Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
üzgünüm, ama sizi anlamakta zorlanıyorum; çok çaba harcamam gerekiyor; yoruluyorum... sn. nejdet evren gitti galiba... acele etmeden, tek tek, tane tane sorun lütfen... evren kapalıdır demiyorum... kendi potansiyeli ile sınırlıdır da demiyorum; çünkü, kendi potansiyeli dediğiniz de, sabit ve bir...
çok hızlı yazıyorsunuz... her birinin cevabı dört yüz sayfa olabilecek soruları, arka arkaya ve hızla soruyorsunuz... sizi takip edemiyorum... sakin olun... tek tek...
işte tam da budur... kutluyorum... ''en son insanın tüm zincirlerinden kurtulması'' ... çok şairane bir tanım... yeniden kutluyorum... ama benim dediğim de, aslında (tabi felsefi düzlemde) bunun ta kendisinden başka bir şey değil... öne sürdüğüm zorunluluk kavramı, yalnızca doğa içindeki (f=m.a...
ilgisi yok... özneyi kuşatan çerçeve (tarihsel, ekonomik, sosyal, kültürel...vs.) öznenin iradesinin hangi yönde ve biçimde açığa çıkacağını zaten, önceden (ve örtük olarak) sınırlandırır... öznenin zorunluluğu bilme olanağının sınırı, aynı zamanda irade ortaya koyma ve özgürleşme olanağının sınırıdır...
1) özgür irade, herhangi bir öznenin iradesidir... 2) eğer özne varsa, özgür irade de vardır... 3) özgür iradeyi, ''öznenin iradesi'' olarak, tanımladık zaten... 4) özgürlük toplumsal bir olguyu işaret eden bir kavramdır; bireylerin birbirlerine karşı özgürlüklerinin sınırı diye bir şey...
sn. alpin, keşke problem düşündüğünüz kadar 'basit' olsaydı... ama ne yazık ki, değil... aslında sorun, göründüğünden çok daha karmaşık ve hakkında bir 'hüküm' verebilmek için, ciddi bir uzmanlık çalışmasını gerektirecek kadar, çok boyutlu, çok yönlü ve kapsamlı, bir içeriği var... wiki'den...
sv. sakal, merhaba... seni, dijital'i, bardamu'yu ve bir de glsezinrs'i başka herkesden çok özlemiştim... yine buluştuk, umarım bardamu' da bize katılır... sakal'ın içtenliği, (hiçbir konuda anlaşamasan bile) dürüstlüğü, dostluğu açık ve kesindir... yeni arkadaşlar da bilsin diye söylüyorum...
başlıkla bir bağlantısı var mı bilemeyeceğim ama ben de, aklıma gelen bir hikayeciği paylaşmak istedim : atinalı demostenes, yaklaşan savaş tehlikesine karşı, agorada bir konuşma yaparak halkı uyarmak istemiş... ama halk kendisini dinlemek istememiş ve 'indirin şunu' filan diye, bağırmaya...
evet... aslında hormonal salgılarımız da bize bağlı (yahut bir yanıyla öznel), sayılabilirse de; kimi durumlarda bilincimizin unsurlarından biri olarak aklımızın kontrolünde davranamayabiliyoruz... çünkü, yine bilincimizin bir başka bileşeni, yani duygularımızın etkisi altında kalabiliyoruz... (sn. düş için...)
insan türünün bireylerinde, geniş bir spektruma dağılan birbirinden farklı birçok yetenek (-ebilite) alanı ve her bireyde az çok farklı oranda gelişmiş birçok yetenek düzeyi, söz konusu edilebilir... fakat, ne yetenek alanları (balık tutabilme, duvar örebilme, hızlı koşabilme... vs.) arasında...
sn. alpi yazdı:''Ticaret yeteneği olan bir tüccar ile bir başkasının emri altında çalışan işçi arasında da mukayese yapılabilir.
Bir müzik aletini çalan ve daha iyi çalan arasında mukayese yapmaktansa. Müzik aletini çalabilen ve çalamayan arasında mukayese yapmak daha belirgin olacaktır...
aslında (kim hangi yeteneğe sahip olursa olsun) herhangi bir yetenekten yola çıkılarak, genel olarak bir ''üstünlük'' iddiası ortaya konamaz... sergei bubka, v. salnikov, aristoteles ve nazım hikmet... kim daha yetenekli... kim daha üstün... bireyleri, 'birey' yapan; yani onu ait olduğu türün...
evet... benzer bilgileri aktardım zaten... ama şurada ayrılıyor gibiyiz: osmanlı, ermenilere soykırım uygulamamıştır... çünkü ermenileri, ''durduk yerde ve sırf ermeni oldukları için değil''; kendisini savaş koşullarında arakadan vurdukları için, düşmanla işbirliği yaptıkları için, 'denizden...
katılıyorum... ama kavram, özel olarak (neredeyse bire bir) yahudi soykırımını tanımlamaktadır; yahut bu biçimde gelişmiş ve kabul görmüştür... ... osmanlılar ermenilere soykırım yapmamışlar; ermenileri katliama uğratmışlardır... (kuşkusuz, ermeniler de, maruz kaldıkları katliamı kırmızı mumlu...
ne ''susmamız gereken yer diye; ne de konuşmamız gereken yer diye'' objektif 'yerler' yoktur... nerede konuşmamız gerektiği, yahut nerede susmamız gerektiği, tümüyle bizim bilincimizin bir değerlendirmesidir ve (dolayısıyla başka bilinçlerin de, başka değerlendirmeleri olur ve) hiçbir biçimde...