Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Beyin karıncası
belli belirsiz görüntüler düşüyor önüme,
bir halı gibi değil
bir gölge değil bunlar.
ufak karıncaları gibi düşüncelerimin
ve ufak demişken
ufacık karıncalardan daha küçük düşüncelerim,
ve onlar karıncalar gibi kemirir beynimi.
Bilmece
ve seni bilmelerimde saklıyorum,
bilmece yapıp seni çözmek gibisin daima,
bilemiyorum seni çözmenin kısa yolunu, bulduğum gibi seni oracıkta.
O adamda yalnızdı yanında senin
ve o kadın yalnızlığın yakasından bir parça koparmış bekliyordu.
ve sen o parçayı tutan ele bağlı beklerken...
Geceleri uzun
karanlığın gecesinde
bir elbise sahile asılı,
bir adam denizde
ve kayığın sırtında adam,
adaya doğru yola çıkmışken adam.
aklından geçiyordu elbiseyi sırtlamış kadının
"adaya gitmek"
kendi sırtındakini atmadan düşünüyordu
bir kayığın sırtına binmeyi.
ve
karanlığın gecesinde
bir elbise sahilde asılı
bekliyordu.
Hayvanları kaçırma enstitüsü
yürüyorduk gecelerinde gündüzü görmeden
güneşe hasret yürüyorduk
güneşe hasret gidiyorduk
ve onlar bilmiyorlardı
düşerini,
bu garip hayvanların
düşleri aydınlatmaya değil
düşleri, gölgesinde kırmaya geliyorduk.
yanımızda bir deniz feneri asılı,
boynumuzda ve...
Duvardaki is
Duvarda, işte tam şurada
kapkara duran şu is
lale desem değil, bir güvercin ve ya bir geyik
ama her neyse çok kara
bulut diyor içimdeki adam,
odama karanlığı yağdıran koca bir bulut,
öylesine sesiz
öylesine işte tam orada
oda susuyor içimdeki adam
cevap verecek olan kim...
ve özgürlük
sen bilir misin özgürlüğü
bildiğin ağaç yaprakları gibi uçması değil
sonbaharlar da yalnız
ve yaşamadığın bir şey henüz
mavi dalgaları gibi değil denizin
dalgalanıp durmak değil limanlarda
hayvanlar gibi
hayvanlar gibi özgür olmak
kuşlar gibi değil kafeslere esir değil...
içimde mavi buz
mavi, buz mavisi
işte böyle hissediyor içim
seni,
bunu eritmesinden korkuyorum
sana olan sıcak hislerimin
ve bir okadar soğuk içim
ve
sana davranışlarımda
eritiyorum bu sıcak hisleri.
gözlerinin mavi ve yeşilliğinde
toplayarak yine
içimdeki buzun soğukluğunu
işte öyle...
KAYIP
kaybolmaya yakındık
ve uzaklarda dolaşıyorduk
kendimize ve dünyalarına uzak
ve
yakınlaştık git gide
kara ağaçların beyaz gölgesi,
onlar gözüktü önceleri
ve denizlerinden geliyorduk
dünyalarına tuzlu suların üstünde
tatlı bir sis gibi
aydınlığı kapatmak değildik.
biz kaybolmuş...
Ararken ölüyü
düşüyordu soğuk kaldırımlara
ve sen bir düzende kaybolmuşken
bulurum seni ben diş yapından
bilmezsin ben ararken
sen ölünün yerini.
boylu boyunca, sensiz yatarken sen
bulmak zor olacak seni
tanırım seni ben diş yapından.
kana bulanmış dilin, dişin
gözlerin karanlık
dişlerin...
Siste bekleyiş
Sevmek seni
kara gecelerin
sisli maviliklerinde,
ve en incesini beslemek gibi
duyguların,
kırılması gibi içinde
bin bir parçanın batması
kara gecelerin
sisli maviliklarinde.
ciğerlerinin dolması
duman, sis, mavi, buhar, kan
ve eksikken kokun
boş kalması bir yanının...
Uzun zaman oldu ve kendini geliştirmişsin baştada demiştik sen yaz kendi çizgini bulacaksın diye...
Şiirlerinin çoğunu okudum gerçi finaller başladı hiç fırsatım olmuyor ama yinede dediğim gibi artık yazarken zevkini aldığını hissediyorum bu işden ve zaten böyle olmalı değil mi? her neyse bu...
SAKLI SIR
Görülecek şeyler var
bütün denizler olmaz ,
bütün kumsalları soramazsın bana,
bütün hayvanlar değil,
bir kısmı...
denizin rengini sor,
çölün sıcağını, kutupların soğugunu
ve en karanlıklarını, en yeşillerini ormanların
ve en karanlıklarını, en yeşillerini gecelerin.
düşmüş insan...
Kayıp mavi
Mavi hiç böyle kararmamıştı
gökyüzü ve yer yüzünün denizleri
gök mavisinden deniz mavisine
ve siyaha oradan,
bir parça mavilik kalmadan akıyor.
denizler karardı önce
denizler aktı yeryüzünden göğe değin
ve gök birden topladı bulutlarını
ve karanlık, eskisi gibi değil...
Kedi ayağı
kedi ayağı gibi yumuşağım
kedi ayağı gibi narin
ve kedi ayağı gibi
savrulurum her yanına
oynayan her ipe, herkese
ve bir şömine ararım
sıcak bir köşe, paspas
sıcak süt hiçte fena değil,
ve tüylerin gibi yalarsın beni
ve sıcağım
ve narinim
ve yumuşacığım
kedi ayağı gibi
ve pençelerim içimde saklı.
Umut kızıl
Umut yeşil bir fidan gibi
yeşerir arkasından, güneşin
dağlar kapatır,
gölgeleri kapatır.
umut yeşerir
umut sararır
umut kararır, kurur.
ve umut şimdi
doğmakta ve doğacak kurtulup gölgelerden,
boyayarak dağları kızıla
şafağında kızılın.
Çıplak ruh
Beni ben yapan içlerimi
çıkartıp yeşil dalgalı sulara fırlatmışken
sen iç benlikleri
üzerinde hiç durmayan
çırıl çıplak ve renksizsin
ve gözlerin renkliyken.
İnsan içi ve ayrımsız
Doğmadan güneş
biz en ufak taşları aydınlattık
düşleri kara, yüzü beyaz, teni esmer,
ve kara insan.
Bekledi hepsi içlerinde
sonsuz bir ufuk çizgisi kızıl,
ve düşleri kadar beyazdı
mavi gemiler geçerken sularından
suları dalgasız bir yeşil
ve bir orman gibi...
Ağır atlas
Ağır bir yük omuzlandık sırtımıza
yüklerin en tuhafı
ve ağır, ağırın çoğu bizde
ve karanlık gibi kara
buğday teni gibi sarı
içi beyaz
ve yaşıyoruz biz belimiz iki büklüm
omuzlarımız dik ve başımız aydınlık,
yürüyerek, dağa taşa
şu anlık sığıyoruz.
Kuytu koylar arasında
fırtınalarla boğuşur gibi
sevişmek seninle.
Yağmur damlalarını silmek gibi
çanaklarından çiceklerin
dokunurcasına bu hazla tenine
Başın dönerken dünya sensin gibi
yaşamak tüm hazları
Üzerinden senin ve bilmek bir parçanda benmişim gibi.