Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
savaşın temel sebeplerinin cinsiyet üzerinden analizi yapılacak olunursa insanlığın ilk kölesinin kadın olduğu gerçeği ile karşı karşıya kalınır; ondan dolayı değil ona karşı erk-in başlattığı bir savaştan/emeğe elkoymadan söz edilebilir; lakin savaşların kökenleri cinsiyetle ilgili değildir...
IV/
-ilk sözcük olan aşk gözlerini açtığında tüm bunları gördüğünde üzülmüş ve yılgınlığa kapılmıştı
-ilk söz olan utanmama da aynısını yaşamış olabilir mi?
-olabilir de olmayabilir de, bilemiyorum
-insan önce kendini yarattı, sonra göklerde ve yerlerde önünde diz çöktüğü tanrıları yarattı
-hem...
An gibi şiirsel
Gömülü bir mühür
Kadim salınır ırmakta
Panzehri ins
Keşfedilmemiş cevher
Bulanır balçığa
Bir mühür
Bir ins
Bir el
Sarılır çınara
Gün ağır
Gece sağır
Çığlık atar
06.01.2020/Akarca
"mülkiyetin eşitsiz bölüşümünün zorunlu olarak dağıttığı eşitlik-özgürlük çalışmasıyla malul eşitlikçi denilen liberalizm de tam bir safsatadan ibarettir." Samir Amin
"sınav" açıklamaya muhtaç görünüyor; şöyle ki, sınavı kim düzenliyor ve sınav olmaz ise iradenin özgürlüğünden söz edemeyecek miyiz? başka bir deyimle özgür irade bir gösterene gereksinim mi duyar?
insanın iradi edimde bulunduğu konusunda bir bilinmezlik söz konusu değildir; iradi eylemin özgürlüğü tartışma konusu olmaktadır ki determinist yaklaşım bilinsin ya da bilinmesin her şeyin bir nedeni ve bu nedene bağlı zorunlu bir sonucu olacağı düşüncesinden hareketle özgür irade olmadığı...
ZAMANSIZ
Şimdi
zamanı
değil.................dedi
peki
dün
değilse
yarın mı............?
bilinemez!
O
zaman
soru şu;
ne
zaman..............?
geldiğinde...
öyleyse
zaman
yanıltıcı
ve
sığıntı
bir zemin
aynı
zamanda
kaygan
ve
güvensiz!
Zaman
bir
zemin
lakin
ne
kaygan
ne de
güvensiz...
eğer tartışacaksak üslubu değiştirmen gerek ignostik üye, anladın anlamadın, biliyorsun bilmiyorsun gibi yaklaşımlarla tartışma ilerlemez. "tartışma kültürü" adlı paylaşımıma bakabilirsin. kapitalist-emperyalist yayılmacılığı, sömürgecili bir tek sen bilmiyorsun...klasik yunan site devletindeki...
ilkin "burjuva" tanımı kapitalist üretim tarzına denk düşer, ikinci olarak site devletindeki ayrıcalıklı efendilerin yarattığı demokrasiye eştlikçi bir yapı demedim. kendi içinde tutarlı olduğunu söyledim ayrıca yönetimin yatay ve yaygınlaştırılmasına ilkel bir örnek olabileceğine temas etmek...
durustluk, erkegemenliğin bir zihniyet meselesi olduğu, cinsiyetler arasında fark etmediği konusundaki düşüncelerine katılıyorum. ancak sömürmek adına egemenliği altına almak tarihsel iz-düşümünde erkekleşmek olarak değerlendirilmelidir.
Helenistik site devleti tarzı demokrasiyi günümüz temsili demokrasisinden ayrı tutmalıyız. ancak site devletindeki demokrasinin site dışındaki bireyleri yok saymasını bir kenara bıraktığımızda kendi içinde bir tutarlılığı vardı. ancak günümüzde burjuva demokrasisinin kendi içinde bir tutarlılığı...
gen havuzunun evrimleşme sürecinde insanlar üzerinde yaratacağı değişlikikler; varlığın kendini sürdürebilmesi için izlemesi gereken ekonomik-kısa yol olarak da tanımlayabilir miyiz?
felsefe odum olası egoyu tatmine yönelik bi uğraşı olmamıştır; o, egoyu aşkındır...insan egosu-nu da içine alarak onu, egoyu, var-olmayı anlamaya çalışma, yorumlama ve son düzlemde yeniyi yaratabilme uğraşısıdır. bu nedenle varlığın çatlak noktasındaki "ben" bir "ötekidir"...
Heraklitos, "akan suda iki kez yıkınılmaz" demişti...bu bağlamda iki yaşanmışlık asla söz konusu olamaz; zira geçen zamanda olgu yeniye dönüşmüştür ve önceki asla değildir; değişmeyen bir "tin"/ruh mudur ki farklı zamanlarda aynı olabilsin? ruh-beden diyalektiği bir bütündür ve birlikte varlık...
Frantz Fanon’un, derlemesini Jean Khalfa ve Robert J.C. Youn’un yaptığı, Kahraman Çayırlı tarafından Türkçe’ye çevirisi yapılan 360 sy lık Sel Yayınclık tarafından basılan Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine yazılar’dan;
"arzu edilen nesne her zaman bir sınırdır"Age, S:51
yeni bir dünya kurmalıyız; önce kend düşüncemizde olmalı bu dünya ve sonra açılmalı diğer insanlara...insan salt insancıl değerlerle var olmuyor; türler arasında en yıkıcı, en gaddar, en cesuru da insan sonuçta...öncelikle yapıcı yanımızı keşfetmeliyiz, onu besleyip büyütmeliyiz; şairin "insanın...
bunun için yeni bir dünya kurmalıyız; önce kend düşüncemizde olmalı bu dünya ve sonra açılmalı diğer insanlara...insan salt insancıl değerlerle var olmuyor; türler arasında en yıkıcı, en gaddar, en cesuru da insan sonuçta...öncelikle yapıcı yanımızı keşfetmeliyiz, onu besleyip büyütmeliyiz...