'ndeki 1915 öğretim üyesiyle yapılan araştırmaya göre : Öğretim üyelerinin yüzde 21.9'u sadece akademik yayın okuyor. Yüzde 56.2'si ayda bir-iki kitap okuyor.

SAYISAL VERiLER
Türkiye'de kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkelerinin gerisinde kalmış durumda.
» Japonya'da toplumun % 14'ü,
» Amerika'da %12' si,
» ingiltere ve Fransa2da % 21'i düzenli kitap okur iken,
» Türkiye'de durum % 0, 01 yani on binde bir.
» Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan'da kitap ortalama 100.000 tirajla basılırken, Türkiye'de bu rakam 2000- 3000 civarında basılmaktadır.
» Birleşmiş Milletler insani Gelişim Rapor'unda kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sıradadır.

BiR YILDA KiŞi BAŞINA OKUMA SAYILARI:
» Bir Japon bir yılda ortalama 25 kitap okuyor
» Bir isviçreli bir yılda ortalama 10 kitap okuyor.
» Bir Fransız bir yılda ortalama 7 kitap okuyor
» Türkiye'de 6 kişiye yılda 1 bir kitap düşüyor.
Türkiye'de okuma alışkanlığına sahip olan kişi sayısı ortalama 40 bin kişi

KiTAP OKUMAK iÇiN

Türkiye'de bir kisinin ayırdığı zamanın;
» 300 katını bir Norveçli ayırıyor.
» 210 katırı bir Amerikalı ayırıyor.
» 87 katını bir ingiliz ayırıyor.
» 87 katını bir Japon ayırıyor.
» Dünya ortalaması bile bizim ayırdığımız zamandan 3 kat fazla.

KiTABA, KiM NE KADAR PARA VERMiŞ (1995) YILINDA
» Norveçli 137 $
» Alman 122 $
» Belçikalı 100 $
» Avustralyalı 100 $
» Güney Koreli 39 $
» Dünya ortalaması 1, 3 $
» Türkiyeli 0, 45 $

KiM NE KADAR KiTAP BASIYOR.
» ABD'de 72 bin kitap basılıyor.
» Rusya'da 58bin kitap basılıyor.
» Japonya'da 42 bin kitap basılıyor.
» Fransa2da 27 bin kitap basılıyor.
» Türkiye'de ise 7 bin kitap basılmakta.

TÜRKiYE'DE OKUMA VE iZLEME ORANLARI
» Dergi okuma oranı % 4
» Gazete okuma oranı % 22
» Radyo dinleme oranı % 24
» Televizyon izleme oranı % 95

TÜRKiYE'DE YILLARA GÖRE KÜTÜPHANELERLE iLGiLi KARŞILAŞTIRMALAR

....................................... 1996 Yılı .................... 2001 Yılı
Kütüphane Sayısı.................. 1.260 ...........................1.412
Kitap Sayısı.......................... 10.899.127 ...........12.221.392
Okuyucu Sayısı.................... 22.523.449 ........... 11.698.602
Kayıtlı Üye Sayısı.................. 1.004.681 ................ 254.007
Ödünç Verilen Kitap Sayısı..... 4.507.508 ............. 2.164.324
Satın Alınan Kitap Sayısı........ 129.450 .................... 13.862

Dünyada Bir Yılda Ders Kitapları Hariç Basılan Kitap Sayısı
Amerika 72 000
Almanya 65 000
ingiltere 48 000
Fransa 39 000
Brezilya 13 000
Türkiye 6 031

Çocuk Vakfı Çocuk Edebiyatı Okulu, 8 Eylül Temel Okur Yazarlık günü nedeniyle Türkiye'nin Okuma Alışkanlığı Karnesi isimli bir çalışma hazırladı. Hazırlanan çalışmayla Türkiye'nin okuma haritası ortaya çıktı. Türkiye'nin ortaya çıkan okuma karnesi ise zayıflarla dolu. Araştırmaya göre, nüfusun yüzde 88'i okuryazar. Diğer çarpıcı sonuçlar şöyle :

*Türkiye de çocuklar okuma becerileri açısından 35 ülke arasında 28.
*ihtiyaç maddeleri sıralamasında kitap 235. sırada
*Türkiye'de öğrencilerin sadece yüzde 19'u 25'ten fazla kitaba sahip.
*Türkiye'de kitaba yılda harcanan para 45 sent.
*Kütüphaneye gidenlerin sadece yüzde 8'i kitap okumaya gidiyor.
*Öğretmenlerin yüzde 33.4'ü düzenli kitap okuyor.
*Anne baba çaba harcamıyor
*Sadece dört anne babadan biri çocuklarının okuma alışkanlığını geliştirmek için çaba harcıyor.
*En çok basılan yerli beş kitap : Keloğlan Masalları, Nasrettin Hoca Fıkraları, Türk Masalları, Dede Korkut Hikâyeleri, Ömer Seyfettin'in Hikâyeleri.
*En çok basılan yabancı kitaplar La Fontaine Fablları , Ezop Masalları, Andersen Masalları, Çocuk Kalbi...
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Bir yandan az okuruz diye bagiririz diger yandan zorunlu egitime karsi cikariz. O zorunlu egitime karsi cikanlarda kendini cok okuyor veya okumus sananlar. Okumakla birsey olmuyor o bilgileri uygulamaya hayata sokmadiktan sonra. Bilgi kullanilmadikca insan beynine yuktur. Cok okumaktansa az okuyup o bilgileri hayata gecirmek daha faydalidir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Bir yandan az okuruz diye bagiririz diger yandan zorunlu egitime karsi cikariz. O zorunlu egitime karsi cikanlarda kendini cok okuyor veya okumus sananlar. Okumakla birsey olmuyor o bilgileri uygulamaya hayata sokmadiktan sonra. Bilgi kullanilmadikca insan beynine yuktur. Cok okumaktansa az okuyup o bilgileri hayata gecirmek daha faydalidir.

basında, medyada gözlediğim kadarıyla, aklı başında insanlar zorunlu eğitime değil de, eğitimin kesikli olmasına ve bu kesiklilikten yararlanılarak eğitim sürecinin önemli bir kısmının örgün eğitimden yaygın eğitime kaydırılmasına ve ayrıca öğrencilerin çok erken yaşta imam hatip ve diğer meslek okullarına yönlendirilmesine karşı çıkıyorlar... eğer sap ve samanı birbirine karıştırmamanın bir anlamı varsa; zorunlu eğitime karşı çıkmakla, 4+4+4 anlayışına karşı çıkmayı ayırt etmeliyiz...
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
"O bilgileri uygulama" konusunu biraz açalım:
Hep pratik olarak uygulanması gereken kitapların mı okuması gerekir? Zira Kur'an'ı okumuş(!) inanan birisinin pratik oranı bile bu kadar azken!!Hem okurum hem inanırım(!) hem içerim, hem de .... hem dee... bu liste uzar gider.
Ben roman okumuş birisinin okumayana karşı kullandığı dili, kelime bilgisini, kendini ifade yeteneğini kazanım olarak görürüm.Roman okuyanlar belli ediyorlar kendilerini zaten. Muhabbeti güzel, dinlemesi zevkli oluyor. Her elinize geçen kitabı okuyun demiyorum ben böyle değilim; hani benim kafam çöplük tenekesi değil başkasını bilemem!
Okuyanlar bazılarına göre entel dantel yaftalamaları oluyor da cehaleti övmek de ayrı cehalet ister.
O bilgileri hayata uygulamak derken 12 Eylül darbe zamanında evlere baskın yapılıp polislerin kitap aramalarına kitap toplatmalarına dair bir geçmişe sahip olduğunuza bilmiyorsunuz sanırım. Halka kitapları yaktırmakla, gömmekle, saklamakla sistem bakış açısını belli etmiştir. Pratikten korkulduğu için zaten bunlar yapılmıştır. Türkiyedeki bir topluma dair "pratiksizlik" gibi bir tanıma bunları da eklemenizi öneririm.
Şimdi aklıma geldi bir öğrenci arkadaşın evi basılmış kitapları toplatılmış ve toplatılan kitaplar arasında şöyle bir kitap var: "Uluslarası Örgütler". Sanırım bu kitap da pratiklikten korkulduğu için toplanmış sivri zekalı bir polis tarafından. Örgüt kelimesinin pratiğe geçmesinden öyle korkulmuş ki bunun ders kitabı olabileceği o hiç okumamış sivri zekalı polislerin aklına gelmemiş(!)

Demek ki pratik aslında düzenin/iktidarın pek öyle sıcak baktığı bir kelime değilmiş. Ya da şu kitabın pratiği iyidir bu kitabın pratiği kötüdür gibi kişiye göre değişen bir ön liste verilmesi gerekiyormuş(!)

Ama bence önemli olan bazı yasaklı kitaplar. Onlar neden sansürlendi? Düşünülmesi gereken konulardan biri. Bazı yasaklı kitap listeleri vereceğim bakın da ne gülünç halde olduğumuza:

Medarı Maişet Motoru Sait Faik Abasıyanık Roman

Ciddi bir siyasi hedef göstermemesine rağmen romanda yazar kahramanlarından birine eski bir asker kaputu giydirmiş olduğu için yayımlandığı yıl olan 1944’te Türkiye'de sıkıyönetim mahkemelerince toplatılmıştı[7]

Sınıf Rıfat Ilgaz Şiir 1944'te yayımlanan şiir kitabının adı toplumsal "sınıf"ları ve dolayısıyla sol görüşü çağrıştırdığı için, üstelik de kabı kırmızı olduğundan Türkiye'de yasaklandı. Yazarı 6 ay hapse mahkûm edildi[8].

Bizim Köy Mahmut Makal Anı
1950 tarihli kitap Anadolu köylerinin fakir ve sefil yanlarını göstererek Komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle Türkiye'de yasaklandı, yazarı tutuklandı.

Sırça Köşk Sabahattin Ali Öykü
Yazarın 1947 yılında yayımlandığı bu son öyküsü, devlete bir başkaldırış olduğu iddiasıyla yasaklandı.

Umut André Malraux Roman Bütün dünya dillerine çevrilen bu kitabı Türkiye'de Attila İlhan Türkçeleştirmişti. İspanya İç Savaşı'nı konu alan roman Komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle 1968 yılında Türkiye'de 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararıyla toplatıldı[10
Renkahenk Can Yücel Şiir Türkiye'de 1980'de müstehcenlik suçlamasıyla toplatıldı.

Böyle Bir Sevmek Attilâ İlhan Şiir 1979'da basılan kitap 1980'de 12 Eylül Darbesi sırasında toplatıldı.
Darağacında Üç Fidan Nihat Behram Araştırma Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan'ın yakalanmalarından idamlarına kadar olan süreci anlatan kitap 1974'te yayımlandı, ve hemen toplatıldı. Kitap 1998'e kadar yasaklı kaldı. Bugün 65. baskıya erişti.

Fikrimin İnce Gülü Adalet Ağaoğlu Roman Askeri aşağılamak ve küçük düşürmek suçlamasıyla Türkiye'de 1981 yılında toplatıldı. 2 yıl süren dava sonunda yazarı aklandı. 1992'de Sarı Mersedes adıyla sinemaya da aktarıldı.

Bitmeyen Aşk Pınar Kür Roman Halkın ar duygularını incittiği gerekçesiyle 1985'te Türkiye'de toplatıldı.

Yarın Yarın Pınar Kür Roman Müstehcenlik suçlamasıyla toplatıldı.

Asılacak Kadın Pınar Kür Roman Halkın ar duygularını incittiği gerekçesiyle 1985 yılında toplatıldı. Davadan karar çıkmak üzereyken, Başar Sabuncu romanı sinemaya uyarlıyordu. Romanla aynı adı taşıyan film sinemalarda serbestçe gösterilirken romanın yasağı halâ kalkmamıştı.

835 Satır Nazım Hikmet Şiir Nazım Hikmet
6 Mayıs 1931'de "bir zümrenin başka zümreler üzerinde hâkimiyetini temin etmek gayesiyle halkı suça teşvik ettiği" gerekçesiyle yargılandı, 1929'da yazdığı bu şiir kitabı, diğer 4 şiir kitabıyla birlikte yasaklandı.

Jokond ile Si-Ya-U Nazım Hikmet Şiir 1929'da yazdığı bu kitap da diğer 4 şiir kitabıyla birlikte aynı gerekçeyle yasaklandı.

Varan 3 Nazım Hikmet Şiir 1930'da yazdığı bu kitap da diğer 4 şiir kitabıyla birlikte aynı gerekçeyle yasaklandı.

1+1=1 Nazım Hikmet Şiir 1930'da yazdığı bu kitap da diğer 4 şiir kitabıyla birlikte aynı gerekçeyle yasaklandı.

Sesini Kaybeden Şehir Nazım Hikmet Şiir 1931 tarihli bu kitabı da diğer 4 şiir kitabıyla birlikte aynı gerekçeyle yasaklandı.

Sudaki İz Ahmet Altan Roman Basıldığı yıl olan 1985'de müstehcen içeriği nedeniyle toplatıldı.

Das Kapital Karl Marx Politik ekonomi
1867 tarihli kitap Türkiye'de uzun süre yasaklı kaldı.

Felsefenin Temel İlkeleri Georges Politzer Felsefe
Macar asıllı Fransız felsefeci ve Marksist teorisyen Politzer'in 1936'da yazdığı, ölümünden sonra, 1945'te yayımlanan kitabı "Principes Élémentaires de Philosophie" 12 Eylül Darbesi sırasında yasaklanan ilk kitap olma ünvanını da taşıyor[8].

Çizgilerle Nazım Hikmet Müjdat Gezen, Savaş Dinçel Biyografi 1979'da yazarları mahkemeye verildi, hakim davayı saçma bulunca beraat ettiler. Kitap 2011'de yeniden basıldı.

Minyeli Abdullah Hekimoğlu İsmail Roman İnançlarından dolayı zorluklara maruz kalmış bir insanı konu alan 1967 tarihli roman önce yasaklandı. Serbest kaldıktan sonra 84. baskıyı yaparak Türk edebiyatının en çok baskı yapan romanı ünvanını kazandı.

Bir Avuç Gökyüzü Çetin Altan Roman
1974 tarihli roman müstehcenlik iddiasıyla yasaklandığında yurt dışında 9 dile çevrilmişti.

Yatak Odasında Terör Marquis de Sade Serge Bramly Roman Özgün adı La Terreur dans le boudoir olan 1994 tarihli roman Marquis de Sade'ın hayatını anlatıyordu. 2000'de sinemaya da aktarılan eser Türkiye'de 2001'de basıldı. Birkaç ay sonra İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından "Halkın ar ve haya duygularını incittiği, cinsi arzuları tahrik ve istismar ettiği, genel ahlaka aykırı ve müstehcen bulunduğu " gerekçesiyle yasaklanarak toplatıldı.
Tebliğ A. Kadir Şiir İbrahim Abdulkadir Meriçboyu'nun 1943'te yazdığı savaş karşıtı şiirler içeren kitabı toplatıldı. Yazarı sıkıyönetimce 5 yıl sürecek bir sürgüne gönderildi.

Allah'ın Kızları Nedim Gürsel Roman 2008'de çıkan kitap, "halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik" suçlamasıyla soruşturmaya uğradı. Takipsizlik kararı verilince kitap serbest kaldı[13].

Baba ve Piç Elif Şafak Roman Biri Türk diğeri Ermeni asıllı iki aile üzerinden Türk-Ermeni ilişkilerini 90 yıllık bir zaman dilimi içerisinde inceleyen 2006 tarihli bu romanın yazarı ve yayımcısı hakkında "Türk milletini soykırımcı olarak göstermek, Türklüğü aşağılamak" iddiasıyla dava açıldı. Dava Avrupa Parlamentosu’nda da yankı buldu ve sonunda beraatle sonuçlandı.

Trabzonlu Delikanlı Yaşar Miraç Şiir
1979 tarihli kitap 12 Eylül 1980 sonrasında şairin diğer kitaplarıyla birlikte yasaklandı. Kitap 7 yıl yasaklı kaldı.
Pazar Sevişgenleri Metin Üstündağ Karikatür Önce toplatılmış, sonra da mahkeme kararı ile yayımlanmasında sakınca görülmemiştir.
Risale-i Nur Külliyatı Said Nursî Kuran tefsiri Türkiye'de "Nurculuk" 1963 yılına kadar yasak olduğu için Nur Cemaati'nin lideri olan Said Nursî'nin kitapları da bir dönem yasaklar listesindeydi.
İmamın Ordusu Ahmet Şık Gazeteci Ahmet Şık Mart 2011'de Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanınca henüz basılmamış kitabına da el kondu. Kitap sanal ortamda "Dokunan Yanar" adıyla yayıma verildi. Kitabının internette yayımlanması üzerine Basın Savcılığı inceleme başlattı[14
Azizname Aziz Nesin Taşlama 1948 tarihli kitap 27 Aralık 1948'de Bakanlar Kurulu kararı ile toplatıldı. Sonraki yıllarda aklanıp Türkiye'de 12 baskı yapan, defalarca sahneye uyarlanan kitabın 2001 yılında hala yurtdışına çıkartılması yasağı kalkmamıştı[21][20].


Sadece Türkiye'de yasaklanmış bazı kitapları ekledim.Türkiyede yaklaşık 23.000 kitap yasaklanmış.Ve bunların nedenleri ortadadır.
 

leprechaun

Üye
Yeni Üye
Katılım
15 Ocak 2012
Mesajlar
150
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Bir yandan az okuruz diye bagiririz diger yandan zorunlu egitime karsi cikariz. O zorunlu egitime karsi cikanlarda kendini cok okuyor veya okumus sananlar. Okumakla birsey olmuyor o bilgileri uygulamaya hayata sokmadiktan sonra. Bilgi kullanilmadikca insan beynine yuktur. Cok okumaktansa az okuyup o bilgileri hayata gecirmek daha faydalidir.
-karşı çıkılan zorunlu eğitim mi, yoksa dördüncü sınıf çocuğuna imam hatip yahut meslek lisesi seçtirecek sistem mi? yapmayın lütfen! bu ülkede imam hatip okulları imam yetiştirmiyor. ülkeye muhafazakar ehli sünnet cemaat üyesi yetiştiriyor. 4. sınıfa giden bir çocuk bu seçimi yapabilecek yetkinlikte değildir. doğal olarak seçim aileleri vasıtasıyla dini eğitime doğru kayacaktır. amacın bu olduğu açıktır. bunu saklamaya çalışmak ve sanki eğitime karşı çıkılıyormuş gibi göstermek ne kadar etiktir?

-bu ülkede ilk yapılan eğitimin birliğini bozup farklı merkezden de eğitime yol açmak, ikinciside kesintisiz eğitimi değiştirip eğitimi 4. sınıf gibi henüz özgür akla sahip olamayan gençleri güdümlü aklın eğitimine vermeye çalışmak olmuştur.

-son olarak bu itirazınızın da okuma oranının düşüklüğüyle bağlantılı bulamadım. az okuyupta bunu kullanabilen bir kesimin(sizin tabiriniz) sözcüsü olarak bunları ifade ediyorsanız, bilginin nasıl kullanılması gerektiği üzerine tartışmak gerektiğini söylerim. mesela siz yahut kastettikleriniz az okuyup bu okumuşluğu nasıl kullanıyorsunuz?
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Kemalistler az okuyor denirken ve rastlanmadığı söylenirken kimden bahsediliyor anlamadım, Çok okuduğu için öldürülenlerdenmi, Fahriye Üçok, Çetin Emeç, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu yoksa Mehmet Perinçek, Savaş Vural, Yılmaz Dikbaş, Oktay Sinanoğlu, Kemal Mütercimler gibi... Okumuyor denirken bunlar gözden kaçırılmış galiba...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Kemalistler az okuyor denirken ve rastlanmadığı söylenirken kimden bahsediliyor anlamadım, Çok okuduğu için öldürülenlerdenmi, Fahriye Üçok, Çetin Emeç, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu yoksa Mehmet Perinçek, Savaş Vural, Yılmaz Dikbaş, Oktay Sinanoğlu, Kemal Mütercimler gibi... Okumuyor denirken bunlar gözden kaçırılmış galiba...

haklısınız... türkiye'de genel olarak bir ''okuma'' sorunu olduğu çok açık, ama bunu sadece kemalistlere özgü olarak saptamak ve diğer kesimleri ayrı tutmak, doğru bir yaklaşım olamaz...
 

leprechaun

Üye
Yeni Üye
Katılım
15 Ocak 2012
Mesajlar
150
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Kemalistler az okuyor denirken ve rastlanmadığı söylenirken kimden bahsediliyor anlamadım, Çok okuduğu için öldürülenlerdenmi, Fahriye Üçok, Çetin Emeç, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu yoksa Mehmet Perinçek, Savaş Vural, Yılmaz Dikbaş, Oktay Sinanoğlu, Kemal Mütercimler gibi... Okumuyor denirken bunlar gözden kaçırılmış galiba...
alıntıda zaten aydın sanatçı kesimin kastedilmediği belirtilmiş. ancak katılıyorum okumayan sadece kemalistler değil. genelde klişelere takılanlar hemen hemen her grup. Atatürk'ü bilmeyen Atatürkçüler, Deniz'i, Mahir'i, Lenin'i bilmeyen solcular, Apo'dan bibaher sempatizanlar vs
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Okumak icin bir seyi ogrenmek istemek, bilmek istemek gerekir. Toplumumuz dusunce olarak ya ezberci ya kopyaci ya da nesil takipcisidir. Zaten dusunce ve ifade ozgurlugu hic bir zaman taninmamis, bilimin one cikmadigi bir toplumda okumak/okutmak gibi eylemler beklemek pek te akilkari degildir.

Ayrica kahve koselerinde "herkesin herseyi bildigi/biribirine yalan yanlis akil verdigi" aliskanligini da goze alirsak, durum daha bir aydinlanmis olur.

Yalniz basliktaayrimcilik ve adi gecen izme satasma vardir.

Izm konusunda da su ornek herseyi aciklar sanirim.

Bir "devrimci/ilerici" hareket bir zamanlar moda gibiydi ve gencler cok rahat kandirilip "abiler" tarafindan eyleme kosuluyordu.

Siz bu eylemlerdeki bir gence "sen ne icin bunu yapiyorsun?" diye soruldugunda, genelde alinan cevap her seyi acikliyordu.

"Bizlermilitaniz, bu konulari teorisyenler bilir, onlara sorun"

Oyuzden okumak icin ogrenmek istemek, en azindan ne yaptigini bilmek istemek gerekir. Ama yasamini zaten baskalari yasatiyor ve sen sadece emir kulu isen; o zaman zaten okuman istenmez. Cunku okumak demek bir seyler ogrenmek demek; bu da beyinde yer etmis bilginin rahatsiz olmasi demektir.

Okumak demek; soru sormak cevap aramak demektir, okumak demek ogrendiginin beyninde olan ile uyusmadigini gormen demektir.

Bosuna yasaklanan elma agacina "tree of knowledge, bilgi agaci" denmiyor. Bilgiye yasak varsa, bilmemeye ozendirme varsa, baskasi icin "o herseyi bilir/teorisyendir" dusuncesi varsa, okumaya ne gerek var.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Okumak icin bir seyi ogrenmek istemek, bilmek istemek gerekir.

Çalışan bir beden enerji tüketir, acıkır ve karnını doyurur.Çalışan kafa da acıkır ve bilgiye koşar.Eğer beyin üretmiyorsa, okuma gereksinimi zaten duymaz ve bu dışarıdan zorla , yönlendirmeyle vb sağlanamaz.Ne demişler: tok ağırlamak güçtür..:)
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst