Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Açık hava sinemalarını kaçıran nesilden biri olarak, belediyemizin her yaz parka kurduğu açık hava sinemasıyla, her gün güzel bir film izleyerek, birkaç saatliğine de olsa eski günlerdeymişiz gibi, o dönemdeki sıcaklığı hissediyoruz, çok tatlı bir şey.
İnsanların aklında her ne kadar soru işaretleri bıraksa da, genel tavrı, konuşmaları ve zekasıyla bir yandan da sempati toplayan bir lider. Oturup adamı objektif bir şekilde dinleyince, aslında söylediklerinin mantıksız bir yanı da yok ama o akıldaki bazı soru işaretleri bizi objektiflikten de...
Gelin ve damat olmaya karar vermiş iki insanın hala ''bana aşık mısın?'' ''sana güvenebilir miyim?'' tarzı sorular sorması saçma değil mi? Bunu hala sorguluyorsan neden gelin ve damat olmaya karar verdin, gelin ve damat olana kadar geçen süre de bunları hem kendi içinde hem de sevdiğinle...
Gay iki erkeği birbirini yalarken görseler taşlarlar ama Tayyip'i yalamaları sevgiden hep, ben de istiyorum bu uzaya fırlatılırcasına uçmuş kafalardan. O taraftan dünya çok güzel gözüküyor olmalı, hoş dünya zaten güzel de insanlar olmasaydı iyiydi. Üzücü aslında, insanların bu hale gelmesi...
Burası bizim değil ''biri yer biri bakar''daki yiyenlerin ülkesi, onlar yiyor, biz yediklerini sayıyoruz! Aslında bize de yediriyorlar da şimdi söylemeyelim onu!
Geçmişten yola çıkarak bugünü değerlendirmek bir nebze katkı sağlayabilir ama geçmişte yapılmamış, eksik yapılmış şeyleri bugünkü eksikliklerle bağdaştırıp da yol alabilmemiz mümkün değil. Dönemin şartları, yaşayış biçimleri elbette farklılık gösterecektir, bu farklılık da o dönemin imkanları...
- Küreselleşme sürecindeki üretimde insan faktörünü ele alabilirsin, daha açık anlatmaya çalışayım mesela bir ayakkabının üretiminde çalışan iş gücünün, o ayakkabının üretilmesinden sonra ayakkabının yanından bile geçememesi gibi. Çalışan ve tüketen arasındaki farkları, küreselleşmeye katkının...
Başlangıcı Albert amcayla yapmanız ayıp olmuş biraz, yani ilk posttan sonraki postların bir hükmü kalmıyor şu bakışlardan sonra. Albert Camus'ye Teoman'dan Bana Öyle Bakma şarkısını yollamak isterdim şu an, bu bakışlar bundan sonraki nesillere yapılmış bir hakarettir. Haddinizi bilerek bakınız beyler.
Biz çayı bile moda yapmış bir milletiz, büyük düşünmeliyiz! Kahve ile kedi satışlarının doğru orantılı ilerlediği kaç ülke olabilir? Peki kitapları sadece kahvenin yanına koymak için alıyor olmamız da bir moda mıdır? Modadır tabii. Modanın etkisi öyle büyük ki, ''çay içenle olur'' modamız bile...
Birinden ya da bir şeyden yana olmak, başkalarını ''yandaş'' diye suçlarken, aslında kendimizin de bir ''yanda'' olduğu bilmek garip bir şey. Birinden yana mıyım bilmiyorum; çünkü hiçbir insanın düşüncesi bir başka insanın içindeki hissettiklerini, kafasında düşündüklerini karşılamaz bana göre...