Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
evet... eğer tüm rütbeleri kazıyabilecek güçte bir hareket ortaya konabilirse, o eski rütbelerin hepsinin (celladın rütbesinin bile) altından insan çıkar... insan kahramandır, komiktir, yiğittir ama tuhaftır (yahut tuhaf biçimde korkaktır) da ...
evet... cizre'de bir haftayı aşan bir süredir sokağa çıkma yasağı var; ve bu durum için sosyal medyada yeterli yansıma oluşturulamıyor... felsefi bakımdan, egemen olan egemenliğini sürdürebilmek için, ya o alanı ele geçirecek ya da (olmuyorsa) o alanı yok edecektir (şu anda bizde geçerli durum...
bilimsel bakımdan (bence de) , 'kedinin tekamülü' dediğimiz süreç, bu dünyada kedinin doğumuyla başlar ve ölümüyle biter; gerisi, spekülasyondur, hayaldir... kurun kurabildiğiniz kadar... isterseniz kediyi tanrıya, yahut eğer varsa daha öteye götürebilirsiniz, elinizden tutan mı var... (hayal...
teknoloji de, insanın ürettiği başka herşey de, üretim süreci açısından, toplumsal bir karakter taşır... daha iddialı biçimde söyleyecek olursak, üretim dediğimiz şey, ancak ve ancak sosyal bir süreçle olanak alanına girebilir... ve zaten çelişki, üretimin sosyal karakteriyle, onun sonuçlarına...
... acele etmeyin, görür zaten... çünkü insan (bir bakıma), bir aşma becerisidir, kendisi dahil herşeyi / durumu aşabilir... ne firavunlar, ne imparaotorlar, ne efendiler gördü... insan yeterince uzun bir sürecin ürünüdür ve kapitalizm, daha dünkü çocuktur... acele etmeyin... 'daha biz insana...
adam dediğin, kimin arabasına binmek zorunda kalırsa kalsın, (eğer söylenecekse) kendi türküsünü söylemelidir... örn. hasan dağı, yahut sarı gelin gibi... arabanın şöförünün, sahibinin, şehrin valisinin, padişahın...vs. nin türküsünü söylersek, bizim türkümüzü (hasan dağını) kim söyleyecek... ???...
belki... kimin kimi tükettiği o kadar da (açık biçimde) belli değildir... çünkü, felsefi bakımdan insan, kapitalizmi ve dolayısıyla onun tüketim kültürünü aşabilir...
tekamül dediğiniz süreç, eksikli, geçici, kusurlu...vs. (yani mutlak olmayan ve asla mutlak olamayacak olan) varlıklar için geçerlidir... kedi yavrusu doğduğu gün, ağaca tırmanamaz; (bak işte, ağaca tırmanabilme konusunda eksiklidir); ama birkaç hafta sonra koşmaya, oynamaya ve ağaca...
evet... alınacaklar... ama yine de alınmadan önce, anlamaya çalışsınlar... polisin (vs.) iyiliği konusunda iki farklı ölçü (standart) var... 1) onu polis yapan ve ona emir veren otoritenin 'iyi polis' anlayışı... 2) aslında o polisin maaşını veren halkın, sıradan insanların 'iyi polis'...
insan, biyo-psiko-sosyal bir varlıktır... hele yetişme ve özgün bir kişilik kazanma sürecindeki genç bir insanın sosyalleşme ihtiyacı, en az biyolojik ve psikolojik ihtiyaçları kadar doğaldır... süreç, ilk bakışta göründüğünden daha karmaşıktır... sosyalleşmenin yeni yollarına ve olanaklarına...
bence kötü bir polis... çünkü, çok belli ki, iyi bir insan... yaptığı işten önce, insanlığı geliyor... yahut insanlığını, yaptığı işe ezdirmiyor... iyi bir insan olarak kaldığı sürece, ve belki (ve dolayısıyla) polislikten atılmaya yazgılıdır... şansı açık olsun...
yok... acele etmeyelim... biraz daha sabırlı olursak, nasıl at izi, it izine karıştıysa yine aynı şekilde ayrışır... kendi payıma, bu ülkenin yollarında yürüdüm, okullarında okudum... atmosferinden nefes aldım, almaya devam ediyorum... tıpkı sizin gibi... acele etmeyin... sabırlı olun... şehrin...
don kişot, siroz olmak yahut kalp krizi geçirmek ya da başka bir ölüm nedeni... önemli değil... önemli olan şudur: az önce yaşıyor olup da, şimdi yaşamıyor (yani ölmüş) olanın arasındaki fark; az önce sahip olduğu atomların (biraz da moleküllerin), kendi aralarında kurduğu ilişkilerin...
ben de öyle düşünüyorum... kendimce değil... elde güçlü veriler var... emperyalizm (abd ve ab) bir ülkeyi parçalamak istediği zaman, yalnız iktidar partisini değil, 'muhalafet partilerini de', çoktan ele geçirmiş oluyor... bunu yalnız ortadoğuda değil, orta avrupada da uyguladı...(bizdeki kaset...
sn. donkişot yazdı : ''ya bugun biraz baktım basın resmen iç savaş algısı yaratmaya çalışıp sonrada sağduyudan bahsediyor. dolar euroyuda belki akp yükseltiyordur. biz gittik böyle algısı bu. bu memlekette iç savaş çıkmaz .ne eskisi gibi sol -sağ ayrımı var ne mezhep ayrışması var nede türk kürt...
''çatışmayı tetikleyenlerin'' kendi hesapları var, kuşkusuz... ama eğer toplum, ''o hesap yapanların, hesaplarının tutmayacağını ve belki tersine döneceğini'', ortaya koyabileceği tepkiyle gösterirse, 'yanlış hesap, bağdat'tan döner...' tabii ki, toplumun, yanlış hesabı geri döndürme gücü...
şimdi, chatbox başlığında olduğumuza göre, (benim de şu andaki durumum, daha fazla dikkat göstermeye uygun olmadığı için) bu başlıktan çıkmadan tartışabiliriz... sn. zana'nın, ölüm orucu yapma çıkışını, dipsiz bir kaosa itilen / ittirilen ülkemizin koşullarında (konuyla ilgili yeterince...
sn. dijital yazdı : ''Kınamak değil de o kadar para ve imkan içinde bu seçimleri anlamakta zorlanmak diyelim.'' / bence, kendileri kolaylıkla anlaşılabilir bir duygu-durumu içindeler... herkes gibi olmamak, sıradan kopmak, kendilerinin özel olduğunu dünya-yı aleme göstermek, birey olmak...
moda konusunu pek bilmem... ama genel olarak, tüketimi (burjuvazinin lehine) körüklemek gibi bir işlevi olduğunu düşünürüm... halkın yahut nüfusun ezici çoğunluğunun lehine olabilecek bir biçimde, tüketimi körüklemek de olanaklıdır, elbette... hayatın anlamını, kıyafette değil de; sanatta...