Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Ben korkunç ve korkak taşlara yürüyorum
basarak üzerlerine her birinin,
yağmurlar yağarken hint denizi gibi
ve taşıyordu bir yerlerde bir gönül
bir topraktan çıkan ölü
ve bir topraktan çıkan çicek.
İç sancısı
Bir duvar yıkılıyor
Bir ev içimden büyük
siyah bir duvar geçiyor gözlerimden, yıkılan
Boş bir şehirde yıkılan tek evin duvarı bu,
içimden büyük beton direkleri
Ve karşı karelerden geçen gözlerimin
Ve yıkılıyor şimdi bir duvarı siyah bir evin.
Bulutlar yağmur bekliyor
kalkan...
İçinde Var Bir İnsan
Bilinen en uzak diyarların orada
biri içimde
ve bir parçası
Bir parçası en uzak diyarların uçurumunda asılı
Ben bilmem gitmesini
şimdilik en azından.
Kendimden bilmem
ve senin bilmemenden
benim parçanın içimde olduğunu.
Hissettiğimi bilmezsin
seni ıslayan yağmurları...
Kâbusları
Buralarda karanlık, işte karşı ki dağlardan inmeye başladı bile
Mavisini denizin emmeye ve yeşillerini ağaçların.
Sıra sıra kurtlar bekler şimdi,
şimdi karanlığı beklerler ki insin
karanlık kurtlar gibi emerek mavisini, yeşilini...
Bir kız, küçük
bir düş görüyordu güneş batmadan...
Çan Kuşları
Bir kuş fısıldadı kulağıma
Yağmurlar adam boyunda yağarken
bir çamur sıçradı yerden, rengi kara
bir su birikti bir göl,
bir nehir akar şimdi oradan
Bir yazdı
bir kuş fısıldadı kulağıma
bir çığlık
haykırış ve feryat değildi bu,
bir kuş kanat çırptı, uçtu kulağımdan
ve ardı sıra...
Poyrazların Beklentisi
Ve sen poyrazlara yüzünü dönmüş beklerken
sen sesiz ve yağmurun gelişini sayıklarken
gözlerin yeşildiler
Ben bekliyorum, denizin mavisini
ve poyrazlarda daha bir başka bekliyorum
içim soğukluğu denizin
gözlerim deniz ve izler gibi seni
her poyrazda bekliyorum...
Şişede Fırtına, sen ve ben
Ben yine bir kırık şişe içinde bin parça
ben beni bilenler gibi değilmişim gibi.
Bir sarsıntı, yoksa bir deprem değil şimdi ki
daha başka içim, daha başka içimde ki.
Sen yine bir sandalyede ya da boş bir sokakta
sen seni bildiğim gibi değimişsin gibi,
bir esinti...
Kıskanç Ruh Anatomisi
Kimseler sevmesin seni
ben severken herkesin yerine
severken bir nar şerbeti gibi kızıl
severken ben en gizlisinden bir aşkın
seni
görmesin kimseler şuracıkta yatarken
çimlerin üzerinde, yanı başımda
ve benden uzaklarda bir güneş demeti altında
görmesin karanlık...
Eleştirilecek birşey olduğunu sanmıyorum aslında sen beğeniyorsan şiirlerini ve seni rahatlatıyorusa beğenmenin yada eliştirilmenin hiç bir önemi yok; ama tabi sanırsam yenisin ki bu işe ilgi için önce bir kıvılcım yaratmak lazım sende ve ben başta başlayayım diyerek şuan ki bir eksikliğini...
Dişi
Yatıyordu parkta ve yanı başındaydı masa
yavaşça gittim ve masaya oturarak sordum
-Dişisin öyle değil mi, henüz hayat var ileride bir yerler de
işte o hayat zor olacak öyle değil mi?
evetcesine sallanan bir kafayla cevap verdi
ve sallanan kuyruğu bir anda durdu
düşüncesi vardı şimdi...
Sağır, Dilsiz ve Kör
Bir ses işte oradan geldi
-Ben duymadım!
Bir yangın yanıyor işte oradan geliyor duman
ve aydınlık yakın
-Biz yanarsak eğer ne işimize yarar aydınlık?
Biz taşıyacağız içimizde bedenimizde onu
ve bir çınar ormanı gibi yakacağız
duvarları,
ayrımları,
fakirliği, sefaleti...
Aşka başlarken
Masun bir sevmekti daha ötesine gidemeyen
bir mide ağrısıyla başladı önce
ve sonra böbrek taşı dökmek gibi
bir derdinin olduğu değildi bu
bir derdinin olmadığı gibi
gebeydi bir bin derdin geleceğine
Deniz tutmazdı beni şimdi olmadığım gibi
yanımda sallanırken tutar deniz
ve...
Sol kol
Nasır bağlamış ellerini yükselt
yükselt harcanılan bir ömrün kalıntılarını
ve şimdi yatmakta onlar
kat kat mezarlarında
Sen terlemiş sırtları gören ve içlerinde
en terlisi olan
sen şimdi
terinin ölüsünü bedeninde saklayan
sen şimdi
ellerini yükseltecek olan adam
sen şimdi
sık...
Lacivert sularda bir kara bulut.
Şimdi siyahız, lacivert dalgaların üzerinde,
teknemiz siyah
bir bulut gibi kara
yağmura susamış sulardan geçiyoruz
susamış balıkları ezerek
siyahız biz, teknemiz siyah, sular lacivert.
suya susamışız, toprağa, güneşe
ve bir çift göze.
kana kana içiyoruz...
Bilemiyorum, bilemiyorum
hayalimdeki varlık
sen insan kızı
sen cinsimin karşısı
seni istiyor bir parça sevginden
seni istiyor bir parça dişiliğinden
ve seni istiyorum
bir nefesinde boğulur gibi
bir öpüşünle erir gibi
zehrinle can çekişir gibi istiyorum seni.
Ve gece soğuyunca...
Saat sabaha karşı
gözlerin bekliyordu sormak için
gözlerimi
ve aydınlık değildi
gözlerim
içleri kara
gözlerin bekledi denizi görmek için
denizin mavisini yeşilinden gözlerinin
ve benim gözlerim kara
iki kara midye gibi parlıyordu
denizin ıslak sularını içerek
derin düşünceler içindeydi...
Ay gecesi
Bir ay ışığı, saflığı içime akan
mavisi denizin en parlağından
gümüş gibi bir yıldız
ve altın sarısı buğdayların gece karartıları.
bir ses bir notadan çok uzak
ve bir dokunuş gecenin karartılarından gelen
ve bir ışık, bir düş
ve bir gece, bir masal diyarı
gibi uzak.
Kot taşlama işçisine
Ellerin seni zehirlemeye muhtaç
ve evdekiler, onlar aç ve bil aç
muhtaçlar ellerine,
senin muhtaç olduğun kadar ellerinin zehrine.
Bir toz öldürmeye yakın olduğunda
bir adamı, bir babayı, bir kocayı, bir komşuyu
ve bir insanı
İşte o toz bir dünyadan başlayan parça
bir...
Yaşam harbi
Yorgun yüzler ve yorgun bedenler
içinden gelen bir insanın,
içinden bir yorgunluk
bıkmış dişlerin, bıkmış hafızaların
bitmiş savaşından kalan meydan kalıntıları
Harabeler gibi değil
çürümüş
ve leşler onlardan az kokuya davet ederken,
onlar leşlerin yorgun kalıntıları gibilerdi...