Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
nazar filan değmez... merak etmeyin... (dükkanın patrondan yana tezgahtarı değil) felsefe sitesinde yönetici olun... (şimdi inanmayacaksınız ama, 'bundan patron da karlı çıkar' diyeceğim...)...
---------- Mesajlar Birleştirildi at 00:50 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 00:44 ----------...
felsefi bakımdan, sevilip sevilmemesinin herhangi bir önemi yoktur... (sv. dijital, size yazdığım ö.m. cevabını ulaştıramıyorum...) mesele, herhangi bir düşüncenin (yahut yaklaşım tarzının, bir anlayışın, ya da dünya görüşünün) boğulması, yok edilmesi meselesidir... bana 'en karşı olan', bana...
naapıcaz be kamil... (gezi direnişinin son günlerinde yazıldı...) bu yazıyı yazana, ''gam yeme be kamil'in arkadaşı, bir yol bulunur, yahut bir yol açılır'' demek isterdim...
dikkate alınsa 'iyi olur'... benim bildiğim şudur: bir insan, sırf ''dile getirdiği düşünceleri, bizim düşüncelerimizle uyumlu değil'' diye yasaklanamaz... ortada bir küfür, hakaret yoksa,... (ki olmadığı anlaşılıyor; zaten bildiğim kadarıyla, sn. evrensel, küfretmeden de kendini ifade...
felsefe zaten kışkırtıcıdır... insanı, düşünmeye ve anlamaya kışkırtır... ayrıca her zaman '' başka türlü düşünme hakkına saygı duyar''... zaten, düşünce özgürlüğü demek, ''otorite sahibinden, başka türlü düşünme hakkı'' demektir... yoksa, ''hep otorite gibi'' düşünenin düşüncesi, faşist...
kapitalizm, başka diğer şeyler gibi deontolojiyi de ezip geçtiyse de; aslında her mesleğin bir deontolojisi vardır / yahut olmalıdır... ama bu marangoz, yaptığı işin ahlaki standartlarını ihlal etmiş gibi, görünüyor...
sn. dijital, verdiğiniz linki açtım... sn. evrensel'in aktardıkları ulusal basından neredeyse günlük (yani benzerlerini hergün gördüğümüz) gelişmeler, haberler... hiçbir şey anlamdım... şimdi kendisi, ne için, hangi nedenle ve ne demeye yasaklanıyor... donkişot'un birkaç tutarsız eleştirisi...
evet 'hayal gücü' önemlidir... gerçekliğin imgesel biçimde kavranmasını ve ifade edilebilmesini olanaklı kılar... insanın hayal gücü olmasa, sanat yapılamazdı... ama her söylenenin peşine düşmek zordur... hele söyleyen, 'yalan söyledim' diyorsa...
sürekli dırdır eden kadınlar (eğer varsa, ki öyle gibi görünüyor) neden acaba sürekli dırdır ediyorlar...???... kendi sorumluluklarını bilen ve buna uygun davranan erkekler karşısında da mı, yoksa...
---------- Mesajlar Birleştirildi at 22:16 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 22:11...
elbette kendi payıma cevap vermek isterim (sn. dijital'in payına değil) ... hayat, hakkında bir çırpıda hüküm verebileceğimiz kadar kolay (yahut kolaylıkla çözümlenebilir bir süreç) değil... eğer, 'kolaya ve ucuza yaşama eğilimine sahip olmasaydık', eşimizi, sevgilimizi, kadınımızı ''anlamaya''...
aslında girmediğiniz halde, 'girersiniz'... asla sorgulamadan kolaya ve ucuza yaşamak, şiarımız olmuştur... aklın ve eleştirinin olmadığı yerde, alışkanlık vardır... korkaklığın getirdiği, egemenliğin getirdiği, biat ederek elde edilen rahatlığın getirdiği... vs...
bence de ararlar... 'dırdır eden kadın', belki, sadece onların algılarında 'dırdır' ediyordur; ama gerçekte 'kendini (yahut kaygılarını) ifade etmeye çalışıyordur ve henüz umutlarını korumaktadır... ama artık suskunsa, çok geçmeden gider... gidecek yeri olmasa bile...
eğer içinizde gerçekten sevgi varsa, onu ifade etmek için özel yollar, yöntemler aramanıza gerek yoktur... içten ve yeterince güçlü bir sevgi, kendini dışavurmanın yolunu (kişiye, içinde bulunulan kültürel ortama ve koşullara göre değişen biçimlerde, ama) mutlaka bulur...
quantum, şimdi bu ne: ''Atomlardan oluşan cansız varlıkların cansız olduğundan emin miyiz?Atomun yoğunlaşmış enerji olduğunu biliyoruz ve atomu var edenin , tüm evreni kaplıyan kuantum alanları olduğunu biliyoruz.Eğer ki evrenin bir sonu varsa , evrenin bittiği yerde kuantum alanı da son...
valla öyle bir haldeyiz ki, kültürün (yandaşı olmasak da) 'popüleri' bile kabulümüzdür... yeter ki, yeni bir ortaçağa, yeni barbarlığa sürüklenmeyelim... aslında sevgili nejdet'i anlıyorum... popüler kültür, egemen olanın popular olan için (yani halk için, ahali için, yahut egemenlik altında...
evet... öyledir... falanoğullarının bebeği olarak doğmuş olmak da bir rütbedir... ama bunları aşarız... insan, rütbeleriyle övündüğü kadar, omuzlarından kendi elleriyle sökerek yere atmayı da bilir... hiç değilse f. engels'den, yahut nazım hikmet'ten öğrendiği bir şeyler olmalıdır... şu ana...