Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
bu ne demek... siz, beni sınava mı sokmak istiyorsunuz... (hocam rolüne bürünerek... he hee...) : '''bakalim sen kavramlari ne kadar biliyorsun? ''' öyle mi... ne kadar bilip, ne kadar bilmediğimi daha yeni mi öğreneceksiniz... tuhafsınız... siz hala : ''Bana bir soyut kavram soyle ve bunun...
siz ne yazık ki, kullandığınız kavramların anlamlarını bilmiyorsunuz... sorduğunuz soru: ''Senin alginda varliklar sadece somut mudur?'' ... bakın, bütün iyi niyetimle, bir kez daha açıklamaya çalışıyorum...: gerçekliğin içinde var olanlar (bahçemdeki zeytin ağacı, köpeğim, otomobilimin...
halen bu soruyu mu soruyorsunuz...? '''Gerceklik nedir ve madde ile bagi nedir?''' .... tuhafsınız.... gerçeklikten ne anladığımızı kaçıncı kez açıklayacağız... ???... son: gerçeklik, insan bilincinin dışında ne varsa, tümü, hepsidir... madde: insan bilincinin dışında kalan ve bilinçten...
siz tuhafsınız... söylediğiniz şeye bakın : ''Diyelim insanoglu yok, kim bu zeytin agacini belirleyecek?'' ... ben size diyorum ki, zeyin ağacının var olmak için, ne insan ne de herhangi bir bilinçli varlık tarafından, belirlenmeye ihtiyacı yoktur... zeyin ağacının var olmak için, belirlenmeye...
anlaşmaya sadık kalmaya çalışmak gerekir... her biri çok geniş kapsamlı birçok soruyu arka arkaya sıralamayın... bu yaptığınız doğru bir iş değil... bu sorulara, hakkıyla cevap verebilmem için 350 sayfalık kitap yazmam gerekir... mantıklı ve samimi olun... 1) sanki bana bir itirazmış gibi...
siz ne yazık ki, ne dediğinizi bilmiyorsunuz... güzel kardeşim, bu ne: ("Bilincin disinda" derken!?) şimdi bu soru mu yani... bilincin dışında demek, bilince ait olmayan demektir... yani; bilgilerimiz, düşüncelerimiz, korkularımız, kaygılarımız, heyecanlarımız, öfkelerimiz, utançlarımız...
bilginin nesnesi, bilincin dışında yer alan herhangi bir şeydir... yani dış dünyada somut olarak var olanlardan biridir... bilgiyi insan ortaya koyar... evet, benim mesajım tümüyle bir 'bilgidir'... zaten size bir bilgi ulaştırmaya çalışıyorum... bakın, işte bunu anlamıyorsunuz... '''bilgi...
kimin, sizi nasıl aşağladığını bilmiyorum... ama küfür, aşağılama ve hakaret gibi tutumlar, yöneldiği insandan çok, yöneltenin kendisini yaralar... o nedenle, çok önemsemeyin... diyeceğim... insanı aşağılayan, aslında kendisini aşağılıyordur...
yalnızca tek bir soru alacağımı belirttiğim için; bence cevap vermem gereken sorunuz :''Varlik ile bilgi arasindaki iliski ya da fark nedir?'' olduğundan; cevap da şu olur: varlık kavramı, kendisi zaten somut olarak ve tek tek bütün var olanlara ilişkin bir soyutlama süreciyle ortaya çıkan bir...
sizi içtenlikle anlamaya çalıştığıma, emin olabilirsiniz... (kendi payıma ben, sizin de içtenliğinize güveniyorum) ... evet... çok iyi olur... cümle cümle gidelim; ve hatta her ikimiz de her mesajda yalnızca tek bir cümle yazalım... yalnız bir şey rice edeceğim; tekrara düşmemek bakımından...
yazdıklarımı anlamaya çalışmadığınız için; ''kavram olmadan bilgi üretmeye örnek ver''... diyorsunuz... kavram, kendisi zaten (bizatihi) bilginin bir biçimidir... soyutlama süreci, zihinsel bir işlem olduğundan ve kavram da bir soyutlama ürünü olduğundan, her kavramın bir nesnesi vardır ve o...
1) bilginin üretilebilmesi için, ortada bir kavram olması gerekmez... ortada bir bilen (bilecek olan) özne ve bir de bilinecek olan nesne olması gerekir... 2) bilginin nesnesi daima somuttur... çünkü bilgi nesnesi, insan bilincinin dışında yer alan, dış dünyaya aittir ve o nedenle de...
bilgi, (bilince ait bir unsur olması bakımından) elbette bilen öznenin bilgisidir; ama bu tümüyle insan tarafından, kapalı devre olarak üretilebileceği anlamına gelmez... çünkü, bilgi dediğimiz olgu, sonuçta dış gerçekliğin bir yansımasıdır... o nedenle de, dış dünya yahut gerçekliğin kendisi...
bilgi sorunu etrafında örülen bilgi teorisi, felsefenin ikincil sorunudur ve aslında ana sorunla bağlantılıdır... bilgi, dış dünyadaki somut maddi süreçlerin insan bilincindeki -az çok aslına uygun- yansımasıdır... dolayısıyla bilgi, maddenin kendisi değil de, maddenin bilinçteki yansımasıdır...
eğer konunun kapsamlı biçimde ele alınmasını gerektiren bir çalışma yapmıyorsak; çok önemli değil... çeşitli kültürlere göre farklı nedenlerin etkisi değişebilse de; genel olarak, fuhuşa sürüklenmenin sosyo-psikolojik ve sosyo-ekonomik etkenleri göründüğünden daha karmaşıktır... fuhuş sorununun...
sn. inci birinci yazdı: ''Bunların paralelinde gelişmiş ülkelerde ve ülkemizde de, barmeidlerin, kürk manto, pırlanta yüzük uğruna fuhuş yapan kadınların, sarhoş ve sadist erkekler tarafından cinsel tacize ve şiddete uğradıkları da unutulmamalı.'' hiç kimse 'pırlantam, kürküm olsun' filan diye...
evet ... ne yazık ki, kapitalist üretim ilişkileri, taşıdığı kültürü ve diğer değer sistemlerini, üst-yapı kurumlarını, mutlak anlamda erkek egemen nitelikli feodal ilişkiler ağından devraldığı için ve devraldığı bu mirasın kendi çıkarlarına aykırı olmayan yönlerini dönüştürmeye çalışmadığı...
galiba, karşılıklı olarak ne demeye çalıştığımızı, 'anlamak için' biraz daha gayret etmeliyiz... 1) ''siz, şöyle şöyle yaparsanız...vs. '' derken, gerçekte sizin şahsınıza hitap etmiyorum; bir anlatım tekniği olarak kullanıyorum... 2) dünyanın başka yerlerinde, uygar sayılan ülkelerde ''kadına...
ne yazık ki, yalnızca eğitim ya da eğitim yoluyla kazanılan meslek, kadını şiddete karşı korumaya yetmiyor... hukukun, insan haklarının, özgürlük ve demokrasinin yeterince gelişmediği kültürlerde, kadını şiddete karşı korumak için, özel bir mücadele programı uygulanmalı; toplumsal yaşamda...