Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Çalışkan insanlar, niye kaçsınlar. Tembellik fiziksel olandan fazlasıdır. Üzülmekten ödü kopan, yapılması gerekenleri bu yüzden yapamayan tembel değil de nedir. Yok yok, tembeldir. Neyse ki herkesin tembel olduğu bir durumda kimse göze batmaz. Topluma baş kaldırmak şöyle dursun, kendileriyle...
Çok uzak konular, sözüm ona kir içindeyken ayakkabısını temizler gibidirler. Teni kirlenmiş, bataklıkta, tekrar batacak olanı temizliyor. Çıkış yolu aramak, o bilgiyi değerli kılardı. İnsanlar çelişkilere göz yumarlar, kendilerini üzeni unutmaya çalışırlar, çelişkilerden kurtulmak, üzüntüden...
Hayatın içindeler, kendinizle, insanlarla ilişkilerinizi etkiliyorlar. Çünkü insan yaptıklarının sonuçlarını, kendisini etkileyenin sebebini bilmek ister. Hani bazen sonuçların değişmeyeceğini bilse bile. Bilince kalbi de değişir. Davranışları değişmese bile, olumlu bakar, olumsuz bakar. Kalp...
Dünya hayatında hadi yatsın, çeksin çıksın diyoruz da 60 yılı olduğu için işe yarıyor. 1000 yılı olsaydı onlara 15 yıl ceza verilseydi herkes görürdü caydırıcı olmadığını.
Bir oyunda kazansa bile nihayetinde oyun biter. Geride kalan oyun gerçek hayatta bir fayda sağlamaz. Dünya hayatında başarılı sayılanlar da bir oyunda başarılı olan kişilerdir. Bana sorulmayan bir soruya atladım ama sonsuza kadar sorumlu tutulmama düşüncesi büyük bir ziyan.
Bu dünyada bile hiç bitmeyecek gibi algılanıyor. Yine de sonsuzmuş gibi algılansa veya algılatılsa bile, hiçbir şey farketmez. Şu konuda çok net konuşabilirim, çıkmayacağı söylense ve çok uzun ve üzen süre cehennemde kalsa ama bir gün çıksa, cennete alınsa ve güzellikler sunulsa, yaşanmamış gibi...
Gerçekleşenler ve gerçekleşmesi istenilenler, ben de gerçekleşmesini istediklerim üzerinden konuşuyorum. Gerçekler her zaman en tatmin edici olan olmuyor.
Toplumun değerlerinin veya kolektif bilincin bireyin vicdanını etkilediğine katılmıyorum. Vicdan kavramını farklı değerlendiriyoruz. Vicdan...
Faydayı vicdanlı bir insan için ele alırsak, o insan güçlü de olsa istediği şey insanların özgürce ve refah içinde yaşaması olur. Böyle insanlar toplumu oluşturursa kolektif bilinç yine vicdanlı olmuş olur. Yine de benim için toplumda bir kişi bile vicdanlı olsa doğru hüküm hep vicdandan yanadır.
Amaca yönelik her yöntem masum olmayabilir, evet. Yine de birden fazla masum yöntem vardır kanımca. Yöntemler akla kalbe zarar olmasında. Bir haber okumuştum, acıklı biraz. Psikolojik sorunları olan bir anne çocuklarını öldürüp, onların cennete gitmesini istediği için yaptığını söylüyor...
Öyleyse benzer düşünüyoruz, bence de doğru hüküm kapsayıcı değildir. Doğru hüküm, insanın, insanların, içerisinde bulundukları durumlara göre değişir, bilgilerine vs. Bilmem katılırmısın, yine de doğru hükme temelde hep aynı şeye bakılarak karar verilir. Hükümler değişir, dayanak değişmez. Bu...
Metotlar, metotlarımız farklı olsa da aynı şeyleri arıyoruz, paylaşımcı mı, vs. buradan yola çıkarak iyi biri olduğunuzu, paylaşımcı olduğunuzu çıkarıyorum mesela.
Keşke tuzluk örneğindeki kadar basit olsa, bu kadar kolay yargıya varmanın doğru olmadığını düşünüyorum, biri adam öldürse bile, ona bakmak gerekir, neden öldürdü diye.
Tecavüz hariç, sebeplerini göremiyoruz bence. Tuzluk örneğine gelirsek, belki kendisi çok atik biri, üşenmesin kalksın alsın...
Vareden derken, ilah kavramı nereden çıktı şimdi. Hepsi mi uydurma, örnek verip eleştir ki kuru laftan öteye geçesin.
Yani? Sen bilen vs. diyerek kanıtlıyordun, gerçek diyordun, görmüş gibi konuşuyordun, şimdi Zümer mi oldu?
Maalesef, zor zamanlarda ortaya çıkıyor. Ne yani dostluk kurmak, evlenmek için zor zamanları mı beklemeliyim?
Bana kalırsa zor zamanlar gelmeden de bir şekilde tanıyabiliriz. Açıkçası bana arkadaşlık yavan geliyor, gülelim, sıkılınca arayalım, televizyon gibi bir şey bu, bir insanla...
Kırmızı Boyalı.
Neslimiz var bizim,
Ailemizin varlığı gibi.
Kırmızı bir boyayla işaretlenmiş bir nesil bizimki.
Maviler geride, sarılar geride.
Benzer insanları gördük,
Benzer zorluklar bildik.
Unutulmuş bir dil gibi unutuldu neslimiz.
Konuşacak kimse kalmadı.
Kırmızıya boyanmış son kişi ölünce
Özleyecek kimse kalmadı.
Mümkün tabii ki. Ne imiş, o özgür bırakmış, olmadan da bilmişmiş. Ek olarak Allah'ın sünneti vardır, kurallarına bağlıdır, kendi kurallarını çiğnemek uğruna var etmez, bir nevi çelişen şeyleri yapamaz.
Benim anladığım kadarıyla, üstünkişi doğru hükmün bir kişi tarafından verilemeyeceğini...
İnsan bazen okuduğundan veya yazdığından keyif almaz yapması gerektiği için yapar sadece, ne buraya ne de diğer foruma yazarken keyif almadım. Kendimce mecburum işte.
Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin
Sen ülkemin yaz geceleri gibisin
Saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında
Beni unutma
...
Nazım Hikmet
Göz, kulak, tende cansın,
Çiçeğim, müziğim, şalımsın.
Sana, benden bir haber ulaştığında
Kalk gel, gör aşığını
Gördüğünde şöyle de sevgilim
Ben...