Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Ahmak Boğan
Bir dalga daha, bir dalga daha kaldı boğulmama.
Afrikadan tuz getirdin, dişlerimin boşluğuna.
Biraz da yaratılıştan kalma su var dilimin altında.
Çöle düşen ilk damlanın yanından geçmiş,
Burnumun ucunda duruyor diğeri.
Soğuk getiriyorsun da kutupların ucundan,
Yüreğimin sıcağından...
Lapin'in Ölümü
Talihsiz bir balık oldun bu gün,
Başkasının nasibiymiş gibi oltaya takılan.
Lodos yemiş dudaklardan tuz tadı alırken
Çizmenin içindeki dalganın bedeli saydılar seni.
Sen bilmediğin atmosferde bocalayan balık,
Hep kanan, hep aldanan balık...
Diyemedim ki nasip ölüm demek,
Nasip...
Papatyalar Yalnız Ölür
Âdem kemiğinden çıkmıştın sen,
Duruyordun orada gözleri buğulu.
Kim değse papatya seven adamdı,
Bembeyaz olurdu elleri.
Ne çabuk büyüdün de kaybettin şapkanı.
Orman yeşili, henüz yaz vakti gibi
Çiçekli dallarında ağaçların
Hep meyvesizi oldun.
Bir o kadar da nasipsiz...
Yolcuya Şiir
Kayboldum, senin geçtiğin diyarlarda.
Sana senin soluduğun hava,
Sana senin içtiğin su diyerek yürüdüm.
Bir ben kaldım,
bir ben kadim mermer soğukluğu tutan.
Sezar'ın, İskender'in, Şah Süleyma'nın
Kâh Yunus'un izinden su içtim.
Hiç sormadım neredesin,
Hiç bilmedim sen kimsin...
Adem Postu Düştü
Sana diyorum.
Bir varmış diyecekler yok olacağız.
Biz diyorum,
Biz hiç olacağız.
Kinimizi, sevgimizi,
Bulaştıracaklar toprağa;
Çocukluğumuzu, hayallerimizi sonra.
Sen çiçeklere renk olacaksın,
Ben yılana zehir.
Sen hiç olacaksın,
Ben hiç olacağım.
Sana diyorum.
Biz diyorum,
Biz hiç olacağız.
Vakit Tamam
Ver elini,
kalk gidelim artık buralardan.
Soğuk tren sirenlerinin iç titrettiği diyarlara gidelim.
Sabahların olmadığı diyarlar var diyorlar,
görmeden inanmam, ver elini.
Tiksindin insanlardan sen de ben gibi, biliyorum.
Açıkta kalmış yaramıza üşüşen sinekler onlar,
kanımız...
Sesli Protesto
Çatılarda sigaralar içmek
sana en sesli protestom oldu hep.
Yağmur başlarında,
kar ortasında,
kaçak dam altlarında tek ben vardım.
Hiç üşümedi yüreğim,
hiç güneş görmedi hem
geçen senelerin aradından sızan.
Ve hiç ses getirmeyen eylemlerde
haklı, haksız dayak yiyen bir çocuk gibi inatçı ben.
Siste Gelen
Önce sen göründün.
Ellerin dokunmaksız değdi yüreğime.
Üflesen uçacaktı bir nefeste yapraklarım.
Öyle sakin durdun ki
Uysal atlar su içiyordu
Yüreğimin tuzlu sahillerinden.
Ve gözlerin,
Dizboyu yağmurlar yağdırmış
Ormanlar gibi uçsuz bucaksız uzanırken
Ben sisli bir gecede bankta...
Yabancı
Ellerim dolaşmış ellerine.
Ah sıcak!
sen sıcak, ellerin soğuk.
Dişin değmiş dişime,
toprak yutmuşum.
Kan dokunmuş dilime,
al kırmızısı senin olsun.
Gözünün ucu görmesin beni.
Artık yabancıları sevmiyor insanlar.
Kırmızı geceye yabancı
Geceyi bekliyordu ki
Yağmur yeni durmuş,
Kırmızı giymişti kadın.
Bir gölge çıkageldi pencereden.
Duvarların beyazını,
Çiçeğin yeşilini,
Masanın sarısını,
Halının gümüşlerini
Katrana boyadı.
Ve katran tutmadı kırmızı,
Yalnız kaldı kadın.
Öyle dolu dizgin bekledim bu gece.
Ölmek,
ölmek olmadı.
Ne de intihar gecesi balkonlar çiçek.
Korku kokladım, nefret suladım
Ve elleri yakamda yalnızlığın,
Salmadı gideyim.
Aşağıda yıldızlar,
Bir deli küheylân olmuş şaha kalkıyor.
Gidemem ben korku kokladım.
Ve elleri yakamda yalnızlığın,
Salmıyor gideyim.
Umut Tastan Taşıyor
Doymak değil bizimkisi,
Ekmek banıyoruz küçük umutlara.
Dibi bakır diyorsak tasın,
Ekmek yavan demiyoruz.
Taş doğup toprak yiyoruz.
Acısı tütünün,
Bayatı ekmeğin,
Taşı toprağın
Hep bizde.
Yok yok bizde
Ama
doymak değil bizimkisi be kardeşim,
Küçük umutlara ekmek banıyoruz.
Pervanenin Gecesi
Tutuşturdu geceyi yıldızlar,
Denizleri yakamoz.
Çayırlar hep ateşböceği.
Bu gece yangın yeri ortalık.
Kara is kokusu karışırken
Havanın mavisine,
Buz beyazı ruhu bir pervanenin,
Ellerinde yükselir alevlerin.
Öldü derken bir kıvılcım...
Yanmış küller alevlenir.
Anka tek...
Alarga
Bir bulut düşüyor gökyüzünden,
Gölgesi seni ararken yağmurları
Hicaza düşen.
Denizler dalga dalga boğarken köpüklerini,
Hışırtıları dinmemişken ağaçların,
Ormanda ateşböceği,
Dipte fenerbalığı,
Buralarda ben...
Bir bina yıkılıyor üzerime,
İçinde sen yoksun.
Mavinin Sen Hali
Mavi bir ton daha koyulaşırken sen vardın.
Hissiz bir gecenin kucağı gibi şimdi mavi.
Ne neşeli gökyüzü ne de tam ortası gecenin.
Rengini kaybetmiş bir maviye büründüm.
Senin içine katıldığın her mavi gibi
Kaybolmaklı oldu kaderi.
Denizcilerden önce balıklar kaldı çıplak
Ve...
Gece yolcusu
Zift kokuyordu gece.
Ağır asfalt, yaz sıcağı,
yürek yoran yürüyüşler,
ve sonu gelmez samanyolları...
Ağaçlarda yaşıyordu dertsiz,
sen yaşayamadın.
Ne yolun bitti nede bıktın geceden.
Ağır atlar soluk soluğa öldü,
yorulmadı yüreğin.
Ver dese elini samanyolu,
beklemezsin güneşi...
Gece siyah, ağaçlar yalnız.
Suda ölü bir kurbağa gibi dolunay
üstümüzden geçiyor, ışıksız.
Ölü bir ruh uzanmış çimlerin üzerine
beyaz mı, kızıl mı seçemiyorum.
Gözleri yıldızlara dikili,
beyaz ruh parçaları yağıyor,
beyaz ruh parçaları buharlaşıyor
ve kızıl bir ateş parçası gibi
damarlarımda...