Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Kendime söylediklerimi kimseciklere söyleyemiyorum.
Adına iç ses diyorlar, senden içerü olan bir şey, bir kişi değil bu, binlerce kişi suretine bürünmüş sen'ler.
Bazen azarlıyorum,bazen sakinleştirmeye çalışıyorum, bazen mutluluğuna ortak olup halaya duruyorum. Gel gör ki nasıl da seviyorlar...
An'ın getirdiklerinden razı olmadıkça,o seni üzen her şey tekerrür edip seni zorla razı edecek. Geçmiş pişmanlıkların olmasa şimdiki sen olmazdın. Demek ki, onların hepsi bir deneyim.
Deneyimlerine kızmak ya da yok saymak senin kendini yok saymandır. İnsan hiç yokken var olabilir mi?
Ya var...
Kazadan Beladan Sakınır Gibi
Aşk ile sarıl güneş görmemiş koyaklar gibi sarıl dille yıkanır gibi sarıl
Babam öldüğünde el kadardım ben, beni herkesten kıskanır gibi sarıl
Serazat değilim omzumdan aşağı bastırıyor dünya didişecek gücüm yok
Kendini keman sanan odunların çıkardığı bu yangından...
Önümden geçip giden yılların izinde arıyorum tekrar geçmişimi,benden gidenlerimi..
Geri dönmeyeceklerini biliyorken, rüyalarımda gördüğümde bu kadar etkilenmem, gün boyu üzerinde düşünmem bu yüzden.
Giden sadece insan değildi etrafımdan, zamandı, kahkülünü kendi kesmiş, kırmızı yuvarlak...
Kırlangıç yaka elbiseler giyen kıza sesleniyorum.
25 yıl öncesine sesleniyorum
Orada mısın?
Bu elbiseyle taktiğin fiyonklu toka bende kalmış, getirsem ya.
Hem seni de bir görsem.
Ruhundaki kız,laleli bir oynasa da seyretsem.
Bir ekmek arası yapsam alıp seni pikniğe götürsem.
Dizimde...